NELER OLUYOR
  • 08-08-2020

    Prince’in yeniden piyasaya sürülecek super-deluxe albüm çalışması Sign O 'the Times öncesi, sanatçının daha önce hiç yayımlanmamış “Cosmic Day” adlı şarkısı YouTube üzerinden dinleyicilerle paylaşıldı.

    Prince’in 1987 tarihli albümünün güncellenmiş versiyonu, 25 Eylül’de Warner aracılığıyla piyasaya çıkacak. Sanatçının mirasçıları tarafından geçtiğimiz Temmuz ayında duyurulan Sign O 'the Times’ın yeni sürümü, Prince’in çoğu daha önce yayımlanmamış 60 şarkısını ve iki tam konser kaydını içerecek. Bu kayıtlardan ikisi, “Witness 4 the Prosecution (Version 1)” ve “I Could Never Take the Place of Your Man (1979 Version)” geçtiğimiz haftalarda yayımlandı.

    Bu yılın ilk aylarında Prince mirasçıları sanatçının 1985 tarihli Live albümünü ve bir konser kaydını ilk kez dijital olarak müzikseverlerle buluşturmuş, Up All Nite With Prince: The One Nite Alone Collection’ın yeni bir baskısını da gerçekleştirmişti.

    ​Kaynak: Pitchfork

    https://www.youtube.com/watch?v=5hTiKXfrqBA

    0
    0
    1424
  • 08-08-2020

    Kuzey Avrupa'daki en iyi izlenimci tablo koleksiyonlarından birine ait altmış eserden oluşan “Gauguin and the Impressionists: Masterpieces from the Ordrupgaard” adlı sergi, koronavirüs sebebiyle planlanandan dört ay sonra nihayet Londra’da sergilenmeye hazırlanıyor.

    Londra’daki Royal Academy’de gerçekleşecek sergi kapsamında gösterilecek eserlerin yarısından fazlası İngiltere’de ilk kez izleyicilerle buluşacak. Bu önemli sergi, başta Paul Gauguin olmak üzere Edgar Degas, Édouard Manet, Claude Monet de dâhil birçok önemli sanatçının en bilinen çalışmarını içerecek.

    Bu önemli tablolar Danimarkalı sigortacı Wilhelm Hansen ve onun eşi Henny tarafından 1916 ile 1920’lerin sonu arasında toplandı. Günümüzde Danimarka devletine ait olan tablolar, 1953 yılında müzeye dönüştürülen Hansen’lerin Kopenhag’ın dışındaki evlerinde, Ordrupgaard’da sergileniyordu.

    Bir süredir Ordrupgaard’da süren restorasyon ve inşaat çalışmaları, Royal Academy of Arts’a eserleri bir süre için ödünç alma konusunda oldukça önemli bir fırsat tanıdı. Karşılıklı girişimler sonucunda öngörülen anlaşmayla tablolar Londra’ya getirildi. Tablolar salgından bir hafta önce Londra’ya varmasına rağmen henüz izleyicilerle buluşma şansına sahip olamamıştı.

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan serginin küratörü Anna Ferrari, “Bir şans sonucunda Avrupa kapılarını kapatırken tablolar Londra’ya vardı,” ifadelerini kullandı. Royal Acadamy çalışma takımı, süreç boyunca tabloları korunaklı bir alana aldı ve sürekli olarak kontrolleri gerçekleştirdi. Sergide yer alacak diğer isimler: Berthe Morisot, Auguste Renoir, Alfred Sisley, Camille Corot, Gustave Courbet, Jules Dupré ve Charles-François Daubigny.

    “Gauguin and the Impressionists: Masterpieces from the Ordrupgaard” 7 Ağustos – 18 Ekim 2020 tarihleri arasında Royal Academy of Arts’ta izlenebilir.

    ​Kaynak: The Guardian

    0
    0
    1310
  • 07-08-2020

    The Rolling Stones, Led Zeppelin'den Jimmy Page ile 1974 yılında kaydettikleri “Scarlet” şarkısı için yeni bir video klip yayımladı. Şarkıya özel olarak sosyal mesafe kuralları da gözetilerek çekilen videonun başrolünde ise Normal People ile tanıdığımız Paul Mescal yer aldı.

    Chris Barrett ve Luke Taylor ikilisi tarafından yönetilen video klip, Londra’nın ikonik binalarından biri olan Claridge Hotel’de çekildi.

    Emmy ödüllü Paul Mescal’ın rol aldığı çalışma, izleyiciler için oldukça hareketli bir atmosfer vadediyor. Mescal, videoda bir otel odasında dans ederken gözüküyor ve sarhoş tavırlarıyla dikkat çekiyor. Sanatçı daha sonra otelin lobisinde Scarlet için bir özür kaydı gerçekleştiriyor ve etrafta başıboş dolaşmayı sürdürüyor.

    “Scarlet”, 4 Eylül 2020’de yayımlanacak Goats Head Soup’un deluxe edisyonu öncesi paylaşılan ve daha önce yayımlanmamış üç şarkıdan biri olarak dinleyicilerle buluştu.

    Albüme özel olarak hazırlanan bu özel set, içeriğindeki şarkıların özel olarak hazırlanmış yeni bir baskını, demo ve dönemin alternatif mix’lerini de içerecek. Albüm ile ilgili yapılan açıklamara göre Goats Head Soup için ayrıca 17 Ekim 1973’te Brüksel, Belçika’da gerçekleştirilen bir konserin tam kaydı da müzikseverlerin beğenisine sunulacak.

    The Stones, “Scarlet”ı Jimmy Page ve Traffic grubunun bateristi Ric Grech ile Ekim 1974’te kaydetti.

    Daha önce konuyla ilgili bir açıklama yapan Richard, şu değerlendirmelerde bulunmuştu:

    “Hatırladığım kadarıyla bir Zeppelin görüşmesinin sonuna doğruydu. Herkes ayrılıyordu ve sırada biz vardık. Sonra Jimmy kalmaya karar verdi. Aslında onu olduğu gibi bir şarkı olarak düşünmedik, sadece basit bir demoydu, bir gösteri. Bilirsiniz, sadece onu hissetmeniz gerekir, o da ortaya böyle çıktı. Onu böylece daha iyi değerlendirdik.”

    The Rolling Stones’un Goats Head Soup’u 4 Eylül’de dinleyicilerle buluşacak.

    ​Kaynak: Rollingstone & Billboard

    https://www.youtube.com/watch?v=gZFwknjd4SU

    0
    0
    1008
  • 07-08-2020

    Superblue adında yeni bir deneyimsel sanat girişimi, bu yılın Aralık ayında ilk deneyimsel sanat merkezini (EAC) Miami'de açacak.

    Miami’de açılacak bu yeni merkez, sanatseverlere yüksek değerli objeleri görme imkânı yerine, Nick Cave , Jacolby Satterwhite, Mary Corse, DRIFT, JR, James Turrell ve Leo Villareal gibi sanatçılar tarafından gerçekleştirilen etkinlikleri görme imkânı sağlayacak.

    Rubell Museum’un karşısında yer alan 50.000 metrekarelik eski sanayi sitesinde hayata geçecek olan merkez, sanatçı ve kolektiflerin 18 aya kadar görülebilecek bir dizi işlerine ev sahipliği yapacak. Miami EAC, Superblue'nun dünya çapındaki şehirlerde açmayı planladığı benzer deneyime dayalı birkaç mekânın ilki olarak kendisine yer bulacak.

    Superblue fikri ilk kez 2015 yılında, Pace Gallery'nin San Francisco, California'daki yeni mekânında, Japon sanat kolektifi teamLab'in galerinin neden sadece gösteri için bilet satamayacağını sormasıyla doğdu. Kolektif, daha sonra New York Times’a yaptığı bir açıklamada sanatı bir meta olarak değil, deneyime dayalı bir gösteri olarak öne sürmek istediklerini ifade etti. Bunun üzerine Superblue, deneyimsel sanatçıların işlerini yeni bir biçimde sergilemenin bir yolu olarak geliştirildi.

    Pace'in başkanı ve CEO'su ve Superblue'nun kurucu ortağı Marc Glimcher konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Uzun yıllardır sınırları zorlayan deneyimsel sanatçılarla çalışıyoruz ve günümüzde medya alanında çalışan sanatçı sayısının ve popülaritelerinin hızla artması bize yeni bir girişimde bulunmak için fırsat tanıdı. Böylece hem uygulamalar için yeni bir alan yaratmak hem de kamunun ilgisine cevap vermek istedik. Superblue, sanat ekosisteminde gerekli bir evrimi temsil ediyor ve sanatçılara en iddialı fikirlerini dahi gerçekleştirmeleri, onları topluma öngördüğü şekilde tanıtabilmeleri için ihtiyaç duydukları alanı sağlıyor.”

    Kaynak: Artsy

    0
    0
    1012
  • 07-08-2020

    Tame Impala, son albümleri The Slow Rush'taki parçalardan biri olan “Is It True” için bir müzik videosu yayımladı.

    Şarkı sözlerini de içeren izleyicilere eski VHS kaset hatalarını ve efektlerini hatırlatan videoda Kevin Parker, psikedelik bir ortamda dans edip şarkı söylerken gözüküyor. Yeni video çalışması Tame Impala'nın canlı performanslarındaki görsellere benzer bir görünüm ve his uyandırıyor.

    “Is It True”, Tame Impala’nın The Slow Rush albümünün altıncı teklisi olarak dinleyicilerle buluşuyor. Albümün önceki şarkıları arasında ise “Borderline”, “It Might Be Time”, “Posthumous Forgiveness”, “Lost in Yesterday” ve “Breathe Deeply” yer alıyor.

    Geçtiğimiz Şubat ayında yayımlanan The Slow Rush, Tame Impala'nın kendi ülkesi Avustralya'daki ikinci “Bir Numaralı” albüm oldu. Ekibin bir önceki müzik albümü Currents ise kısa süre önce ABD'de RIAA sertifikalı Platin statüsüne ulaştı ve uluslararası platformlardan 2.5 milyondan fazla sattığı açıklandı.

    Geçtiğimiz aylarda da çalışmalarına devam eden Parker, 070 Shake'in “Guilty Conscience” remiksini dinleyicilerle paylaştı ve yakın zamanda Mike Skinner ile Streets parçası olan “Call My Phone Thinking Thinking I'm Nothing Better Better” için bir iş birliği gerçekleştirdi. Oneohtrix Point Never ile birlikte ise the Weeknd'in son albümü After Hours'un prodüksiyonuna katkıda bulundu.

    ​Kaynak: Rolling Stone

    https://www.youtube.com/watch?v=KN8nJFLu1Rk

    0
    0
    961
  • 07-08-2020

    Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen patlama ve yangın birçok galeri ve müzeyi de derinden sarstı. Şiddetli patlamalar sonucu birçok müze ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı.

    Beyrut Limanı'nda meydana gelen iki güçlü patlama, birçok insanın ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. Bu korkunç patlama, zaten zor günlerden geçen Lübnan halkını ve şehrin sanat kurumlarını da derinden sarstı. Patlama ve yangınlar sonucu çoğu Beyrut Limanı’na yakın yerde konumlanan birçok galeri ve müze yıkılırken birçok sanat eseri de tamamen yok oldu.

    Beyrut Limanı yakınında bulunan Marfa Gallery ve Galerie Tanit gibi büyük sanat galerileri patlama sonucunda tamamen yok oldu. Galerie Tanit geçtiğimiz Pazartesi günü Lübnanlı sanatçı Abed Al Kadiri’nin solo sergisi “Remains of the Last Red Rose”in açılışını gerçekleştirmiş, serginin 25 Eylül 2020’ye kadar sanatseverlerle buluşacağını duyurmuştu. Beyrut’un şehir merkezinde yer alan ancak limana doğru bakacak şekilde konumlanan Opera Gallery de patlama sonucunda ciddi hasar alan kurumlardan. 1960’lı yıllardan beri ülkenin modern yüzünü temsil eden The Sursock Museum da patlama sonucunda çeşitli hasarlar aldı. Büyük çaplı bir restorasyonu geçtiğimiz yıllarda geride bırakan müze, son gelişmeler sonucunda yeniden onarıma ihtiyaç duyacak hâle geldi.

    Lübnan’ın Beyrut’taki patlama sonucunda nasıl bir geleceğe sürükleneceği konusundaki belirsizlikler sürerken bu sorunların ülkedeki birçok farklı sorunu tetikleyebileceği de konuşuluyor.

    ​Kaynak: TheArtNewspaper

    0
    0
    3102
  • 06-08-2020

    Yönetmen ve senarist Charlie Kaufman’ın 4 Eylül 2020’de Netflix’te yayımlanacak yeni filmi I’m Thinking of Ending Things'in ilk fragmanı yayımlandı.

    Ian Reid’in aynı isimli romanından Charlie Kaufman tarafından sinemaya uyarlanan I’m Thinking of Ending Things’in başrollerinde Jessie Buckley, David Thewlis, Toni Collette ve Jesse Plemons gibi isimler yer alıyor. Yeni kız arkadaşını şehirden uzak bir yerde bir çiftlikte yaşayan ebeveynlerini ziyarete götüren ana karakter, bu süreçte ilişkilerine dair birçok farklı sorunla yüzleşmek zorunda kalır. Çiftin birbirlerine karşı davranışları ve ilişkilerinin geleceği üzerine olan düşünceleriyse yolculuk sırasında başlarına gelen bir olayla tamamen değişir.

    Oldukça iyi bir oyuncu kadrosuna sahip I’m Thinking of Ending Things’in başrol oyuncularından Jesse Plemons, filmle ilgili şu açıklamalarda bulunuyor:

    “Başlarda oldukça endişeliydim çünkü günde ortalama 11 sayfalık bir çekim yapıyorduk. Her gün stüdyodaydık. Neredeyse psikolojik bir işkence gibiydi ve çok zorluydu. Ama bunun üzerimizde garip bir etkisi oldu ve Jesse ile çok iyi anlaştık. Birlikte çok iyi çalıştık ve çok eğlendik.”

    ​​​Kaynak: The Film Stage

    https://www.youtube.com/watch?v=cDTg62vsV4U

    0
    0
    2498
  • 06-08-2020

    1999 yılında film üzerine bir araştırma yapan bir reklam kampanyası, insanlara “Matrix nedir?” diye sordu. Bu sorunun üzerinden 21 yıl geçtikten sonra konuşan Lilly Wachowski, filmin insanların hayal edebileceğinden çok daha fazlasına ev sahipliği yaptığını ve bir trans alegorisi olduğunu açıkladı.

    Netflix tarafından gerçekleştirilen bir söyleşide konuşan, kız kardeşi Lana ile birlikte The Matrix’in yönetmenlik görevini üstlenen Lilly Wachowski, film serisinin aslında bir trans alegorisi olduğunu doğruladı.

    Konuyla ilgili yıllar sonra çeşitli değerlendirmelerde bulunan Lilly Wachowski, “İnsanların asıl niyetimizi anlamalarına sevindim,” ifadelerini kullandı. Bugüne dek birçok önemli bilim kurgu filmine hayat veren usta yönetmen, ayrıca o dönemki mevcut koşulların bu tür ilişkileri açıkça dile getirmeye uygun olmadığını da sözlerine ekledi.

    İlk olarak Lilly Wachowski’nin 2016 yılında bir trans kadın olduğunu açıklaması, kız kardeşi Lara’nın ise benzer bir açıklamayı 2010 da yapması birçok eleştirmenin gözünü yeniden The Matrix’e çevirmesine neden oldu. Daha sonra yapılan çalışmalarda filmin alt metninde çeşitli trans mesajlar olduğu dile getirilmeye başlandı. Son açıklamalarında bu mesajların doğru olduğu belirten Wachowski kardeşler, filmde farklı tür bir alegorik yapıyı takip ettiklerini belirtti.

    Konuyla ilgili yeni bir video yayımlayan Lilly Wachowski, şu ifadeleri kullandı:

    “Bu filmlerin trans bireyler için ne denli önemli olduğunu gördükçe daha da mutlu oluyorum. Birçok insan bize gelip, “Bu film benim hayatımı kurtardı,” diyor. Çünkü ne zaman ‘dönüşüm’ üzere konuşursan, özellikle de hayal gücünün ön plana çıktığı bilim kurgu filmlerinde, imkânsız gibi görünen birçok şey mümkün olmaya başlar. Sanırım özellikle de bu insanları çok etkiledi.”

    Filmin yapımcıları için The Matrix tamamen kapalı bir bakış açısı ekseninde “dönüşmek” ile ilgili bir hikâyeyi dile getiriyordu. Wachowski ayrıca bu konuyla ilgili olarak Switch karakterinin gerçek dünyada bir erkek, Matrix’te bir kadın olduğuna da dikkat çekiyor.

    Gelmiş geçmiş en önemli film serilerinden biri olarak gösterilen The Matrix serisi, temel olarak Neo isimli bir karakterin sanal bir gerçekliğin içerisinde yaşadığını anlamasını ve bu sisteme karşı mücadele etmesini konu alıyor.

    The Matrix, bugüne kadar yapımcılarına 1.5 milyar dolardan fazla para kazandırdı ve serinin dördüncü filminin 2022’de izleyicilerle buluşacağı açıklandı.

    ​Kaynak: Huffpost & Vanity Fair & The Film Stage

    https://www.youtube.com/watch?v=adXm2sDzGkQ

    0
    0
    15229
  • 06-08-2020

    Yüz maskeleri, tuvalet kâğıtları ve diğer malzemeler salgın zamanında güvenlik, tedbir ve evde kalabilmek adına oldukça büyük bir önem taşıyordu. Ancak sanatçı Tatsuya Tanaka, Miniature Calender adını verdiği seri kapsamında günlük hayatımızda kullandığımız tüm bu objeleri birer açık hava manzarası biçimine getirdi ve  bir sanatçı olarak onlardan ortaya yaratıcı eserler çıkardı.

    Tanaka’nın elinde cerrahi bir maske küçük bir çadıra, bir tuvalet kâğıdı rulosu üzerinde kayak yapılan bir kar pistine ve bir termometre bir yarış arabasına dönüştü.

    Sanatçının her gün Instagram hesabı üzerinden paylaştığı görseller bize Japon sanatçı ve fotoğrafçının çalışmaları hakkında yeni fikirler vermeye devam ediyor.

    Sanatçının Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

    ​Kaynak: Colossal

    0
    0
    2429
  • 06-08-2020

    Joni’den Jimi’ye rock’n’roll dünyasının birçok büyük yıldızı bir fotoğraf sergisiyle tekrar bir araya geliyor.

    1970 yılında Birleşik Krallık’ın Isle of Wight adasında gerçekleştirilen rock’n’roll konseri, günümüzde de konuşulmaya devam ediyor. “Avrupa’nın Woodstock”ı olarak bilinen konser, küratör ve heykeltıraş Guy Portelli’nin ellerinde yepyeni bir biçim alıyor.

    1970 tarihli konser ile ilgili fotoğrafları “Wight Spirit, 1968-1970” adlı sergide bir araya getiren Portelli, görsellerdeki sahneler aracılığıyla izleyicilere o muhteşem günlerden geriye kalanları bir kez daha hatırlatıyor.

    “Wight Spirit, 1968-1970” adlı bu sergi Londra’da yer alan Masterpiece Art’ta 5 Eylül’e kadar ziyaret edilebilir.

    ​Kaynak: The Guardian

    0
    0
    1187
DAHA FAZLA
Geldanlage