26 MART, SALI, 2024

Zamanda Kayboluş

Sylvie Neeman’ın birbirine bağlı iki karmaşık kavram olan zaman ve hafızayı odağına alarak bir anne ile ikizlerinin geçirdikleri bir kaza sonucu değişen hayatlarını anlattığı romanı Zamanın Gizemleri üzerine bir yazı.  

Zamanda Kayboluş

Bir günümüz ne kadar fazla hatırlama eylemi gerektiriyor, hiç düşündünüz mü? Sabah kalkmak, kapının kolunu çevirmek, buzdolabını açmak, bulaşıkları yıkamak, asansörün tuşuna basmak... Bunların hepsini yapabilmek için, sürekli hatırlamak gerekiyor, neyin nasıl yapıldığını. Bu hareketler günlük hayatta o kadar rutin hâline gelmiştir ki neden yaptığımızı düşünmeyiz, sadece yaparız onları. Hâlbuki aslında ne çok şeyi hatırlamak zorundayız.

Hatırlamak kadar unutmaya da mecburuz aslında. Unutmazsak yeni güne nasıl başlarız ki! Mesela buzdolabını açtığımızda ekmek bitmişse bugün, o zaman dün nasıl ekmek yediğimizi değil, ekmek yerine ne yiyebileceğimizi düşünmemiz gerekir. Yani düne takılı kalıp rutini yaşamak istesek de hayatın akışı buna izin vermez çoğunlukla. Her gün, iyi veya kötü, yeni sürprizler de bekler bizi. Bu durumda da yeni şeyler düşünüp ileriye bakmamızı sağlar beynimiz.

​Peki hatırlamak ve yeni fikirler üretmek bu kadar gerekliyken, bir gün birden bire bu yetimizi kaybetsek hayatımız nasıl olurdu? Örneğin her şeyi unutsak, ailemizin kim olduğunu, adımızı, yazı yazmayı, evimizin  yolunu veya tam tersi, her şeyi ama her şeyi en ince detayına kadar hatırlasak? Dört yaşındayken yılbaşında aldığımız hediyenin paketinin rengini, yıllar önceki bir doğum gününde yediğimiz pastanın tadını ya da tanımadığımız birinin rastgele söylediği numaraları... Hayat o zaman nasıl olurdu?

Bu iki senaryonun da karşımıza çıkışına Zamanın Gizemleri kitabında en ince ayrıntısına kadar ve belki de en acılı ama en umutlu hâliyle tanıklık ediyoruz. Her şey bir anne ve ikiz çocuklar Leo ve Polina’nın İsviçre’deki Pierre Avoi tepesine tırmanma hevesiyle başlar. Bir bilim insanı olan anneleri ile bu tepeye tırmanmak, Leo ve Polina için sıra dışı bir deneyimdir. Öyle ki anneleri her gördüğü taşa evrenin akıl almaz sırlarını anlatan mistik bir güç edasıyla bakar. Her taşın ne zamandan gelmiş olabileceği, ne serüvenler yaşadığı veya nasıl bu şekli aldığıyla ilgili tonlarca fikir yürütür. Bunun yanında adeta bilge insanlarmış gibi taşlara sorular sorar onlardan yanıtlar almaya çalışır adeta. Sözün özü, işine tutkuyla bağlı bu bilim insanı, etrafında normal görünen her şeyi bir mucize gibi, heyecan verici şeyleri ise sıradan olaylarmış gibi değerlendirir. Onun için yeryüzünün ve maddenin gizemlerine ışık tutan her parçacık bir mucizedir.

Hayatı böyle enteresan kılan ve çocuklarına da bu merakı aşılayan annenin başına maalesef çok talihsiz bir kaza gelir. Yanlış bir yere bastığında kayıp derin yamaçtan aşağı yuvarlanır anne. Kayıp giden annelerinin görüntüsü gözlerinin önünden gitmeyen bu iki çocuk, şokun etkisiyle psikolojik hasara maruz kalırlar ne yazık ki.

Neyse ki anneleri helikopterle kurtarılmışsa da, hastanede yaşam mücadelesi vermektedir. Bu sırada iki çocuk da birbirinin tam zıddı şekilde zihinsel hasar almıştır. Polina, olayın yarattığı şok etkisiyle şu ana kadar yaşadığı neredeyse her şeyi unuturken, Leo ise nadir görülen hypermnezi ile mücadele eder. Kişinin travma sonucu geçmişindeki her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlaması anlamına gelir bu.

Komada yatan annelerinin üzüntüsü yanında, Leo, bir de her şeyi hatırlamanın getirdiği tahammülü zor zihni ikilemlerle boğuşmaktadır. Sonuçta gerekli ve gereksiz her şeyi hatırlamak çok yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir. Bir yandan da kardeşi Polina’nın her şeyi aklından silmiş olması onu derinden yaralamıştır. Ancak bir gün Leo’nun aklına dahiyane bir fikir gelir: Madem onun hafızası hatıralarla dolu bir su kabı kardeşininkiyse boş bir bardak gibiyse, fazla sudan az olana döküp ikisinin yükünü eşitleyemez mi?

Böylece kendisinde biriken sınırsız hatırayı Polina’ya hatırlatmanın bir yolunu bulmuştur Leo: Ona birlikte biriktirdikleri anıları içeren mektuplar yazmak. Bu sayede belki kardeşi geçmişe dönüp zihninin derinliklerinde yer alan hatıra kırıntılarını yeniden canlandırabilirdi.

İki kardeşin birbirine tekrardan bağlanmasına ve annenin hayata dönme mücadelesine tanıklık eden okur aynı zamanda hafıza bilim, yerbilim ve felsefe gibi birçok alanda da bilgi sahibi olabiliyor. Kitapta geçen bazı psikiyatrik terimlerin açıklandığı, ilginç bilimsel ve tarihsel gerçeklerin hikâyenin içine işlediği bölümler, okura öğretici bir deneyim sunuyor. Aynı zamanda ünlü filozoflar, edebiyatçılar ve bilim insanlarından alıntılar da, işlenen konulara zenginlik katıyor kitapta.

​Kerem Eksen tarafından dilimize çevriler, Sylvie Neeman’ın akıcı diliyle kâğıda dökülen, Rémi Farnos’un resimlediği Zamanın Gizemleri, Can Çocuk etiketiyle raflarda yerini aldı. Geçmiş, şimdi ve geleceğin gizemini, duygularla ve bilimle satırlara sığdırmaya çalışan bu kitap, tam anlamıyla eşsiz bir serüven.    

0
1350
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage