Robbie Williams, vizyona girmeye hazırlanan müzikal biyografisi Better Man filminin kapanış şarkısı olacak “Forbidden Road”u müzikseverlerle paylaştı.

Williams’ın Freddy Wexler ve Sacha Skarbek ile birlikte yazdığı parça, akustik gitar ve düşündürücü liriklerin ardından gelen yaylılarla hareketli bir kreşendoya ulaşıyor. Albümün kapak çalışması, Williams’ın unutulmaz albüm kapağı Life Thru a Lens’e bir saygı duruşu niteliğinde olan ve kısa süre önce paylaşılan film posterini yansıtıyor. Orijinal albüm kapağı ise aralarında Pink Floyd, Johnny Cash, Madonna ve Prince’ın da bulunduğu sanatçılarla çalışan, 120’den fazla unutulmaz kapak tasarımının sahibi ünlü müzik ve portre fotoğrafçısı Andy Earl tarafından çekildi.

Filmin afiş ve albüm çalışmalarında görüldüğü üzere Williams tüm film boyunca bir CGI maymun olarak tasvir ediliyor. Filmi değerlendiren yönetmen Michael Gracey, Robbie’nin kendisinden defalarca maymun olarak bahsettiğine dikkat çekerek şunları söylüyor: “Robbie ‘Arkada maymun gibi dans ediyorum’ gibi şeyler söylüyordu. Bir süre sonra, ‘Robbie’yi filmde bir maymun olarak tasvir etmek harika olmaz mıydı’ diye düşündüm. Çünkü Robbie bu hikâyeyi anlatıyor - ve kendini böyle görüyor.”

Robbie Williams’ın merakla beklenen müzikal biyografisi Better Man, 26 Aralık'ta İngiltere’de vizyona girecek. Filmin soundtrack albümü de 27 Aralık’ta Columbia Records aracılığıyla yayımlanacak. “Forbidden Road”u buradan dinleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=seZaxbHjxtA

Michael Kiwanuka, Small Changes isimli dördüncü stüdyo albümünü Polydor Records etiketiyle müzikseverlerle buluşturdu.

Michael Kiwanuka, ödüllü KIWANUKA albümünden sonra Small Changes ile geri dönüyor. İngiliz sanatçının dördüncü stüdyo albümü olan Small Changes, dinleyenleri derinden etkileyen şarkılarında da birlikte çalıştığı isimler Danger Mouse ve Inflo imzası taşıyor. “Floating Parade,” “The Rest Of Me,” “Lowdown” ve “Rebel Soul” teklileriyle albümün kadife tonunu önden hissettiren İngiliz sanatçı, zengin enstrüman kullanımı ve vokal performanslarıyla dikkat çekiyor.

​Michael Kiwanuka’nın Small Changes isimli yeni albümünü buradan dinleyebilirsiniz.

Kadebostany’nin vokalisti olarak dikkatleri üzerine çeken Saint Stacy, 7 şarkıdan oluşan Feel Like Myself başlıklı ilk EP’sini müzikseverlerle buluşturdu.

Saint Stacy’nin mini albümü Feel Like Myself, bulaşıcı indie-pop’tan içe dönük ve atmosferik baladlara zahmetsizce geçiş yapan şarkılardan oluşuyor. “Feel Like Myself, “Purple Vibe” ve “By The Wind” gibi öne çıkan şarkıları içeren Feel Like Myself’te yeni bir tekli olan “Before I Did It” de yer alıyor.

İsviçre merkezli çok yönlü ve yetenekli sanatçı Kristina’nın yeni projesi olan Saint Stacy; şarkıcı, söz yazarı, yapımcı ve moda sanatçısı olarak, kendi müziğini ve farklı görsel kimliğini benzersiz bir tarzla oluşturuyor. Moda alanında güçlü bir geçmişe sahip olan sanatçı, aynı zamanda kendi moda markası La Peau De Peche’yi de yönetiyor. İlk olarak 2016-2020 yılları arasında pop/elektro grubu Kadebostany’nin canlı vokalistliğini yaptı. Saint Stacy projesini 2023 baharında başlattı, o zamandan beri hızla hayran kitlesini arttırarak 10 milyondan fazla dinlenmeye ulaştı. İlk albümünü Mart 2025’te yayımlamayı planlayan sanatçı, daha sonra Avrupa turnesine çıkacak.

​Saint Stacy’nin Feel Like Myself başlıklı ilk EP’sini buradan dinleyebilirsiniz.

Britanyalı yazar Samantha Harvey, uzayda geçen Orbital adlı romanıyla 2024 Booker Ödülü’nün sahibi oldu.

Samantha Harvey, 2019’dan bu yana Booker Ödülü’nü kazanan ilk kadın olurken, kitabı Orbital ise uzayda geçen ilk Booker ödüllü kitap oldu. Birleşik Krallık’ta kısa listede en çok satan kitap olan Orbital, aynı zamanda son üç Booker kazanan kitapların toplamından daha fazla sattı. 2024 Booker Ödülü’nün kazananı Londra’daki Old Billingsgate’de düzenlenen bir törenle açıklandı. 2023 Booker Ödülü’nün sahibi Paul Lynch tarafından ödülü alan Harvey, ödülünü “Dünya’nın aleyhine değil lehine konuşan ve barışın aleyhine değil lehine çalışan tüm insanlara” adadı.

Jüri başkanı Edmund de Waal, Orbital’i “yaralı bir dünya hakkında bir kitap” olarak tanımlıyor. 24 saat içinde geçen kısa bir zaman dilimini kapsayan kitap, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki bir astronot ekibini takip ederken dünyayı farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Orbital, ödülü kazanan en kısa ikinci kitap olma özelliği taşıyor. Ödülü kazanan en kısa kitap ise 1979 tarihli Penelope Fitzgerald imzalı Offshore.

Edmund de Waal, açıklamasında şunları söylüyor: “Kurgu için unutulmaz bir yılda, yaralı bir dünya hakkında bir kitap. Bazen bir kitapla karşılaşırsınız ve bu mucizevi olayın nasıl gerçekleştiğini anlayamazsınız. Jüri üyeleri olarak bizi etkileyen, kapasitesi ve yankısı olan, paylaşmaya mecbur olduğumuz bir kitap bulmaya kararlıydık. Her şeyi istedik.”

​Kitap Türkçede de İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle önümüzdeki aylarda okurla buluşacak.

​Kaynak: The Booker Prize

Oscar and the Wolf, 12 şarkıdan oluşan TASTE isimli dördüncü albümünü müzikseverlerle buluşturdu.

Max Colombie’nin kırılganlığa yönelik arayışını bir üst seviyeye taşıyan albüm, projenin karanlık ve aydınlık arasındaki kutuplarını yeni bir seviyeye taşıyor. Coşkudan yıkıma doğru yavaş bir inişin kapsamlı, sinematik bir anlatısı olan albüm, Oscar and the Wolf’a şimdiye kadarki en samimi bakışı sunuyor. 

Max Colombie albüm hakkında şunları söylüyor: “Eskiden kendimi gerçekte var olmayan senaryolardaki bir karakter olarak görürdüm. Şimdi, çalışmalarımın hepsi gerçekten otobiyografik. Akıl hastalığının yüzü olmak istemiyorum ama farkındalığın sesi olmak istiyorum. Dürüst değildim; örneğin eşcinsel olduğum gerçeğini uzun süre sakladım. İzleyicilerime karşı dürüst değildim. Seyircinin beni yenilmezmişim gibi görmeye ihtiyacı vardı. İnsanların lüksü görmeye ihtiyacı vardı. İçimdeki gerçek çocuk bu ise lüksten memnun değildi. Gerçek çocuk zor zamanlar geçiriyordu ve lüks beni mutlu etmiyordu. Beni mutlu eden şey sevgi ve güvenlik. Şimdiye kadar bu arayışım kendime engel olma eğilimimle dengeleniyordu. Bu yüzden ‘TASTE’ benim için daha çok terapi niteliğinde bir albüm oldu.”

​Oscar and the Wolf’un TASTE isimli yeni albümünü buradan dinleyebilirsiniz.

Måneskin’in solisti Damiano David, yeni solo projesinin ikinci teklisi “Born With A Broken Heart”ı klibi ile birlikte yayımladı.

Dokunaklı ve duygusal açıdan yankı uyandıran sözlerle işlenmiş olmasına rağmen müzikal anlamda canlandırıcı olan “Born With A Broken Heart” şarkısına müzik videosu eşlik ediyor. Aerin Moreno’nun yönettiği video, koreografisi ve teatral etkileriyle şarkının görsel tasvirini sunuyor.

Damiano David yeni şarkısı hakkında şunları söylüyor: “Bu şarkıyı yazdığımda çok karanlık bir yerden çıkıyordum, duygusuz hissediyordum ve iyi ya da kötü bir şeyler hissetme yeteneğimi kaybettiğimden korkuyordum. Bu, hayatımın en anlamlı ilişkisine başlarken oluyordu, başarısız olma ya da hazır olmama korkusu büyüktü. Sanırım şarkı, hissettiklerimi anlamlandırmanın ve yaşadıklarıma daha az korkutucu bir perspektiften bakmanın bir yoluydu. Bugün böyle hissetmediğimi söylemekten mutluluk duyuyorum ama bence pek çok insan yetersizlik duygusuyla bağ kurabilir.”

Müzik videosu hakkında ise şunları söylüyor: “Video benim kişisel fantezim. Ne olursa olsun, bir kez kapıdan içeri adım attığınızda her şeyin büyülü ve güzel olduğu bir dünya. Bu, olumsuz olan her şeyin size zarar vermeyeceğini, bazen de sizi hayatınızın bir sonraki bölümüne taşıyacağını söylemenin bir yolu. Hepimiz olumsuz deneyimleri bizim için anlamlı bir şeye dönüştürme yeteneğine sahibiz.”

​Damiano David’in yeni şarkısı “Born With A Broken Heart”ı buradan dinleyebilir, klibini ise buradan izleyebilirsiniz.

Güney Koreli yazar Han Kang, 2024 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu.

Ülkemizde April Yayıncılık tarafından, Korece aslından Göksel Türközü’nün çevirisiyle yayımlanan Vejetaryen, Çocuk Geliyor, Beyaz Kitap, Veda Etmiyorum kitaplarıyla tanıdığımız yazara ödül İsveç Akademisi tarafından “tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan hayatının kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel düzyazısı” gerekçesiyle armağan edildi.

​Han Kang; Gwangju’da doğdu ve on yaşında Seul’e taşındı. Yonsei Üniversitesi’nde Kore Edebiyatı eğitimi gördü. Yi Sang Literary Prize, Today’s Young Artist Award, Korean Literature Novel Award sahibi yazarın Baby Buddha ve Vejetaryen kitapları sinemaya da aktarıldı. Deborah Smith tarafından İngilizceye çevrilen Vejetaryen, Uluslararası Man Booker Ödülü’ne layık görüldü; New York Times Book Review, Entertainment Weekly, Publishers Weekly, Time, Huffington Post, Buzzfeed, Bookpage gibi gazete, dergi ve platformlar tarafından yılın en iyi kitapları arasında gösterildi. Vejetaryen’in ardından yayımlanan Beyaz Kitap ve Çocuk Geliyor adlı romanlarıyla da tüm dünyada geniş bir okur kitlesine ulaştı. Veda Etmiyorum adlı romanıyla Fransa’nın prestijli edebiyat ödülleri Prix Femina ve Prix Medicis’e layık görüldü. Kang, Seoul Institute of the Arts’ta yaratıcı yazarlık dersleri vermektedir. Han Kang’ın Yunanca Dersleri ve Sevgilinin Soğuk Eli adlı romanları da tüm külliyatının yayıncısı April Yayıncılık tarafından yayımlanacak. 

2023 Mercury Müzik Ödüllü Ezra Collective, yeni albümü Dance, No One's Watching’i Türkiye’de GRGDN Müzik temsilciliğindeki Partisan Records etiketiyle yayımladı.

Ezra Collective’in üçüncü stüdyo albümü Dance, No One's Watching, 19 parçadan oluşuyor. Olivia Dean, Yazmin Lacey, M.anifest ve Moonchild Sanelly yer aldığı albüm, dans etmenin kutsal ve neşeli bir övgüsü olarak dinleyiciyle buluşuyor. Grubun dünyayı turladığı 2023 boyunca yazılan albüm, karşılaştıkları dans pistlerini dinleyicilere sunuyor.

Şehirde geçirilen bir geceye müzikal olarak yönlendiren Dance, No One's Watching, bir akşamın önümüze çıkardığı yeni olasılıklarla açılışından başlayarak gecenin son saatlerine kadar ele alıyor. Abbey Roads stüdyolarında kaydedilen albümü grup “Dance, No One’s Watching, özgürlüğün bir ifade şekli” olarak tanımlıyor.

“Büyük bir performans hâline gelen bir dünyada yaşıyoruz. İster telefonunuz olsun ister genel olarak toplum olsun, sadece kendimiz olma yeteneğimizi kaybettik. Başkalarından sürekli onay alma arzusu var.

Bu kayıt, etrafınızda ne olursa olsun, insanların ne söylediğine bakmaksızın, olmak istediğiniz kişi olabileceğinizin bir ifadesidir, çünkü daha derin bir katmanda - kimse izlemiyor. Başkalarının yargılarının neşenizi çalmasına izin vermeyin.

Kendiniz olmaya odaklanın. Olmaya çağrıldığınız kişi olun. Ve bunu başardığınızda, gerçek neşeyi deneyimlemeye başlayacağınız an budur.”

Ezra Collective’in yeni albümü Dance, No One's Watching’i buradan dinleyebilirsiniz.

Måneskin’in solisti Damiano David, Labrinth ile iş birliği yaptığı “Silverlines” şarkısını müzikseverlerle buluşturdu.

Måneskin’in dünyaca ünlü solisti Damiano David, sahne duruşu ve güçlü sesiyle tanınıyor. Damiano David’in bu solo projesi, sanatçının daha samimi ve savunmasız bir yönünü ifade ediyor. Sanatçı, geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada yeni solo çalışmasını duyurmuştu. İngiliz şarkıcı, söz yazarı ve prodüktör Labrinth ile iş birliği yaptığı “Silverlines” parçası ise Damiano David’in ilk solo çalışması olarak dikkat çekiyor. Labrinth, bu parçanın yapımcılığını da üstleniyor.

​Damiano David’in yeni parçası “Silverlines”ı buradan dinleyebilirsiniz.

Purple Disco Machine, üçüncü stüdyo albümü Paradise’ı müzikseverlerle buluşturdu.

Paradise albümünde, Nile Rodgers, Metronomy, Jake Shears, Duke Dumont, Sophie and the Giants, Nothing But Thieves gibi ünlü isimlerle gerçekleştirilen birçok iş birliğini yer alıyor. Sanatçıya Grammy ödülü kazandıran Lizzo’nun “About Damn Time” parçasının remix’i, “Body Funk”, “Dished (Male Stripper)”, “Rise”, “Playbox” gibi hitleri ve son teklileri “Bad Company” ve “Higher Ground” ile büyük başarı yakalayan Purple Disco Machine, dans müziğinin önemli isimleri arasına girdi.

Sanatçı, iki buçuk yıllık bir çalışmanın sonucunda, nostalji ve modernliği harmanladığı ve zamanın ötesinde bir soundtrack sunduğu Paradise albümü ile nu-disco’nun canlandırıcı etkisiyle dinleyicileri doğrudan dans pistine taşıyor. 

Purple Disco Machine, “All My Life” şarkısı hakkında şunları söyledi: “Albüm için yazdığım son şarkı ve setlerimde çalabileceğim, neşeli bir yaz parçası arıyordum. Bu yüzden, geçen yıl Tomorrowland’de tekrar tanıştığım The Magician’a başvurdum. Önce enstrümantali üzerinde çalıştık ve birkaç kez konserlerimde çaldım. Çok iyi tepki aldı, ancak albüme eklemek için şarkının üzerine söz eklenmesi gerektiğini düşündüm. Farklı söz yazarlarına önerdik ve bu versiyon mükemmel uyum sağladı. Gerçekten çok akılda kalıcı oldu! ‘Paradise’ için sadece hayranı olduğum insanlarla çalışmak istedim ve bu yüzden The Magician’ı albümde görmek benim için çok özel.”

​Purple Disco Machine’in Paradise albümünü buradan dinleyebilirsiniz.