
Christian Verginer, ıhlamur ağacından heykeller yontuyor. Genellikle insan figürünü betimleyen sanatçı, kimi zaman bu heykelleri renklendirirken kimi zamansa renk vermeyip ahşap tonunu kullanmayı tercih ediyor. Üretimlerinde sık sık doğa konusuna değinen Verginer, özgürlük ve hayal gücünün kendisini beslediğini söylüyor.
İnsanın doğaya uyum sağlaması, bozması ya da dönüştürmesi onun etkilendiği konular arasında yer alıyor. Doğa tahribine dikkat çekmek isteyen sanatçı bunu heykelleriyle ifade ediyor.
Saatchi Gallery'de 5 Nisan'da açılan “Exhibitionism” adlı sergi, ünlü müzik grubu The Rolling Stones'u konu alıyor. 4 Eylül tarihine dek görülebilecek olan sergi grubun 50 yıllık müzik kariyerine odaklanıyor.
500'ün üzerinde obje, belge ve esere ev sahipliği yapan “Exhibitionism” The Rolling Stones hayranları için kaçırılmayacak bir fırsat. Sergide grubun özel anlarına tanıklık etmenizi sağlayacak soyunma odaları, sahne arkası gibi bölümlerde kullandıkları eşyalar da yer alıyor. Ayrıca sergide grup üyelerinin enstrüman, günlük ve kostümlerini de yakından görmek mümkün.
Toplam 13 bin 500 resim, 100 bin baskı, 34 bin kitap resmi, 300 heykel ve birçok seramik çizim… Bir sanatçının hayatı boyunca bu denli üretken olabilmesi mümkün mü? Konu Picasso olunca, evet mümkün.
43 yıl önce bugün 8 Nisan'da hayata gözlerini yuman Picasso, resim hayatına sıradan insanların, sirk palyaçolarının ve akrobatlarının resimlerini yaparak başladı. İlgisini çeken sirk yaşamının hüzünlü yönünü yansıtan sanatçı “Mavi Dönem” diye adlandırılan bu yıllardaki çalışmalarının ardından kübizmin temellerini atan ressamlardan biri olarak kübist tarzda eserler üretmeye devam etti. Geometrik şekiller ve formlar sanatçının resimlerinin en dikkat çeken noktalarının başında geliyordu.
Guinness Rekorlar Kitabı'na göre sanatçının toplam 13 bin 500 resimi var. Bu kadar üretken bir isim olunca gün geçmiyor ki, Picasso'nun kaçırılan bir eseri, sahte çıkan bir çalışması ya da yeni bir sergisinin haberiyle karşılaşmayalım. 14 Eylül'de MoMA'da açılan "Picasso Sculpture" bunun en yakın örneklerinden biri. Ann Temkin ve Anne Umland küratorlüğünde gerçekleşen ve Picasso'nun 140 heykelini sanatseverlerle buluşturan sergi, son 50 yılın en kapsamlı Picasso sergisi olma özelliğine sahip. 7 Şubat'a sona eren sergi usta ressamın 1902 yılında henüz stüdyosu dahi yokken ve 1960'lı yılların sonlarında yaptığı devasa heykellerini ağırladı.
Sanatçının bir diğer ses getiren sergisi ise torunları Diana Widmaier - Picasso ve Emilie Bouvard'ın düzenlediği “Picasso Mania” oldu. Paris'te Grand Palais'ta sergilenen “Picasso Mania”, sanatçının çalışmalarının yanı sıra ondan etkilenen ressamların üretimlerini de ağırladı. Andy Warhol, Yan Pei-Ming, David Hockney, Maurizio Cattelan'ın sanatçıdan ilham alarak hazırladığı eserleri de ağırlayan “Picasso Mania” 29 Şubat'ta sona erdi.
Geçtiğimiz şubat ayında ise Türkiye gündemini Picasso’ya ait olduğu iddia edilen Femme se Coiffaint isimli tablo oldukça meşgul etmişti. Ancak çok geçmeden Picasso’nun oğlu Claude, tablonun Picasso’ya ait olmadığını açıkladı. 2015 yılı içerisinde Picasso’nun 1955 yapımı Les Femmes d’Alger (Version ‘O’) adlı eseri Christie’s’de 179.4 milyon dolar’a satıldı. Sanatçının en ikonik eserlerinden biri olan Les Femmes d’Alger (Version ‘O’) 2015’in en pahalı sanat eseri oldu.
Usta ressam Picasso'yu 43. ölüm yıl dönümünde ölümsüz eserleriyle anıyoruz.
Kırmızı kanepesiyle tanınan Horst Wackerbarth, reklam, moda ve portre fotoğrafçılığı yapıyor. 1979 Fritzlar doğumlu Alman sanatçı Kassel‘deki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda fotoğraf ağırlıklı öğrenim gördü. Şimdi ise fotoğraf ve video sanatçısı olarak çalışmalarına devam ediyor.
Çalışmalarını ve yaşamını Düsseldorf‘ta sürdüren sanatçı “Red Couch” isimli projesinde 30 yılı aşkın süredir, 33 farklı ülkeden ünlüleri, dünya liderlerini, suçluları, sporcuları ve sıradan insanları kırmızı bir kanepe üzerinde fotoğraflıyor.
Proje insanlar arasında küresel çapta bir diyaoğu olanaklı kılmayı ve şimdiki ve gelecekteki kuşaklar için 21. yüzyılın – bizzat insanların kendileri tarafından anlatılan – bir antropolojisini yaratmayı amaçlıyor.
Liqen, detaylı ve uğraşılmış murallarıyla fark yaratan bir sokak sanatçısı. Daha çok İspanya, Meksika’da işlerini sergileyen sanatçı, doğa ve doğanın derinliklerinden ilham aldığını söylüyor. Genellikle büyük ölçekli çalışan sokak sanatçısının çizimlerinde sık sık hayvan figürlerine rastlıyoruz.
Şehrin kaosu ve bunaltıcı ortamını işlerine yansıtan Liqen, resimlerinde insan ilişkilerine vurgu yapmayı da ihmal etmiyor. Sosyal, kültürel ve toplumsal faktörlerden etkilenen sanatçı çizimlerinde başka bir dünyanın varlığını sorguluyor.
Fransız sanatçı Philippe Baudelocque, sokak resimlerini tebeşirle çizmeyi tercih ediyor. Hayvan çizimleri ve geometrik desenler üzerinde yoğunlaşan sanatçı, soyut bir anlatıma sahip.
Sanatçı siyah beyaz renkleriyle dikkat çeken hayvan figürleri ve incelikli desen çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Tebeşirle yapılan mural çalışmaları detaylarıyla hayran bırakıyor.
Etkileyici çalışmalarıyla tanıdığımız Edoardo Tresoldi, tellerden ördüğü yeni bir heykeliyle adından söz ettiriyor. İtalya'da yer alan Siponto Arkeoloji Parkı’nda yer alan çalışma, alandaki eski bir erken dönem Hıristiyan kilisesini canlandırıyor. Önemli arkeolojik kazıların yapıldığı büyük bir sit alanı olan bölge, dönemin liman ticareti yapılan önemli merkezlerinden biriydi. Ancak bölge 13. yüzyılda deprem sonrası terk edilmişti.
Tresoldi ise zemininde kolon kalıntıları bulunan kiliseyi tel örgülerle tılsımlı bir şekilde canlandırdı. Transparan yapısı ve bu sayede açığa çıkan ışık ve gölge oyunlarıyla dikkat çeken çalışma, kiliseyi gerçi detaylarıyla birebir olarak temsil ediyor.
Eserlerini genelikle kamusal alanlarda sergileyen, çevre ve toplum etkileşimine önem veren Joe Iurato, izleyici ile samimi bir bağ kuruyor. New Jersey merkezli sokak sanatçısının işlerine yoğun kavşaklar, sokak lambaları ve binaların kenarlarında rastlamak mümkün.
Iurato'yu diğer sokak sanatçılarından ayıran birkaç farklı tekniği söz konusu. Sanatçı ahşaptan hazırladığı figürleri sprey boya ile renklendirerek New York caddelerine yerleştiriyor. Yani Iurato'nun üretimleri sadece çizimden ibaret değil, sanatçı üç boyutlu da çalışıyor. Iurato'nun çalışmalarıyla karşılaşmak için biraz dikkatli olmak gerekiyor, yoksa gözden kaçma ihtimalleri çok yüksek.
1950 Çin doğumlu Alvin Jang, eğitimini Hong Kong ve Kanada'da görsel sanatlar üzerine tamamladı. İki boyut, baskı, çizim ve desen alanlarında çalışmaları bulunan sanatçı uzun süredir ahşap üzerine üretiyor. 2006 yılından beri çalıştığı 33 parçalık ahşap serisinde her parçanın kendine has bir hikayesi olduğunu ve her birinin karakteristik özelliklere sahip olduğunu söyleyen sanatçı, deformasyon olgusu üzerine yoğunlaşıyor.
Dönüşmüş suratlar, birbirinin içine geçmiş gözler, eriyen yüzler sık sık sanatçının tasvirlerine konu oluyor. Ahşabı boyayarak kullanan Jang, renkli heykeller tasarlamayı tercih ediyor.
Andre Derain'in 1906 yapımlı eseri Les Voiles Rouges satışa çıkıyor. Sanatçı Türkçe anlamı Kırmızı Tekneler olan bu tabloyu Londra ziyaretinde yapmış. Mayıs ayında İngiltere'de satışa çıkacak olan Les Voiles Rouges'un Thames Nehri'ni anlatan en pahalı tablo olması öngörülüyor. Zira Sotheby's eserin 15-20 milyon Dolar aralığında satılacağını belirtti. Fovizmin kurucularından olan sanatçının Arbres a Collioure adlı eseri 2010 yılında 24.2 milyon Dolar'a satılmıştı.