NELER OLUYOR
  • 12-07-2016

    Yeraltı edebiyatının Ukrayna’lı temsilcisi Chuck Palahnuik’tan yeni uyarlama haberi geldi. 1999 yılında yayımladığı Survivor(Gösteri Peygamberi) kitabı dizi olarak karşımıza çıkacak. Dizinin oyuncu kadrosu ve yapımcı şirketinin detayları için biraz daha bekleyeceğiz. Bu bekleme sırasında ise 1996 yılında yayımladığı kitabı Fight Club’a ve 2001 yılında yayımladığı Choke isimli kitabın sinema uyarlamalarını hatırlamak iyi olabilir.

    Edit: Survivor’ın uyarlaması, Fight Club kitabının da sinema uyarlamasını yapan James Uhls’a ait.

    https://www.youtube.com/watch?v=_XgQA9Ab0Gw

    0
    0
    3454
  • 11-07-2016

    Bir moda markasının kreatif direktörlük koltuğunda oturan isim Karl Lagerfeld ise olabilecekleri tahmin etmek pek de zor değil. İtalyan hazır giyim markası Fendi ile de çalışan Lagerfeld geçtiğimiz günlerde yine çok konuşulmayı başaran bir defileye imza attı. Defilelerin olmazsa olmazı podyum mantığını başka bir boyuta taşımayı başaran Lagerfeld, Fendi’nin 90.yıldönümü için hazırladığı defileyi Roma’da yer alan ünlü Fontana di Trevi’de yaptı. 1792 yılında Nicola Salvi tarafından yapılan çeşmenin üzerinde yürüyen mankenler arasında Kendall Jenner ve Bella Hadid de vardı. Defilenin 360 derecelik videosuna göz atabilirsiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=F8QKUYmh-9o

    0
    0
    3821
  • 11-07-2016

    Kariyerine modellikle başlayan 1983 doğumlu İngiliz Alexa Chung, zamanla bir ikon haline dönüştü. Uluslararası birçok derginin kapağında, büyük moda evlerinin defilelerinde ve çekimlerinde ismi geçen manken, özellikle çekimler ve ışıltı dünyanın haricinde özgün stili ile de ilgiliyi üzerine çekmeyi başaranlardan. Vogue İngiltere’nin editörlerinden de olan Chung şimdi kendi markası için hazırlanıyor. Mayıs 2017’de piyasaya çıkması beklenen markanın ismi Alexachung olacak. İlk etapta sadece denim, gece ve gündelik hazır giyim koleksiyonlarına yönelecek olan markanın detayları için sabırsızlanan çok zira bu haber uzun zamandır stili ile de konuşulan Alexa Chung cephesinden bekleniyordu.

    0
    0
    2395
  • 11-07-2016

    New York’un en turistik bölgelerinden birtanesi olan High Line Parkı’nda, yüzlerce insan yarı çıplak ve uyurgezer bir figürle fotoğraf çektirmek için bekliyorlar.

    Hiperrealist heykelleriyle tanınan Amerikalı sanatçı Tony Matelli’nin Sleepwalker adlı eseri, parkın “Wanderlust” isimli grup sergisi kapsamında 2017’nin Mart ayına kadar ziyaretçiler tarafından öpülmeye, sarılmaya, “selfie” çekilmeye açık olacak.

    Matelli’nin uyurgezeri, aslında hiçkimsenin çevresinde olan biteni farketmediği, duyarsız bir kitleyi temsil ediyor. İlk olarak 2014’te Massachusetts’deki Wellesley College’a yerleştirilen heykel, sarı sprey boyayla vandalizme uğradığıyla kalmayıp ardından öğrenciler tarafından “tehditkar” bulunup kaldırılmıştı.

    0
    0
    2698
  • 11-07-2016

    “Unseen Fotoğraf Festivali” 16-25 Eylül tarihleri arasında Amsterdam’ı ele geçiriyor.

    Festival kapsamında düzenlenecek sergilerden en merak edileni Anton Corbijn’in küratörlüğünü üstlendiği TOUCHED. Ian Curtis’in yaşamını anlatan Control filminin yönetmeni olan Corbijn, bu sergide fotoğraf sanatı ve zanaat arasındaki ilişkiye ışık tutacak.

    Festival sadece sergilerden ibaret kalmayıp ayrıca sanatçılar, enstitüler ve yerel gönüllülerle birlikte yürütülecek kolaborasyonlara da yer verecek. Örneğin bir selfie projesi Amsterdam gençliğiyle huzur evi sakinlerini bir araya getirecek. Hembrug & Zaandammer adlı bir restoranda sanatçılar kendi yemek tariflerini paylaşacak. Günümüzün yükselen trendlerinden DIY (Kendin Yap) üzerine zine workshopları da düzenlenecek.

    0
    0
    1586
  • 11-07-2016

    Teksas merkezli sanatçı Gil Bruvel, akışkan tarzındaki heykelleriyle tanınıyor. Malzeme olarak paslanmaz çelik kullanan sanatçı, kuantum fiziğinden etkileniyor. Daha çocukluk yıllarında heykel pratiğini öğrenen sanatçı, 40 yıldır kariyerine devam ediyor. Bilinçaltı ve yaratıcılık sanatçının başlıca ilham kaynaklarından. 

    Restorasyon atölyesinde sanat çalışmalarına başlayan Bruvel, teknik bilgisini geliştirirken sanat tarihi alanında da araştırmalarını sürdürdü. Kendi tarzını yakaladığından beri akışkan, uçucu metal heykellerini üreten sanatçı heykellere ruh katmanın kendisi için önemli olduğunu söylüyor.

    0
    0
    4845
  • 10-07-2016

    Eleştirel işleriyle tanıdığımız İngiliz sanatçı John Holcroft, çalışmalarında sıklıkla kapitalist ve küresel sistemi kurcalıyor. Sistem tarafından ezilen ve hakları çiğnenen insanların problemlerini eleştirel bir dille çizimlerine yansıtıyor.

    Tekonolojinin gelişimi, para bağımlılığı ve gevşeyen ilişkiler sanatçının işlerinin genel temalarından sadece birkaçı. Gülümseten ama aynı zamanda da ironisiye üzen işler, 50’li yılların reklam afişlerinden esintiler taşıyor.

    0
    0
    18103
  • 09-07-2016

    Günlük hareketler önce çizimlere, ardından giflere dönüşüyor. Xaviera Lopez, rutin günlük hareketler gerçekleştiren insanları ilk önce karakalem tarzında çiziyor. Ardından eğlenceli giflere dönüştürüyor. E tabii biraz da sürrealistik ögeler katmayı da ihmal etmiyor.

    Dans eden ve iç içe geçen kadın ve erkek bedenleri, elinde bir demet balon ile havaya uçan insanlar, suratı parçalara ayrılan bir kadın ya da saçlarını savuran bir başka kadın… Lopez’in çalışmaları günümüzdeki bitmek bilmez gif çılgınlığının sanatsal birer temsili niteliğinde.

    0
    0
    6619
  • 08-07-2016

    Sokak sanatçısı astro, Portekiz şehri Loures’da bulunan bir binayı solucan deliğine dönüştürdü.

    Binanın sokağa bakan cephesi, optik yanılsamayla dipsiz ve karanlık bir çukurun girişi gibi. Sanatçı, kaligrafi ve geometrik şekilleri birleştirdiği tasarımının üzerine mavinin farklı tonlarıyla müdahale ederek izleyiciyi binanın içinden farklı boyutlara davet ediyor.

    Şehrin gündelik tekdüzelikleri arasında zihin açıcı bir alan oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen bu proje kapsamında, astro’nun aynı tarzda boyadığı otobüsler de Loures şehrinin içinde işliyor.

    0
    0
    3682
  • 08-07-2016

    Sonic Youth’un meşhur albüm kapağının yaratıcısı, 1980’ler Kaliforniya punk sahnesinin önemli isimlerinden Raymond Pettibon, Londra’daki Sadi Coles HQ Gallery’de.

    Grafik roman tadındaki tekniğiyle modern Amerikan yaşamının karanlık ve çarpık tarafını yansıtan Pettibon, “Bakersfield to Barstow to Cucamonga to Hollywooyd” isimli yeni sergisinde izleyiciyi Kaliforniya’dan başlayan hayali bir yolculuğa sürüklüyor. Son dönemlerde yarattığı okyanus çizimleriyle gündeme gelen sanatçı bu sergisinde cinsellik ve spor alanları üzerinden insan ilişkilerindeki şiddeti, umutsuzluğu ve tatminsizliği ele alıyor. Ele aldığı konular farklı olsa da temelindeki his aynı: İnsanın yalnızlığı.

    0
    0
    1717
DAHA FAZLA
Geldanlage