
İnternet arama motoru devi Google, bu haftanın başında sunduğu Google Arts & Culture uygulamasıyla 70 ülkeden 1000'i aşkın müzenin koleksiyonlarını bir araya getirmeyi amaçlıyor.
2011'de ilk olarak 17 müzenin sanal ziyaretini sağlayarak büyük ses getiren Google Art Project, şimdilerde dünya sanat tarihinin en kapsamlı arama motorunu oluşturuyor.
Proje, bünyesindeki dokuz bin eseri paylaşan British Museum'dan 96 eserle katılan Moğolistan Ulusal Müzesi'ne kadar geniş bir yelpazeyi kaplıyor. Uygulama henüz çok yeni olduğu için geliştirilmeye ihtiyacı olsa da artık "Milattan önce 200'lerden bu yana sanatta kedi", "Sanat tarihinde öpücük" ya da "Kırmızı renkli soyut dışavurumcu tablolar" gibi sanat tarihine dair detaylı aramalar da kolayca yapılabilir. Ayrıca sanat tarihi dönemlerinin dışında tarihteki önemli olaylar üzerinden veya malzemesine göre de sanat eserleri aratılabilir. Örneğin uygulama veri tabanında 36 bine yakın gravür, 25 adet de insan derisinin kullanıldığı eser var.
New York merkezli sanatçı Blaise Cepis kolaj ve fotoğraflarında sıra dışı dilini kullanıyor. Absürt kolajlar ve epirili karelerle erotik ve grotesk arasında bir çizgide gezinen tarzıyla dikkat çekiyor.
Parsons Tasarım Okulu'nda eğitimini tamamlayan Cepis, sanat hayatına moda çekimleriyle başladı. İddialı, renkli, zıt ve uyumsuz kareleriyle bilinirlik kazanan Cepis, kolaj tekniğini kullandığı kareleriyle illüzyon etkisi yaratıyor.
Hırvatistan’ın önde gelen çağdaş sanatçılarından Mladen Stilinovic 69 yaşında vefat etti.
2. Dünya Savaşı’nın bitiminden iki yıl sonra Sırbistan’da doğan Stilinovic’in sanat hayatı, Tito’nun Yugoslavya’sının ortasında şekillendi. Sanatçı, Hırvatistan’da gelişen sanat akımı “Yeni Sanat Pratikleri”nin önde gelen figürlerinden biri olup neo-avangard “Altı Sanatçılık Grup”una dahildi.
“Demir perde”nin yıkımı ve doğu bloku ülkelerinin dağılımından sonra Stilinovic çalışmalarını dil üzerine yoğunlaştırdı. 1993’te yayımladığı Tembelliğe Övgümetninde, doğu bloku sanatçılarıyla batı sanatçılarını vurdumduymaz fakat esprili bir dille eleştirir:
“Batılı sanatçılar tembel değiller ve devamlı çalışırlar. Bu bakımdan sanatçıdan daha çok üreticidirler. Öte yandan Doğu bloku sanatçıları tembeller çünkü politik sistem her zaman belirsiz. Bu yüzden tembelliğe daha doğrusu sanata yoğunlaşabilecekleri bir sürü vakitleri var. “Sanat” yaparlarken bile boşuna olduğunu, bir işe yaramayacağını biliyorlar.”
MOMA PS1, 2012’deki Sandy kasırgasının ardından büyük hasar gören askeri Rockaway bölgesinin anısına “rockaway!” sergisini düzenliyor. Proje kapsamında Alman sanatçı Katharina Gross'un da bölgeye özgü yarattığı enstalasyonu yer alıyor.
New York eyaletinin kuzeyindeki Rockaway bölgesi, eski ordu yerleşkesi olup şimdilerde kumsalı ve küçük ormanıyla kamuya açık bir park. Parkın bir kısmı okyanus kenarında keyiflenen ziyaretçilerle dolup taşarken öbür tarafında terkedilmiş askeri tesislerin tedirgin edici ıssızlığı hakim.
Daha öncesinde de New Orleans kasırgasında haşat olmuş binalara hayat veren Katharina Gross, Rockaway’in eşsiz günbatımından ilham alarak sprey boyayla boyadığı bu binayı, çürümeye yüz tutmuş bir yıkıntıdan kurtarıp doğayla uyum içerisindeki bir sanat enstalasyonu haline getiriyor.
Adrian Arleo yaşamını Missoula, Montana'da sürdüren bir heykeltıraş. Seramik üzerine çalışan sanatçı, hayvan görüntüleri ve doğa temasına yoğunlaşıyor. Sanatçı insan ve hayvan ırkı arasında kurduğu bağlantı ve bu ilişkiyi ele alış şeklini çalışmalarına yansıtıyor.
İlkel hayat, günümüzde doğaya bakış, insan ve doğanın dönüşüm içerisindeki ilişkisi sanatçının başlıca konuları arasında yer alıyor. Arleo, desenler ve formlarla bu doğal dengeyi heykellerine işliyor.
İlki 1985 yılında çekilen Geleceğe Dönüş, 1989 ve 1990 yıllarında Geleceğe Dönüş II veGeleceğe Dönüş III serisi olarak devrini tamamladı. Bir yandan kült filmler listesindeki başarısı gün geçtikçe artma devam ederken yarattığı nostalji ile de moda ve farklı disiplinlerde edindiği statüsünü hala koruyor. Yani, Micheal J. Fox (Marty McFly) ve Christopher Lloyd’un (Doc Brown) başrollerini paylaştığı film fenomenliğinden pek de bir şey yitirmedi.
Coldplay ve Geleceğe Dönüş’ün başrolü Micheal J. Fox’un yolları ise geçtiğimiz günlerde Coldplay’in New Jersey’deki konserinde kesişti. Son albümü A Head Full of Dreams kapsamında turnede olan grubun konserinde sahneye çıkan Micheal J. Fox, Chris Martin’in (Coldplay solisti) ile birlikte Geleceğe Dönüş’ün hafızalara kazınmış balo sahnesinde yer alan Chuck Berry’nin rock klasikleri arasındaki şarkısı Johnny B. Goode’u ve The Penguins’ten Earth Angel’i beraber çaldılar.
Dünyanın en büyük piknik sepeti olmak kolay değil. Herkesin aşina olduğu el örgüsü piknik sepetlerinin üreticisi Longaberger Company’nin Ohio’daki idari merkezi yedi katlı devasa bir piknik sepeti formuyla dünyanın en ilginç mimari yapılarından biriydi. 500’den fazla insanın ekmek kapısı olan bu bina geçtiğimiz hafta tamamen boşaltıldı. Binanın geleceği ise muallakta.
1997’de yapımı tamamlanan binanın fikir babası, ikonik sepetin tasarımcısı Longaberger’dan başka biri değil. Longaberger, binayı sepetin dışarıdan tıpkısının aynısı gözükmesini istemişti ki bunu sepetin üzerindeki 23 karat altın etikete kadar başarıyla da uygulamıştı.
Fakat binanın yapımı kadar binanın idamesi düşünülmemişti. İnşaatı ve ardından bakımından kaynaklı borçlar yüzünden bina geçtiğimiz hafta boşaltılarak satışa çıkarıldı. 5 milyon doları olan herhangi bir kimse şu anda devasa bir piknik sepetine sahip olabilir.
Yapımcı şirketi HBO ile altı sezonu arkada bırakan dizi Game of Thrones’dan yeni bir haber daha geldi. Yedinci sezonlarının ne zaman başlayacağı konusunda devam eden tartışmalara son noktayı koyan yapım şirketi, 2017 yazını işaret etti. Bu zamana kadar mart sonu nisan başı gibi ekranlara düşen dizi geleneğini biraz bozuyor. Yayın tarihi için beklememizin yanı sıra bir diğer haber ise dizinin sadece 13 bölümünün kaldığının açıklanması oldu. Her sezon için 10 bölümden oluşan seriler üreten ekibin yedinci sezonu da kışı getirecek gibi. Şimdi ise gözler sekizinci sezonun son sezon olup olmayacağı sorusunda…
Hayalci, sürrealist ve uhrevi imgeler Alex Gardner'in çalışmalarının en bilinir simgeleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda gündelik yaşam, rutin hayat telaşeleri, gerçek hayattan kesitler sanatçının esas beslenme kaynaklarının başında geliyor. Bilinç ya da bilinçaltı her türlü imgeden etkilendiğini söyleyen sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını Los Angeles'da sürdürüyor.
Sosyo-politik bir sanatçı olmadığını özellikle belirten Gardner, buna rağmen çalışmalarında sıkça siyahi özneleri gözler önüne seriyor.
Geride bıraktığımız Cuma günü Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi'nde açılan "On the Verge of İnsanity" (Deliliğin Kıyısında), Van Gogh'un akıl sağlığı sorunlarına odaklanan ilk sergi.
Sergi, sanatçının ölümünden önceki bir buçuk sene boyunca ürettiği 25 adet resim ve çizim üzerinden "Van Gogh'un hastalığı nasıl ilerledi? Van Gogh bu hastalıkla nasıl başı çıktı? Nasıl bir tepki geliştirdi? Resimlerini nasıl etkiledi? Mektuplarında bunu nasıl ifade etti?" gibi sorulara cevaplar arıyor.
Van Gogh'un 1888 yılının Aralık ayında kulağını kesmesi, sergide yer alan mektuplar, tanıkların ifadeleri, sanatçının doktoru Felix Rey'in ayrıntılı çizim ve mektuplarıyla tekrar ele alınıyor. Yeni keşfedilen belgelerden de anlaşılıyor ki, Van Gogh kulağının küçük bir kısmını değil, hepsini kesip atmış. Serginin Van Gogh'un intiharına ayrılan son bölümünde ise Van Gogh'un kendisini vurduğuna inanılan tabancanın ta kendisi sergileniyor. Sergi 25 Eylül'e kadar devam ediyor.