
Bosna Hersek doğumlu sürrealist resimleriyle tanınan sanatçı Ivana Živić yaptığı çalışmalarla tuvallerinde güçlü bir hipnotik etki yaratmayı başarıyor. Sanatçı tuvallerinde yarattığı gerçekçi atmosferle figürlerine adeta sualtında yüzüyormuş etkisi veriyor. Hapsoldukları odalarda sonsuz derinlik içinde yalnız başlarına, özgür hareketlerle yüzen figürler resmeden sanatçı bireyin kent yaşamı içindeki yalnız dünyasına, seçimlerine, ilişkilerine işaret ediyor.
Sanatçının sembolik anlamlarla dolu büyülü ve gerçeküstü dünyasına daha yakından bakmak için tıklayınız.
İrlanda merkezli illüstratör Lola Dupre, Vein isimli dergi için gerçeküstü portreler dizisi hazırladı. Sanatçının kolaj ve deformasyon tekniklerine başvurarak hazırladığı seri etkileyici bir üsluba sahip. Bu seri öncesinde daha çok kağıt ve makas ile çalışarak kolajlar üreten Dupre, son serisinde dijital yöntemlerden de faydalandı.
Üretiminde dadaizmden etkilendiğini söyleyen Dupre, çalışmalarında eski fotoğraflar ve moda figürlerini kullanıyor. Kendisini takip etmek için tıklayınız.
Joanna Piotrowska, Polonya doğumlu yaşamına ve çalışmalarına Londra’da devam eden bir sanatçı. Genç fotoğrafçı çalışmalarının merkezine ilişkileri yerleştiriyor. Kompozisyonlarında günlük hayattan öğelere sıklıkla yer veren sanatçı, siyah beyaz kareler çekmekten hoşlandığını söylüyor.
Çalışmalarında insan ilişkilerine dair sevgi, kızgınlık, yalnızlık, kavga, aşk gibi duygulara yer veren Piotrowska hayat sorgulamalarını çalışmalarına aktardığını söylüyor. Genç sanatçının yeni işlerini takip etmek için tıklayın.
Belçikalı sanatçı Sammy Slabbinck 2009 yılından beri kolaj tekniğinde çalışmalar üretiyor. Daha öncee eserlerini gündem bölümümüze taşıdığımız sanatçı -http://www.artfulliving.com.tr/gundem/sammy-slabbinck-i-1953- şimdilerde Londra'da Michael Hoppen Gallery'de açtığı sergi ile adından söz ettiriyor. "The Christmas Exhibition" isimli sergi Slabbinck'in yeni gerçeküstü kompozisyonlarının bir sunumu niteliğinde.
Kendini “vintage fotoğraflarla çağdaş kompozisyon stillerini birleştirerek dinamik kolaj baskıları yapan biri” olarak tanımlayan sanatçının yeni yıla “hoşgeldin” diyen sergisi 9 Ocak'a dek Michael Hoppen Gallery'de görülebilecek.
Forbes, “Hollywood’un hak ettiğinden fazla kazanan aktörleri” listesinin zirvesine Johnny Depp’i yerleştirdi.
Duyunca önce güldürün sonra da düşündüren bir liste hazırlayarak Hollywood’un hak ettiğinden fazlasını kazanan aktörlerini sıralayan Forbes, dikkat çekici bir noktaya parmak basıyor.
Listede isimler aktörlerin her 1 dolara karşılık kaç dolar kazandırdıkları esasına göre sıralanıyor. Her 1 dolar için 1.20 dolar kazandırdığı açıklanan Johnny Depp listede birinci. İkinci sırada yer alan Denzel Washington’a harcanan 1 doların 6.50 dolar, üçüncü sıradaki Will Ferrel’a ödenenin ise 6.80 dolar olarak geri döndüğü göz önüne alınırsa, Johnny Depp’in birinciliği sırtlamasını yadırgamamak elde değil.
Los Angeles merkezli sanatçı Mark Ryden, "Dodecahedron" isimli sergisiyle Paul Kasmin Gallery’de yer alıyor. Galerideki ikinci sergisini açan sanatçı "Dodecahedron" kapsamında resim, çizim ve porselen baskı işlerinin yanında bu kez ilk olarak bronz heykellerini de sanatseverlerle buluşturuyor.
Geçtiğimiz haftalarda açılan ve 23 Ocak’a dek görülebilecek sergi sanatçının ikonik masal kahamanlarını bir kez daha bizlerle buluşturuyor. Çalışmalarında sıklıkla masal kahramanları, yaratıklar, tarihi figüler, ikonik semboller ve manzara detaylarına rastladığımız Ryden cesur tarzıyla dikkat çekiyor.
Avustralyalı sokak sanatçısı Fintan Magee, dünyanın farklı noktalarında duvarlara dev izler bırakıyor. Graffiti ile küçük yaşlarda tanışan Magee, dünyanın farklı şehirlerindeki duvarlara uyguladığı dev graffitiler ile tanınıyor. Resim sanatına küçük yaşlarda ilgi duymaya başlayan sanatçı, 1998 yılında bir lise öğrencisiyken tanıştığı graffiti sanatını daha sonra taşındığı Londra'da geliştirdi.
Zaman içerisinde sanatını tüm dünyayı gezerek sergilemeye başlayan Magee, en rahat çalıştığı ülkenin Güney Afrika olduğunu söylüyor. Sanatçıyı takip etmek için tıklayın.
Avustralyalı sanatçı Michael Pederson sokaklara yerleştirdiği şaşırtıcı eserleriyle biliniyor. Mesaj içerikli çalışmalar üreten sanatçı, klasik sokak sanatı örneklerinin dışına çıkıyor. Günlük rutininizin dışına çıkmanızı sağlayacak, sizi gülümsetip şaşırtacak bu eserler mizahi bir bakış açısıyla tasarlanıp yerleştiriliyor.
Sanatçı terk edilmiş eşyalar üzerine bıraktığı notlar, boş arazilere yerleştirdiği işaret tabelaları ve uyarı levhalarıyla şehrin günlük maratonunda bir soluklanma arası yaratıyor. Pederson‘ın esprili dokunuşları Sidney’in farklı yerlerinde her gün oradan geçen yüzlerce insanı gülümsetmek için bekliyor.
Sandy Calder olarak da bilinen ABD'li heykeltıraş ve ressam Alexander Calder, tablo, taş baskı, oyuncak, kanaviçe ve mücevher gibi birçok farklı alanda üretimlerini sergilemiş bir sanatçı. Hem renkli hem de hareket eden heykeller imzası haline gelen Calder İngiltere'nin başkenti Londra'daki Tate Modern'de açılan retrospektif ile sanatseverlerle buluşuyor.
Sanatçının yüze yakın eserinin sergilendiği "Performing Sculpture" isimli sergi Calder'in Britanya'daki en büyük sergisi olma özelliğine sahip. Heykeli durağan bir yapıdan kurtararak sürekli değişen hareketli bir objeye dönüştüren sanatçının heykeltraşlık yeteneği babası ve dedesinden geliyor.
Bronz, ahşap ve taştan heykellerin rağbet gördüğü bir dönemde oldukça öncü bir işe girişerek tellerden eserler üretmeye başlayan sanatçı heykele yenilikçi bir bakış açısı getirir. Büyük bir kitle yerine çizgiyi tercih eden bir heykeltıraş olan Calder, eleştirmenlerin ifadesiyle “boşlukta çizen” bir sanatçı olarak tanımlanıyor. Sergi 3 Nisan 2016 tarihine dek ziyaret edilebilecek.
Ünlü ressam ve sanat kuramcısı Wassily Kandinsky 149 yıl önce bugün doğdu. Avrupa'da soyut sanatın öncülüğünü yapan Kandinsky, teorileri ve uygulamalarıyla 20. yüzyılda etkin rol oynayan önemli bir ressamdır.
Her rengin farklı bir anlamı olduğunu söyleyen sanatçı, renkleri kendince tanımlar: Sarı, sıcak, hiddetli ve öfkeliydi; mavi, sakin, sert ve soğuk; kırmızı, ateşli, ıstıraplı ve gururlu; yeşil, hareketsiz ve pasif. Ona göre beyaz, gizli kuvvetlerle dolu bir sessizliği dile getiriyordu; siyah ise geleceği olmayan bir sessizlikti. Her şeklin ve her çizginin de ayrı bir anlamı olduğunu savunan Kandinsky, sanat yaklaşımına 1912’de yayımlanan Sanatta Zihinsellik Üzerine adlı kitapta yer verir.