
Günde 8.5 milyon insanın ziyaret ettiği bir alan olan New York şehir metrosu, artık metrodaki müzisyenler dışında çeşitli sanatçıların vitray ve mozaik çalışmalarının sergilendiği bir sanat alanı haline geldi.
Renk ve desenlerin birbirinden güzel olduğu bu çalışmaların içinde Cara Lynch’in vitray çalışması Inheritance: In memory of American Glass, Simon Levenson’a ait camdan eser The Beaches of New York City ve Priscilade Carvalho’nun çelik kullanarak oluşturduğu çalışma Bronx: Heart, Homeland bulunuyor.
Richard Jackson, 1939 doğumlu Amerikalı bir çağdaş sanatçı. Şu anda yaşamına ve çalışmalarına Kaliforniya'da devam ediyor. Çalışmalarında kavramsal prosedürleri, mizah ve aşırılık kavramlarını inceliyor.
Absürt ve ikonik imzasıyla dikkat çeken Jackson, aynı zamanda bir performans sanatçısı. Kariyerinin başlarında mekâna özgü duvar resimleri ve geçici tesisleri tercih eden sanatçı, bu kapsama sonrasında çamaşır makineleri ve otomobiller gibi mekanik ögeleri dahil etti. Şimdiyse rengarenk heykel ve yerleştirmeleriyle bizi selamlıyor.
2015 Milan Expo’da gerçekleştirdiği “Rafettorio Ambrosiano” projesiyle beklediğinden büyük bir başarı yakalayan Massimo Bottura çıtasını yükseltti. Geçen sene fuar kapsamında 60 şefin attığı yiyeceklerden tekrar yemek hazırlayarak evsizleri doyuran Botturo’nun projesi 15 ton atık yemeğin kurtarıldığı bir programa dönüşmüştü.
Bunun üzerine dünyanın en iyi şeflerinden biri olarak kabul edilen Bottura, dünyanın en iyi aktörlerinden biri olarak kabul edilen Robert De Niro ile yeni bir projeye adım attı. İkili instagramdan paylaştıkları fotoğrafla 2017 senesinde Bronx’ta gerçekleştirilmesi planlanan Rafettorio’nun müjdesini verdi. Aynı projeyi Rio Olimpiyatları’nda da gerçekleştirmeyi planlayan Bottura’nın De Niro ile ortaklığı nelere gebe bekleyip göreceğiz.
1996 senesinde yani bundan tam 20 sene önce vizyona giren 90’ların kült filmi Trainspotting’in heyecanla beklenenen 2. filminden ilk trailer yayınlandı. Arka planda çalan Iggy Pop’un Lust For Life şarkısıyla izleyicisine göz kırpan filmin başrollerinde yine Ewan McGregor, Ewen Bremner, Jonny Lee Miller ile Robert Carlyle’ı izleyeceğiz.
Filmin yönetmeni Danny Boyle’a göre bu bir dostluk hikayesi. Robert Caryle’ın “İlk filmi bundan 20 yıl önce sinema salonunda seyreden insanların şimdi ikinci filmi izleyecek olmasının oldukça özel bir durum olduğunu düşünüyorum” dediği Trainspotting 2’nin çekimleri mayıs ayında başlamıştı. Irvine Welsh’in kitabından uyarlanan filmin devamı kitabın yazarıyla ortak yürütülen bir çalışmanın ürünü .Trainspotting 2’nin Ocak 2017’de vizyona girmesi planlanıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=-RK7Cre-SS4
Netflix’in merakla beklenen yeni dizisi The Get Down’ın ana trailer’ı yayına girdi. 1970’lerde geçen hikaye New York City’de hip-hop’ın nasıl doğduğu üzerine şekilleniyor. Yönetmenliğini Moulin Rouge! ve Romeo+Juliet filmleriyle tanınan Baz Luhrmann’ın üstlendiği dizi Güney Bronx’taki gençlerin hayat, müzik, sanat ve dansla iç içe dünyalarını anlatıyor.
Aynı zamanda Netflix’in en pahalı yapımı olan dizinin kadrosunda graffiti sanatçısı Marcus “Dizzee” Kipling rolünde karşımıza çıkacak Jaden Smith ve hip-hop öncüsü Grandmaster Flash rolünde izleyeceğimiz Mamoudou Athie gibi isimler yer alıyor. Dizinin altı bölümlük ilk sezonu 12 Ağustos tarihinde izleyicisiyle buluşacak.
https://www.youtube.com/watch?v=usv442G6H8A
Yakın geçmiş sinema tarihinin kült filmlerinden 1994 yapımı The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli)’ın sembollerinden biri haline gelen meşe ağacı yıkıldı. Morgan Freeman’ın canlandırdığı filmin başkarakteri Red’in özgürlük yolculuğu ile özdeşleştirilen ağaç ABD’nin Ohio eyaletinde bulunuyor.
Filmin hayranlarının ziyaret akınına uğrayan ağaç, 2011 senesinde gerçekleşen fırtınada ağır hasar almıştı. Tüm zamanların en iyi filmi olarak değerlendirilen The Shawshank Redemption sayesinde hatrı sayılır üne kavuşan ağaç tamamen devrildi. Haberin duyulmasının ardından sosyal medyada tartışma konusuna dönüşen ağacın bulunduğu bölgenin yetkilileri, ağacın hâlâ ziyarete açık olduğunu dile getiriyor.
Netflix’in merakla beklenen sekiz yapımının yeni sezon tarihleri açıklandı. Önümüzdeki sezon yayınlanacak komedi, drama ve belgesel alanındaki yapımlardan biri de geniş izleyici kitlesine sahip sevilen dizi Black Mirror. Yapımın 21 Ekim’de başlayacak yeni sezonu San Junipero, Shut Up And Dance, Nosedive, Men Against Fire, Hated in the Nation ve Playlist isimli altı bölümden oluşacak.
Çeşitli kültürlerin mutfaklarını mercek altına alan ve bu yıl Fransa’ya odaklanacak yapım Chef’s Table’ın üçüncü sezonu 2 Eylül’de başlayacak. Orlando Bloom, Hannibal Buress, Malin Akerman, Jake Johnson, Marc Maron, Dave Franco ve Gugu Mbatha- Raw’in rol aldığı, Joe Swanberg’in yönetmenliğini üstlendiği sekiz bölümlük drama dizisi Easy‘nin yayın tarihiyse 22 Eylül olarak açıklandı.
The Ranch‘in ilk sezonunun ikinci yarısı 7 Ekim’de, Lovesick‘in ikinci sezonu 17 Kasım’da izleyicisiyle buluşacak. Eddie Vedder, Regina Spektor, Sia ve Chris Cornell gibi isimlerin The Beatles yorumlarının yer alacağı The Beatles şarkılarından ilham alarak hazırlanan Beat Bugs‘ın ikinci sezonuysa 18 Kasım’da yayına başlayacak. Hepsi 90 dakikalık dört bölümden oluşan Gilmore Girls: A Year in the Life‘ın da ilk gösterimi 25 Kasım’da yapılırken, Doug Liman’ın detayları bugüne dek halkla paylaşılmamış çeşitli davaları masaya yatırdığı yeni belgesel serisi Captive, 9 Aralık’ta yayına başlayacak.
Massive Attack bugün yepyeni iki EP yayınladı. Come Near Me ve The Spoils isimli iki şarkı da grup üyelerinden Robert Del Naja’nın geçtiğimiz Ocak ayında Euan Dickinson ile yazıp prodüktörlüğünü yaptığı yayınlanan Ritual Spirit EP' nin devamı niteliğinde.
Daddy G’nin Stew Jackson ile birlikte yazdığı ve prodüktörlüğünü yaptığı şarkılardan Come Near Me nin vokaline Ghostpet, The Spoils’a ise Hope Sandovel eşlik ediyor. Ayrıca Come Near Me şarkısına Ed Morris yönetmenliğinde klip de çeken gruba klipte Kosovalı aktris Arta Dobroshi eşlik ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=KY0TZQTwwbk
Pharrel Williams, Misy Mazzoli ve Kate Weare New York’taki Guggenheim Müzesi’nde “Works and Process” serisini sunacaklar. Bu sonbaharda sunulacak bu seriler sanatçılara, disiplinler arasında farklı atölye ve tartışmaları halka açık bir şekilde yapma fırsatı verecek.
Geçtiğimiz aylarda Philadelphia’da dünya prömiyerinde seyirciyle buluşan Ms. Mazzoli’nin Breaking the Waves’i Opera Philadelphia üyeleri tarafından 12 Eylül’de sunulacak. Seride yer alan Rules of the Game’den alıntılanan disiplinlerarası işbirliği, Pharrel Williams, koreograf Jonah Bokaer ve sahne tasarımcısı Daniel Arsham tarafından 31 Ekim’de sunulacak ve bir söyleşi gerçekleşecek. John Zorn ise 23 Ekim’de eseri Commedia dell’arte’si üzerine söyleşecek. Kaija Saariho’dan bir opera, Kate Weare’den bir dans gösterisi ve Erika Sheffer da bir oyunun yer aldığı programın tamamına worksandprocess.org adresinden ulaşılabilir.
Sanatçı Rebecca Louise Law’un hayatın doğal sürecini merkeze alarak yaptığı enstalasyon çalışması The Beauty of Decay San Francisco Chandran Gallery’de sergileniyor.
Law bu çalışma için tam olarak 8000 çiçek kullanmış. Çiçeklerin bakır tellerle tavandan aşağı sarkıtıldığı çalışma, çiçeklerin zamanla şekil, renk ve yapı değiştirmesiyle bağdaşarak ölümün hayatımızın bir parçası olduğunu vurguluyor.
Bu çalışmayla sanatçı çiçeklerin sadece dekoratif birer nesne olarak görülmesinin ötesine geçip sanatseverleri doğada çürüme ve bozulma serüvenine çıkarıyor. Enstalasyon 4 Ağustos tarihine kadar görülebilecek.