Hirabayashi Takahiro, çizimlerinde geleneksel Japon kültürüyle fantastik ögeleri harmanlıyor. Çağdaş portrelerinde asırlık tekniklerden faydalanan ressam, bilimkurgudan ilham alıyor. Her çizimi bir masal dünyası karakterini temsil eder gibi görünen sanatçı, çalışmalarında dini mitolojik terimlerden besleniyor.

Rüya, deniz ve kara, gökyüzü, insan ve doğa, çocukluk ve yetişkinlik Takahiro’nun sık sık eğildiği konulardan birkaçı. Umutsuz, karamsar ve mutsuz figürler sanatçının resimlerinin en bilindik sembolleri arasında yer alıyor.

Do Ho Suh, 1962 doğumlu Güney Koreli bir sanatçı. Yaşamını ve çalışmalarını New York’ta sürdüren sanatçı, sıra dışı enstalasyonlara imza atıyor. Geometrik bir dünyanın içinde adım attığınızı sanıp, çizgilerden oluşan transparan bir apartmanda yaşadığınızı düşünebileceğiniz enstalasyonlar birer illüzyon etkisi yaratıyor.

Takım elbiseli dev bir ayağın (ezilmek üzere) altında kalan insanlar, bir araya getirilmiş onlarca kafasız insan, üstüste sıralanan ve birbirinin gözlerini kapatan 98 erkek figürü sanatçının en dikkat çeken çalışmaları arasında yer alıyor.

Roma Ulusal Modern Sanat Galerisi "The Lasting" başlığı altında çağdaş sanatın dev isimleri Francis Alys, Hiroshi Sugimoto ve Alexander Calder'i bir araya getiren bir sergi düzenliyor.

Sergideki işleri buluşturan ise "süre" kavramı. Sugimoto sinema ekranında oynayan filmlerin videolarını çekiyor. Çekim esnasındaki teknik sıkıntılar Sugimoto'nun işine farklı sanatsal bir boyut alıyor. Francis Alys, Railings video serilerinde yürüyüş esnasında bir çubuğu yerde sürüklüyor. Çubuğun ve videonun ritmi arasında garip bir ilişki oluşuyor.

Sergide bu üçlünün yanında İtalyan çağdaş sanatın temsilcileri Giorgio Andreotta Calo, Emanuele Becheri, Antonio Catelani, Giulia Cenci, Daniela De Lorenzo, Antonio Fiorentino, Marie Lund, Elizabeth Mcalpine, Alessandro Piangiamore ve Andrea Santarlasci'nin işleri de yer alacak. Sergi 29 Ocak 2017'e kadar devam ediyor.

Yoko Ono'nun Arjantin'deki ilk retrospektifi MALBA(Buenos Aires Latin Amerikan Sanat Müzesi)'nde açıldı.

Gunnar Kvaran ve Agustin Perez'in küratörlüğünü üstlendiği "Dream Come True" isimli retrospektif, sanatçının 80'e yakın metin, nesne, video, film, enstalasyon ve ses işlerinden oluşuyor.

1960'ların kavramsal sanat ve fluxus akımında önemli bir yeri olan Yoko Ono, eserlerinde izleyiciye “dünyanın dönüşünün sesini dinle veya bir kibrit yak ve sönene kadar bekle” gibi zamanında çığır açan direktifler veriyordu. Bu işlerin üzerinden yarım asır geçmesine rağmen çalışmalar, sanatçı ve izleyici arasındaki ilişki bakımından hâlâ önemli. Yoko'nun retrospektifi kapsamında sanatçının eserleri sadece müzede değil, ayrıca gazete, otobüs ve metro durakları gibi şehrin içerisinde verilen ilanlarla da insanlarla etkileşime geçiyor. Sergi 31 Ekim'e kadar devam ediyor.

Kuyruklu bir piyano Kuzey Buz Denizi'nin buzullarının arasına kurulmuş bir platformun üzerinde. Piyanonun başında ise dünyaca ünlü İtalyan pianist ve besteci Ludovico Einaudi var. Ludovico bu nefes kesen atmosferin ortasında bir performans gerçekleştiriyor.

Greenpeace desteğiyle gerçekleşen bu projenin amacı, küresel ısınma ve buzulların erimesi gibi ciddi ekolojik sorunlara dikkat çekmek. Videoda Ludovico'nun çaldığı parça ise Elegy for the Arctic isimli kendi

https://www.youtube.com/watch?v=dHpHxA-9CVM

Irak Devleti, Mayıs ayında kaybettiğimiz Zaha Hadid'in anısına pullarını bastırıyor. Zaha Hadid'in portresi ve eserlerinin illüstrasyonlarından oluşan pullar biraz düşündürücü. Pullarda kullanılan Hadid portresi pula sığabilmesi için kötü bir şekilde photoshoplanmış. Ayrıca arka planda kullanılan mimari eserler ise tartışmalı. Pullardan birisinin arkasındaki yapı Hadid'in 2020 Tokyo Olimpik Stadyumu planları. Dünyanın en bilinen ve en başarılı mimarlarından birinin anı pulunun arkasına düzinelerce başarılı yapı yerine plan olarak kalmış bir projeyi koymak neden?

Not: İlk görsel Irak Posta Servisi'nin internet sitesindeki Zaha Hadid pulları tanıtım reklamı.

Güney Kaliforniya'da doğan ve büyüyen Johnie Thornton; sosyoloji, geometri, mimari ve tüm bunların arasındaki ilişkiden ilham aldığını söylüyor. Geleneksel ve geleneksel olmayan birçok teknik ile üretimini gerçekleştiren Thornton, pop ve soyut akımlardan beslendiğinin altını çiziyor.

Kendi kendini yetiştiren bir sanatçı olarak kendi tarzını yakalayan Thornton, dikkat çekici ve renkli çalışmalara sahip. Fotorealistik teknik kullanan ve analog fotoğraf çekimleri de yapan sanatçı çalışmalarında duygu ve düşünceleri betimlediğini söylüyor. Sanatçının çizimlerinde geometrik formlar ve tekrar eden çizgiler dikkat çekiyor.

90'ların vazgeçilmezi, eğlencenin adresi İbiza'yı bu yaz ziyaret etmek için başka sebepler var.

Cirque de Soleil'in kurucusu Guy Laliberte, kavramsal feminist sanat denince aklan ilk gelen Jenny Holzer'ın büyük çapta bir sergisini düzenledi. Ayrıca Holzer, sergi kapsamında İbiza'nın çeşitli yerlerine enstalasyonlar yerleştirdi.

21 Haziran'da açılan "ARE YOU ALIVE?" sergisi Holzer'ın en bilinen metin serilerinden Truisms ile İbiza kayalıklarına kazıyarak yarattığı işlerini içeriyor. Bu Guy Laliberte'nin ilk işbirliği değil. Geçtiğimiz yaz Arts Projects Ibiza kapsamında Takashi Murakami ile çalışmıştı.

Dünyaca ünlü sokak sanatçısı Miss Van, İspanya'daki Centro de Arte Contemporáneo de Málaga Müzesi’nde 39 resimden oluşan "For The Wind in My Hair" sergisini açıyor. Daha önce birçok galeri sergisine katılan sanatçı için bu ilk müze sergisi oluyor.

Fransa doğumlu sanatçı, cesur tekniği ve göz alıcı illüstrasyonlarıyla sokak sanatının önemli temsilcilerinden biri. Sanatçının en sevdiği konu ise kadın figürü.

Miss Van'in alametifarikası olan maskeli, vahşi hayvan ruhunu taşıyan pastel tonlarındaki kadınlarının sergisi 18 Eylül'e kadar devam edecek.

Gerçeküstücülük akımının tanınan İngiliz temsilcilerinden Ray Caesar, 1958 yılında Londra'da doğdu. 17 yıl boyunca Toronto'daki bir hastanede sanat terapisi programında çalışan sanatçı, Frida Kahlo ve Salvador Dali'den ilham aldığını söylüyor. Hastanede geçirdiği çalışma döneminin de sanat anlayışına yön vermesiyle üç boyutlu modelleme ve yazılım konusunda eğitim alan sanatçı şu anda dikkat çekici ve hatta sarsıcı çalışmalarıyla büyük bir kitle tarafından tanınıyor.

Günümüzde Kanada'nın Toronto şehrinde yaşayan Caesar; karamsar, korkunç, hüzünlü ve çoğu zaman da düşünceli portre tasvirleriyle karşımıza çıkıyor. Sanatçı çalışmalarında sık sık çocuk figürünü kullanıyor.