İstanbul Modern’in Ömer Uluç’un “Ufuk Çizgisinden Öteye” sergisi kapsamında, 21 Mayıs’ta sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez ve Seda Yörüker’in katılımıyla sanatçının yaşamı, yapıtları ve sanata dair düşünsel süreçleri üzerine bir söyleşi düzenlenecek.

İstanbul Modern Şef Küratörü Öykü Özsoy Sağnak ve Asistan Küratör Naz Uğurlu Benek moderatörlüğünde gerçekleşecek söyleşide sanatçının çok yönlü dünyasına dair farklı bir bakış açısı sunularak, yazarların Ömer Uluç’a dair kişisel anılarına da yer verilecek. Söyleşide, Uluç’un deniz tutkusu, bilimle olan bağları ve son dönem yapıtlarındaki dijital dönüşüm gibi konulara da değinilecek.

​Söyleşi, 21 Mayıs 2025, Çarşamba günü 18.30’da İstanbul Modern Oditoryum’unda gerçekleşecek.

Garanti BBVA tarafından kurulan Salt, mimar Vasil Vingas’ın (1913-1981) tasarım, uygulama ve tadilat projelerine ilişkin belgeleri içeren arşivini erişime açtı.

Salt Araştırma Mimarlık ve Tasarım Arşivi’ne eklenen koleksiyon, Vasil Vingas’ın mesleki belgelerini belgeleri içeriyor. Tarabya, Yeniköy, Emirgan gibi Boğaziçi semtlerindeki konut, apartman ve yalı tasarımlarına ait mimari çizimler, koleksiyonda öne çıkan malzemeler arasında yer alıyor.

Vasil Vingas, Sakız Adası’ndan İstanbul’a göçen Rum bir ailenin çocuğu olarak 1913 yılında Yeniköy’de doğdu. Beyoğlu Rum-Fransız Lisesi’ndeki öğrenimini bitirdikten sonra 1920’li yıllarda Fener Rum Erkek Lisesi’nde matematik öğretmenliği yaptı. 1930’ların başında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin sınavını kazanarak Tezyinat Bölümü’ne girdi. Daha sonra Yüksek Mimarlık Bölümü’ne geçiş yaparak 1937 yılında mezun oldu. Mesleki kariyerini 1970’lere dek sürdüren ve ağırlıklı olarak konut yapıları tasarlayan Vingas, 1981’de Yeniköy’de vefat etti.

Vasil Vingas’ın arşivine buradan ulaşabilirsiniz.

Künye:
1. Emirgan’da Itri Ülgenalp Villası, 1974 Salt Araştırma, Vasil Vingas Arşivi
2. Yeniköy Rum İlkokulu vaziyet planı Salt Araştırma, Vasil Vingas Arşivi
3. Rumeli Hisarı’nda Sadi Durma Villası Salt Araştırma, Vasil Vingas Arşivi
4-5. Baltalimanı’nda bir villa projesi, 1967 Salt Araştırma, Vasil Vingas Arşivi

Deniz Başar’ın okurunu gerçek bir tsunaminin içine çeker gibi kurguladığı şiirlerinden oluşan kitabı Tsunami, Onagöre’den çıktı.

Başar hem kendinden önceki pek çok Türkçe yazan şairle diyalog kuruyor, hem de daha önce Türkçe şiirin sıklıkla uğramadığı yerlere uğruyor. Ece Ayhan’dan Didem Madak’a geniş bir Türkçe şiir referansları dünyasının içinden doğsa da Haiti’den Gana’ya, oradan da Kuzey Amerika’daki yerli ve Inuit toplumlarının dünyalarına doğru uzanıyor.

​Tsunami, okuru ile doğrudan konuşan bir sesin peşinden gidiyor ve bunu çok sesli fakat atonal bir müzik gibi yapıyor, belki de okuruna başka bir görme biçiminin imkan dahilinde olduğunu söylüyor. Bu ses bize bir göç deneyimi yaşayan, kadınlık deneyimi ve bunların toplumsal anlamlarıyla yeniden ve yeniden farklı kültürlerde yüzleşen, İstanbul’u ve İstanbul’da bıraktığı arkadaşlarını özleyen bir hikaye de anlatıyor. Okuru gerçek bir tsunaminin içine çeker gibi kurgulanmış bu bazen uluorta rezalet çıkaran bazen ninni söyleyen ses, yolculuğunun farklı duraklarında, kendisine benzemeyen fakat kendisi gibi hissedip düşünen başka insanlar ve sesler buluyor.

Ayşe Dilara Bostan’ın ilk kişisel sergisi “Bir Rüyanın Kurduğu: Bağlar”, 24 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında Moda’daki Tasarım Parkı’nda sanatseverlerle buluşacak.

Feyzanur Can küratörlüğünde gerçekleşen “Bir Rüyanın Kurduğu: Bağlar” sergisi ile Ayşe Dilara Bostan izleyiciyi düşler, bellek ve içsel bağlar etrafında bir yolculuğa davet ediyor. Sanatçının yıllar içinde iç dünyasında sessizce ördüğü ama hep var olan bağların görünürlük kazandığı bu sergi hem sezgisel hem de düşünsel bir arayışa işaret ediyor. Kolaj, çizgisel anlatım ve katmanlı yüzeylerle gelişen görsel dil; aidiyet, beden ve hafıza gibi temalarla izleyicinin iç dünyasında da yankı bulmayı amaçlıyor.

​Ayşe Dilara Bostan, kâğıt üzerine sulu boya, akrilik, mürekkep ve farklı materyalleri bir araya getirerek parçalı hafızanın görsel karşılığını üretiyor. Malzeme seçiminden biçimlere kadar tüm süreç, sanatçının içsel ritmi ve duygusal dünyasına dayanıyor. Eserler, bir yönüyle sanatçının kişisel geçmişine sessiz bir gönderme taşırken, izleyicinin kendi hatıralarıyla yeni bağlar kurmasına da alan açıyor. Rüyalardan sezgilere, farkındalıklardan içsel haritalara uzanan bu yolculuk, bir yeniden bağlanma çağrısı olarak öne çıkıyor.

Tove Jansson’un sanatçı bir ailede büyümenin sıra dışı atmosferini, çocuksu bir merak ve ince bir mizahla anlattığı, otobiyografik ögeler taşıyan kitabı Heykeltıraşın Kızı, Ali Arda’nın İsveççeden dilimize çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı.

Annesi çizer, babası ise heykeltıraş olan Tove Jansson çocukluğuna dair sade, samimi ve etkileyici anılardan oluşan kısa hikâyelerinde, büyümenin karmaşık duygularını, korkuları, hayalleri ve merakları da zarif bir dille işliyor.

“Heykeltıraşın Kızı’nda dört göz vardır diyebiliriz, karakterlerin ve olayların kendi halleri, Tove’nin ailesinin karakterleri ve olayları görme tarzı, Tove’nin ailenin (büyüklerin) diliyle karakterleri ve olayları görme tarzı ve nihayet Tove’nin baktığı her şeyde bir delik açıp paralel bir dünyaya geçmesi.

​Yazar dünyalar arasında kayıp durur, bazen anlatı birden bildik bir şarkı, şiir yahut öyküyle yamalanır, yahut bunların ucundan tutup başka bir sona çekilir. Tove, Baba ve Deniz’de çatlatmaya başladığı Mumi Vadisini ve Ailesini, bu öykülerle ünlenmiş bir yazar için akla hayale sığmayacak bir şey yaparak, öyküden çıkarır. Heykeltıraşın Kızı’nda bunun niye böyle olduğunu ve Tove Jansson’u fantastik sahici yapan şeyin bütün ipuçlarını buluruz.” (Tanıtım bülteninden)

Faraza Tiyatro yapımı, Turgay Korkmaz’ın yazdığı ve Orkuncan İzan ile birlikte başrolünü paylaştığı Misket, 28 Mayıs ve 14 Haziran’daki temsilleri ile izleyicilere veda ediyor.

Kayhan Berkin’in ise yönetmenliğini yaptığı Misket oyunu son iki gösterimini 28 Mayıs ve 14 Haziran’da Alan Kadıköy’de yapacak. 6 Aralık 2021 yılında seyircisiyle buluşan Misket, 4 sezonda 120 temsille birçok sahnede ve çeşitli şehirlerde turnelerle, festivallerle yaklaşık 13.500 seyirciye ulaştı. Oyunun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

“Âlem demek; eğlence demek! Eğlence demek; Misket demek!
Misket demek?
Her şey demek! Ben, sen, biz demek!
Ersin ve Deniz demek!

Ersin ve Deniz’in, Ankara’nın isinde ve pusunda birbirlerini sobelerken,
hoyrat bakışlarla büyütülemeyen çocukluklarını,
darbukadan, terden, kokudan, zilden, çıngıraktan,
eğlenceden ve askerlikten sonra
sevgiyle, aşkla, dostlukla büyütmelerinin hikâyesi…

O ne?
Oje… Ablam sürdü!
Niye?
Tırnaklarımı yemeyeyim diye!
Sen niye tırnaklarını yiyorsun ki?
Yemedim ki!”

Künye:
Yazar: Turgay Korkmaz
Yönetmen: Kayhan Berkin
Oyuncular: Orkuncan İzan, Turgay Korkmaz
Yönetmen Yardımcısı: Emre Arslanbek
Hareket Tasarımı / Koreografi: Korhan Başaran
Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter
Dekor / Kostüm Tasarımı: Hilal Polat
Müzik: Cem Değirmen
Afiş Fotoğrafı: Emre Yunusoğlu
Afiş Tasarımı: Cansın Asarlı
Konsept Fotoğrafları: Ayşegül Karacan
Tanıtım Filmi: Özgürcan Uzunyaşa-Ulaş Beşoklar
Asistan: Mert Koç
Yürütücü Yapımcı: Sıla Kenar
Genel Koordinatör: Ayşe Selin Yanar
Işık Teknisyeni: Ekrem Kelebek
​Yapım: Faraza Tiyatro

Türkiye çağdaş sanat dünyasında etkin faaliyet gösteren galeriler bir araya gelerek Uluslararası Sanat Galerileri Derneği (USGD)’ni kurduğunu açıkladı.

Pi Artworks, SANATORIUM, MERKUR, GALERIST, Versus Art Project, Martch Art Project, Öktem Aykut, Galeri Nev İstanbul, .artSümer, PİLOT ve Ambidexter’in üye olduğu USGD, 2024 yılında kurulmasını takiben kapsamlı ve kolektif bir yapı olarak çalışmalarına başladı. Dernek üyeleri öncelikli olarak kurucu galerilerin daveti ile dahil olan galeriden oluşuyor.

Dernek, 14 Mayıs Salı günü Minoa Pera’da gerçekleşen basın toplantısıyla kuruluş amacını, yol haritasını, planlanan etkinliklerini açıkladı. Dernek başkanı Yeşim Turanlı’nın yanı sıra Haldun Dostoğlu ve Bahar Kızgut’un söz aldığı toplantıda, galerilerin kültürel üretim zincirindeki yerini görünür kılmak, sanat piyasasında adil koşulların oluşumunu desteklemek ve galerilerin yasal, ekonomik ve uluslararası temsil gücünü artırmanın öncelikler arasında olduğu vurgulandı. Toplantıda ayrıca, Türkiye’de faaliyet gösteren galeriler arasında bilgi paylaşımının ve iş birliğinin güçlendirileceği, sanatçılar, küratörler ve kurumlar arasında etik, adil ve şeffaf ilişkilerin gelişimine katkı sunulacağı ifade edildi.

2025 itibariyle faaliyetlere başlanacak. USGD’nin ilk faaliyetleri arasında Ekim 2025 ayında İstanbul Sanat Haftası (Istanbul Artweek) düzenlenecek. 2026 Mayıs - Haziran aylarında uluslararası galerilerle iş birliği içinde CONDO İstanbul sergileri hazırlanacak. Bunlara ek olarak geçtiğimiz yıl düzenlenen ARTSHOW Galeriler Buluşması’nın yeni edisyonunu da hazırlanacak.

Türkiye çağdaş sanatının geleceğine katkı sunmayı amaçlayan USGD’nin ifade özgürlüğü, üretim koşullarının iyileştirilmesi, arşivleme kadar yeni kurulacak galerilere destek gibi profesyonel gelişim konularında projelerin hayata geçirilmesine büyük önem verdiği belirtildi.

Uluslararası Sanat Galerileri Derneği (USGD)’nin haberlerini internet sitesi ve Instagram hesabından takip edebilirsiniz.

Dirimart, 19 Nisan - 18 Mayıs 2025 tarihleri arasında Dirimart Pera’da izleyiciyle buluşan ​“Jak İhmalyan” başlıklı sergiye istinaden hazırlanan aynı adlı monografi yayımlandı.

Kitap, İstanbul’dan genç yaşta ayrılıp hayatının çoğunu Doğu Bloku ülkelerinin farklı kentlerinde geçirmek durumunda kalan ve Türkiye sanat tarihi yazınında hakkettiği yeri bulamayan sanatçının (1922–1978) hayatı ve eserlerinin kapsamlı bir incelemesini sunuyor.

Levent Özmen’in editörlüğünde yayına hazırladığı kitapta İhmalyan’ın aile koleksiyonunda yer alan eserlerinin yanı sıra özel ve muhtelif kurumsal koleksiyonlarında bulunan eserlerini de içeren kapsamlı katalog bölümü ile birlikte Cem Altınel, M. Şehmus Güzel, Vaçe İhmalyan, Arda Can Özsu, Ahmet Soysal ve Ömer Faruk Şerifoğlu’nun yazıları yer alıyor.

Genel yayın yönetmenliğini Erdem İlgi Akter’in üstlendiği Türkçe ve İngilizce çift dilli yayımlanan kitap, Dilara Sezgin’in tasarımıyla izleyiciyle buluşuyor. Kitapta Nazlı Erdemirel, Vaçe İhmalyan Arşivi, Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nin fotoğrafları yer alıyor.

​Jak İhmalyan kitabının detayları hakkında info@dirimart.com adresinden bilgi alabilirsiniz.

İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş.’nin katkılarıyla hazırladığı müzik ve sinemayı bir araya getiren “Aç Sesini” başlıklı film programını 22 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında izleyicilerle buluşturacak.

10 filmden oluşan “Aç Sesini” başlıklı program, müziği merkeze alan belgesel ve kurmaca filmlerle dikkat çekiyor. Kameraların müziğe çevrildiği, anlatıların notalarla örüldüğü bu yapımlar, müzik tarihine yön vermiş ancak gölgede kalmış hikâyeleri, grupları ve müzisyenleri izleyiciyle buluşturuyor.

Seçkide, Amerikan indie rock grubu Pavement üzerine çekilen belgesel Pavements, caz piyanisti Keith Jarrett’ın efsanevi The Köln Concert albümünün izini süren Köln 75 ile İstanbul’un kulüp ve dans müziği tarihine ışık tutan Vibe Istanbul yer alıyor. Doğaçlama müzikle hayal gücü arasındaki bağı keşfe çıkan Sound Dreams of Istanbul ve 1960 yılında Kongo’daki darbeyi caz müziği eşliğinde anlatan, Screen Daily tarafından 2024’ün en iyi filmi seçilen Bir Darbenin Soundtrack’i de programın öne çıkan yapımları arasında bulunuyor.

Ayrıca 90’lardan günümüze İstanbul’un gece hayatını ve dans-müzik sahnesini keşfe çıkaran Vibe İstanbul filminin yönetmenleri Nefise Motlaq ve Saeed Nasiri, 31 Mayıs Cumartesi günü gösterime katılacak.

“Aç Sesini” başlıklı program hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Mustafa Hulusi’nin “Dünyayı İçine Çekmek” başlıklı kişisel sergisi 23 Mayıs-22 Haziran tarihleri arasında Dirimart Pera’da sanatseverlerle buluşacak.

Mustafa Hulusi’nin yeni sergisi “Dünyayı İçine Çekmek”, sanatçının meyve ve çiçeklerin doğal dünyasını betimleyen ve mutluluk duygusunu öne çıkartan fotogerçekçi resimleriyle birlikte bir ses yerleştirmesini bir araya getiriyor.

İzleyiciye, “Derinlemesine haz verici deneyimler yaşarken neden aynı anda kadrajın dışında bir şey varmışçasına tedirginlik hissederiz?” sorusunu yönelten sergi, idealize edilmiş ve sürdürülemez bir Arkadya cennetinde geçen deneyimi merkezine alıyor. Yumuşak, resimsel üslubu kristal berraklığında bir netlik hissi yaratırken, kişiye arzuladıklarını veren cömert bir doğurganlık hissi de sunuyor.

Sergide yer alan Beyond an Acid Horizon başlıklı ses işi, synthesiser ile birleştirilen kuş cıvıltılarının çoklu hoparlör yapısıyla sunulduğu bir ses manzarası oluşturuyor. Kuşların nakaratları ve makinelerle girdiği diyaloglar, simüle edilmiş bir Kıbrıs’ın berrak gökleri arasında görünmeyeni çağrıştırıyor. Sergideki birçok imge sanatçının coğrafi kökeni Kıbrıs’tan beslenirken, kolonyal geçmişten güncel savaş politikalarına uzanan tarihsel bağlamlar alegorilerle işleniyor.

Künye:
1. Melides Grapes 01 Gold & White Expander, Tuval üzeri yağlıboya ve akrilik, oil and acrylic on canvas, 2021, 73.5 x 94 x 7.5 cm
2. Exstacy Almond Blossom MELIDES 01, 2025, Tuval üzeri yağlıboya ve akrilik, oil and acrylic on canvas, 214 x 153 cm
​3. Latin Cyprus Orange 4, 2023. (Detay)