10 KASIM, CUMA, 2023

Biyoloji Gerçekten Kader miydi?: “Cinsiyetlendirilmiş Beyin”

Prof. Gina Rippon’ın insan beyninin kadın beyni ve erkek beyni olarak sınıflandırılmasının biyolojinin aksine ikili atanmış cinsiyet sistemi yüzünden olduğunu anlattığı çalışması Cinsiyetlendirilmiş Beyin - Kadın Beyni Efsanesini Paramparça Eden Yeni Sinirbilim, Murat Can Mutlu’nun çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı.

Prof. Rippon hormon çalışmalarından sosyal davranış çalışmalarına kadar birçok farklı alanda yapılan araştırma bulgularını değerlendirerek bu kitapta şu soruya hayır cevabını veriyor: “Yüzyıllar boyunca, farklı beyinlere sahip oldukları için erkeklerle kadınların farklı yeteneklere, farklı mizaçlara ve farklı toplumsal konumlara sahip oldukları söylenegelmiştir. Erkekler kadınlardan üstündü; çünkü kadın beynine değil de erkek beynine sahiptiler. “Kadınlar harita okuyamazdı, erkeklerse aynı anda birden fazla işi yapamazdı.” Çünkü “biyoloji kaderdi” ve bundan kaçış yoktu. Peki, biyoloji gerçekten de kader miydi?”

​On dokuzuncu yüzyılda yapılan beyin incelemelerinden beri “kadın beyni” ile “erkek beyni” ayrımı, verili gerçek olarak kabul edildi. Araştırmaların neredeyse tamamı bu “gerçeği” biyolojik bir temele oturtacak şekilde tasarlandı, sonuçların yayımlanması ve yorumlanması da bundan payına düşeni aldı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında geliştirilen yeni teknolojiler ise sadece yetişkinlerin değil, yeni doğanların beyinlerini dahi detaylı bir şekilde inceleme imkânı sağladı. Günümüzde daha tarafsız bir şekilde tasarlanan ve yorumlanan çalışmalar doğumdan itibaren bebeğin maruz kaldığı toplumsal süreçlerin en az biyoloji kadar önemli olduğunu ortaya çıkarmakta.

0
1199
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage