ArtRedCo, yedi sanatçının özgün küratöryal kurgularıyla şekillenen “Meşrutiyet 76” başlıklı yeni sergisini, 10 Ekim’e kadar Pera’daki tarihi binada sanatseverlerle buluşturuyor.
Adını Pera’daki tarihi bir binanın Meşrutiyet Caddesi üzerindeki adresinden alan sergide; Fatih Alkan, Vahap Avşar, Alper Aydın, Aytuğ Aykut, Serkan Özkaya, Vahit Tuna ve Yuşa yer alıyor. Yedi katlı yapının her katı, izleyiciyi yedi sanatçının zihninden süzülen ve katlar arasında değişip derinleşen bir yolculuğa davet ediyor. Sergi, yedi katlı yapının her katını, yedi sanatçının özgün dünyalarına dönüştürüyor. Ortak bir tema yerine, birbirinden bağımsız projelerle zenginleşen bu çok katmanlı anlatılar, izleyiciyi farklı ritimler ve atmosferler arasında yolculuğa çıkarıyor. Sergi, “birlik” arayışından çok, “yan yana gelebilirlik” fikrinden besleniyor; farklı ifadelerin, bir yapı içinde geçici bir ortak zeminde nasıl var olabileceğini araştırıyor.
Her sanatçının kendi küratoryal yaklaşımıyla şekillendirdiği bu sergi, izleyiciye yalnızca katlar arasında fiziksel bir dolaşım değil, aynı zamanda düşünsel bir geçiş alanı sunuyor. Mikroplardan yaban domuzlarına, simyevi dağlardan aynalı odalara ve ekolojik döngülere uzanan işler, çok katmanlı ve özgün anlatılar kurarken; izleyiciyi sabit bir bakışa değil, katlar arası geçişlerle yön değiştirmeye davet ediyor. Ortak bir tema etrafında birleşmek yerine, farklı düşünsel ve estetik arayışların yan yana gelebilme ihtimaline odaklanan sergi, bir bütünlük iddiasından çok, çoksesliliğin geçici ve verimli bir zeminde nasıl var olabileceğini sorguluyor.
“Meşrutiyet 76”da yer alan her sanatçı, yalnızca kendi pratiğini değil, aynı zamanda kişisel kavramsal evrenini de mekâna taşıyor. Fatih Alkan, üretim, paylaşım ve diğerkâmlık gibi kavramları merkeze alarak resim, heykel ve enstalasyonlarında otoriteye karşı alternatif yaşam biçimleri arıyor. Vahap Avşar, aynayla kaplı bir odada “Uyuyan Dev” serisiyle, asfaltla boyanmış gazetelerle kaplı diğer bir mekânda ise yıkıntılardan dönüştürdüğü “Infestation” adlı domuz heykelleriyle, kırılganlık ve direnç arasında salınan bir karşılaşma öneriyor. Sanatçının Malatya’da depremde yıkılan evlerden toplanan buluntu demir ve aletlerle üretilen bu heykelleri, içlerine yerleştirilen renkli cam nesneler ve ışıkla birleşerek hem enkazın hem de yaşanmışlıkların izlerini görünür kılıyor.