
Film London ve Whitechapel Gallery işbirliğiyle gerçekleşen İngiltere'nin en saygın sanat yarışmalarından Jarman Award, bu sene finale kalan adayların listesini açıkladı.
Her sene düzenlenen yarışma, Derek Jarman'ın "deneyselci, yaratıcı ve yenilikçi ruhu"na sahip İngiltere temelli video sanatçısını arıyor. 28 Kasım'da yapılacak açıklamayla kazanan sanatçı 14.000 dolar para ödülüne sahip olacak.
Bu senenin finalistleri: Sophia Al Maria, Cecile B. Evans, Shona İllingworth, Mikhail Karikis, Rachel Maclean ve Heather Phillipson.
Katar-Amerika kökenine sahip Sophia Al Maria, güncel Arap kültürü ve küreselleşmeden doğan kaygılar üzerine çalışıyor. Cecile B. Evans'ın animasyonları dijital dünyadaki soyut bireyleri ele alıyor. Evans'ın yakın zamanda kaybettiğimiz Phillip Seymour Hoffman üzerine yaptığı bir video da mevcut. Shone İllingworth videolarında coğrafya üzerinden göç eden insanlar ve hafıza kavramına değiniyor. Mikhail Karikis insan sesini heykel gibi ele aldığı devasa enstalasyonlar yapıyor. Racheal Maclean'in TV programlarını temel aldığı videolarının rahatsız edici derece canlı renkli, satirik bir dili var. Heather Phillipson tüketim, üretim ve geri dönüşüm arasındaki baş döndürücü çemberi irdelediği ahenksiz videolar yaratıyor
San Francisco merkezli ressam Emilio Villalba, resimlerinde insan ruh hallerini işliyor. Geometrik formlar, deformasyon, fırça darbeleri ve çeşitli bozukluklar sanatçının bu ruh hallerini yansıtırken sıkça başvurduğu yöntemler arasında yer alıyor.
Birbirine karışmış suratlar, akmış ve kaymış organlar, deforme edilmiş yüzler sanatçının imzası haline gelmiş çizim yöntemlerinden birkaçı. Geleneksel portre çizimlerini kendi tarzında yorumlayan Villalba, çizimlerini temel anlamda “bozukluk” teması etrafında şekillendiriyor.
Milano Moda Haftası, gelecek senenin İlkbahar/Yaz erkek koleksiyonlarını görücüye çıkarttı. Alessandro Michele, markanın kreatif direktörlüğünü eline aldığından beri koleksiyonlardaki glam havayı daha da sert estirmeye devam ediyor. Podyumda her biri birbirinden unique 69 look ile karşımıza çıkan Gucci İlkbahar/Yaz 2017’nin bu kez detayına iniyoruz. Kevin Tachman tarafından fotoğraflanan backstage ve detayların yanı sıra defilenin ön sıralarında Michele’nin arkadaşı ve katıldığı çoğu davette Gucci’den vazgeçmeyen bir isim vardı: Jared Leto. Kendisi yine saten bir Gucci bomber ceket içindeydi. Glam havasındaki denizciler, Brooklynli hipsterlar, biraz Romalı biraz Mısırlı antik esintiler ve floral etkideki koleksiyona yakından bakıyoruz.
Dream concerts diye bir liste olsaydı Glastonbury Festivali’nde çıkan gruplar bu listenin tamamına hakim olurdu. Neden mi? Bir yandan Foals dinleyip sonrasında Muse dinleyebilir, The Last Shadow Puppets sonrası Tame Impala’ya bakabilir, diğer stage’de James Blake varken aklınız bir başka stage’deki Fatboy Slim’de olabilir. İşte İngiltere’nin en büyük festivallerinden olan Glastonbury, böyle bir festival. Yarın başlayacak olan her stage’i birbirinden ‘ağır’ line up’a sahip festival, 26 Haziran’a kadar devam edecek. Detaylar için websitesini inceleyebilirsiniz. Festivale katılamayanlar için BBC ve Telegraph’tan canlı yayınlar olacağını hatırlatalım
Berlin Çağdaş Sanat Müzesi Hamburger Bahnhof, 20. yüzyıl Türk çağdaş sanatının önemli temsilcileriden Gülsün Karamustafa'nın retrospektifine ev sahipliği yapıyor. "Chronographia" isimli sergi, 2013'te SALT İstanbul'daki retrospektifinden sonra sanatçıya ait en kapsamlı seçkiye yer veriyor.
Gülsün Karamustafa göç, pop kültürü, feminizm ve cinsiyet kavramları üzerinden resim, video, enstalasyon, performans sanatı gibi pek çok farklı disiplinlerde işler üretiyor. Sanatçının üretim sürecinin temelinde Orta Doğu ülkelerinin batı kültürüne karşı olan tavrı yatıyor.
Melanie Roumiguiere'in küratörlüğünü üstlendiği sergi, sanatçının seneler içerisinde çalıştığı kavramların birbiriyle nasıl etkileşime geçtiğini vurguluyor. Bu bakımdan sergide yer alacak 110 adet eser, kronolojik olmaktan öte temalarına göre yerleştirilmiş. Mystic Transport, Memory of a Square, Prison Paintings gibi önemli eserlerine ek olarak sanatçının bu sergi için yeni ürettiği işler de yer alıyor. Sergi 23 Ekim'e kadar devam ediyor.
Science Daily'nin haberine göre ister dahi çocuk ol ister Cin Ali'den öteye geçeme, sanatın hemen hemen herkeste stres üreten hormonları azalttığı kanıtlandı!
Drexel Üniversitesi'nin 18-59 yaş arası 39 yetişkinle yaptığı araştırmaya göre, sadece sanata yatkın olan kişilerin değil, herkesin günde kırk beş dakika eline kağıt kalem ya da fırça almasının, vücudun strese karşı tepki olarak gösterdiği kortizol hormonu seviyelerini düşürdüğü fark edildi.
Araştırmalar doğrultusunda merak edilen ise, lise ve üniversite öğrencilerinin akademik hayatlarında yaşadıkları strese aslında bu tip bir sanatsal aktivitenin yardımcı olup olamayacağı.
İsveçli fotoğrafçı Gabriel İsak, karanlık ve melankolik kareler üzerinde çalışıyor. Sürrealist diliyle dikkat çeken sanatçı, fotoğraflarında sıklıkla kuşlar, okyanus ve sis gibi öğeleri kullanıyor. Basit ve minimal kareleriyle dikkat çeken sanatçı metaforlardan yararlanmayı bir oyun haline getirmiş. Ruh deneyimleri, bilinç altı, rüyalar ve psikoloji onun başlıca ilham kaynakları arasında yer alıyor.
İsak fotoğraf çekmeyi bir tutku olarak gördüğünü söylüyor. Sanatçının fotoğraflarındaki sembolik öğeler, gerçeküstü haller ve melankolik sahneler içsel bir yolculuğun kapılarını aralıyor.
Marc Jacobs Sonbahar/Yaz 2016 kampanyasını geçtiğimiz hafta yayınlamıştı. Kampanyanın iilk bölümünden yayımlanan fotoğraflarda Missy Elliot, Sissy Spacek gibi isimler yer alırken, birkaç saat önce ekranlarımıza kampanyanın ikinci bölümü düştü. Hangi isimlerle mi? Marilyn Manson, Courtney Love ve son birkaç yılın çoğu kampanyada olmazsa olmaz ismi model Cara Delevigne ile. Sonbahar/Kış 2011 koleksiyonun defilesinde Marilyn Manson’ın The Beautiful People şarkısını kullanan marka, David Sims imzalı kampanya karelerini yayımlamaya devam ettikçe sürpriz isimler gelmeye devam edecek mi merakla bekliyoruz.
Nan Goldin'in 70'lerden beri devam eden projesi The Ballad of Sexual Dependencyy, New York Modern Sanat Müzesi MoMA'da.
Adını Bertolt Brecht'in Three Penny Opera'sından alan The Ballad of Sexual Dependency, Boston, New York, Berlin gibi şehirlerde çekilen şipşak fotoğraflardan oluşuyor. Goldin'in “insanların okumasına izin verdiğim günlüğüm” diye ifade ettiği proje; 70'lerin homoseksüel, 80'lerin eroin alt kültürünü, Goldin'in arkadaşları ve aşk hayatını, otobiyografik fotoğraflarını, kısacası kendisi ve çevresindeki insanların en mahremini belgeliyor.
Seks ve uyuşturucunun coşkusu ve sonrasında gelen acıyı deneyimleyen, dans ederken kendilerinden geçen, ev içi şiddete maruz kalan, AIDS'le başa çıkmaya çalışan insanların 35mm formattaki kareleri, Maria Callas'tan Velvet Underground'a uzanan bir soundtrack eşliğinde 12 Şubat 2017'ye kadar MoMA'da.
18 Haziran’da sonlanan, milyar dolar değerindeki seçkisiyle Art Basel 16, sanat dünyasının en büyük alım-satımlarının gerçekleştiği bir fuardan öte kitle gözetim sistemlerinden göçmen sorunlarına kadar günümüz dünyasının sorunlarına da ışık tuttu.
Art Basel’de bu sene 33 ülkeden 286 galerinin temsil ettiği, toplam 3,4 milyar dolar değerinde sanat eseri sergilendi. Jeff Koons ve Damien Hirst'ü temsil eden Gagosian Gallery'nin standı her zaman ki gibi ziyaretçilerin gözdesiydi. Fuar kapsamında satılan en pahalı eserler ise 4,7 milyon dolar değerindeki Paul McCarthy'nin Tomato Head'i ve Gerhard Richer'in 3,5 milyon dolar değerindeki dijital baskısı oldu.
ArtBasel her sene dünyanın her yerinden ve her kesiminden sanatseveri bir çatı altında bir araya getiriyor. Sadece çağdaş sanat dünyasında neler olduğunu merak eden bir sanat öğrencisinin de, milyarder koleksiyonerin de bulunduğu fuarın hissiyatını en iyi dile getiren iş ise Hans Op de Beeck'in The Collector's House enstalasyonu oldu. En küçük detayına kadar kül rengi alçıyla yaratılmış odada kuyruklu piyano, kütüphane, neo-klasik heykeller ve küçük bir gölet var. Yanardağ patlamasıyla küller altında kalan Pompeii şehrinin malikanelerini andıran enstalasyon, sanat dünyasının kemikleşmiş elitist sistemini eleştiriyor.
Fuarın Zoom Pavyonu ise kitle gözetim sistemlerine eleştirel bir bakış niteliğindeydi. 12 robotik kameraya yakalanan ziyaretçilerin görüntüleri eş zamanlı olarak pavyonun duvarlarına yansıtılıyordu. Farklı optik uzunluklara sahip kameraların kimisi mekanı genel olarak alırken kimisi herhangi bir ziyaretçinin en küçük detayına kadar giriyordu. Rafael Lozano-Hemmer ve Kryzstof Wodiczko'nun ortak ürettikleri bu proje, gözetim sistemi ve selfie kültürü arasındaki ortak noktalar üzerine.