Dünyaca ünlü İngiliz yazar ve çizer Benji Davies’in dostluğun, dayanışmanın, doğanın değerini hatırlatan bir kış macerası anlattığı kitabı Kışın Dönen Yavru Balina, Redhouse Kidz (SEV Yayıncılık)’ten çıktı.

Dedemin Adası, Sıkı Dostlar, Yalnız Balina ve Kar Tanesi kitaplarıyla okurun tanıdığı Davies, yine büyüleyici bir öyküyle karşımıza çıkıyor. Yazarın daha önce üç kitabı yayımlanan “Yalnız Balina” serisine Kışın Dönen Yavru Balina ekleniyor.

​3 yaş ve üzeri okurları “Yalnız Balina”nın özlenen dünyasında yeni bir yolculuğa çıkaran Kışın Dönen Yavru Balina, büyüleyici bir cesaret ve dostluk öyküsü ile baş başa bırakıyor.

Bu yıl ikincisi düzenlenen MUBI FEST İstanbul, 7-10 Kasım tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy’ün ev sahipliğinde gerçekleştirilecek.

MUBI FEST İstanbul, 15 film ve sürpriz etkinliklerden oluşan zengin bir programı sinemaseverlerle bir araya getirecek. Luca Guadagnino’nun bu yıl Venedik Film Festivali’ne damga vuran filmi Queer’in Türkiye prömiyeriyle açılış yapacak festivalde, Cevher (The Substance), Emilia Perez, Şişli Kız (The Girl with the Needle), Hepsini Alaşağı Et (Bring Them Down) gibi dünya festivallerinde ses getiren yeni filmlerin yanı sıra sinemamızın kült yapımlarından Uçurtmayı Vurmasınlar, restore edilmiş yeni sunumuyla gösterilecek. MUBI FEST İstanbul biletleri 1 Kasım Cuma günü saat 10.00’da satışa açılacak.

MUBI FEST İstanbul, bu yıl toplam 17 gösterimde 15 filmin yer aldığı bir seçkiyi sinemaseverlerle bir araya getirecek. Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşacak Queer filminin özel gösterimiyle 7 Kasım’da başlayacak MUBI FEST’te Queer’in yanı sıra Aşk, Mark ve Ölüm, Büyük Yolculuk, Cevher, Düşüş, Emilia Perez, Faruk, Hepsini Alaşağı Et, İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek, Kurban, Kuş, Mükemmel Günler, September Says, Uçurtmayı Vurmasınlar ve Şişli Kız filmleri izleyicilerle buluşacak. Alan Kadıköy’deki festival alanındaki aktiviteler ve ikramların yanı sıra gün içindeki gösterimlere ek olarak bu yıl ilk kez gerçekleşecek gece yarısı seansları da düzenlenecek.

İlki 2022 yılında São Paulo’da gerçekleşen MUBI FEST, Latin Amerika’dan sonra ilk kez İstanbul’da düzenlendi. MUBI FEST İstanbul, bu yıl daha da genişleyen programı ve zengin film seçkisiyle Alan Kadıköy’ün ev sahipliğinde gerçekleşecek.

​MUBI FEST İstanbul hakkında detaylı bilgiye buradan, biletlere ise 1 Kasım Cuma günü saat 10.00’dan itibaren buradan ulaşabilirsiniz.

İspanyol galeriler Jorge Lòpez ve Josè de la Mano, Türk kökenli sanatçılar Joseph Terdjan ve Volkan Diyaroğlu’nun işlerini Contemporary İstanbul’da sanatseverlerle buluşturuyor.

Jorge Lòpez ve Josè de la Mano galerileri tarafından hayata geçirilen sergi projesi, eserlerinde göç ve kültürlerarası karmaşık dinamikleri yansıtan iki önemli Türk kökenli sanatçıyı bir araya getiriyor. Farklı kişiliklere sahip iki galeriyi bir araya getiren bu proje, sınırları genişleterek uluslararası sanatçıların çalışmalarını öne çıkarmayı amaçlıyor.

Joseph Terdjan (1924-2001) Türkiye’de doğdu, Beyrut’a ve daha sonra Paris’e göç etti, her iki şehirde de çalışmalarını ve sanatsal pratiğini geliştirdi. Volkan Diyaroğlu ise 1982 yılında İstanbul’da doğdu ve Berlin’de ikamet ediyor. Her iki sanatçı da farklı coğrafyalar ve kültürler arasında seyahat etmiş, sanatsal pratiklerini seyahat ve göç yoluyla zenginleştirmiş iki kuşağı temsil ediyor.

​Contemporary Istanbul’u 24-27 Ekim tarihleri arasındaki genel ziyaret günlerinde Tersane İstanbul’da ziyaret edebilirsiniz.

Künye:
1. Joseph Terdjan (1924-2001), Portrait of George Waldemar, oil on canvas, 55 x 46 cm, 1962 
2.  Joseph Terdjan (1924-2001), Untitled, oil on canvas, 81 x 100 cm, 1971

Lauren Berlant’ın okuruna aşk, politika, aile, erdemli yeni yıl kararları gibi tutkuyla bağlı olduğu, arzuladığı şeyleri sorgulattığı kitabı Zalim İyimserlik - Bugünün Duygusal Tarihi, M. Çağlar Atmaca’nın çevirisiyle Minotor Kitap’tan çıktı.

Berlant, Zalim İyimserlik’te günümüzün dikkate değer duygusal tarihini anlatırken bugünü kavramanın cesur yeni yollarını sunuyor. Liberal-kapitalist sistemlerin bireylere hayatlarını “bir şeye dönüştürmek” için fırsatlar sağlayamayacağına dair kanıtlar ortadayken “iyi bir yaşam sürme” fantezisine bağlı kalmanın beyhudeliğini gözler önüne seriyor. Bu kitap bizi harekete geçiren her ne ise onun aynı zamanda bizi hayal kırıklığına doğru hızla sürüklediğini de gösteriyor.

​“Lauren Berlant çağdaş sanat, edebiyat ve film okumalarını ustalıkla bir araya getirerek iyi yaşama yönelik ısrarlı arzularımızın nasıl sürekli olarak engellendiğini ortaya koyuyor. Bu kitabı okumak heyecan verici bir teorik deneyim ama aynı zamanda çok pratik, anlık, gündelik bir niteliğe de sahip. Berlant bize çıkmazda yani günümüzün duygusal ve politik koşullarında nasıl yaşayabileceğimizin kılavuzunu sunuyor.”  —  Michael Hardt ​

İsveçli şarkıcı ve söz yazarı Jay-Jay Johanson, Epifoni organizasyonu ve %100 Müzik katkılarıyla 7 Şubat 2015’te Milyon Performance Hall Ankara’da, 8 Şubat 2025 gecesi ise If Performance Hall Beşiktaş’ta müzikseverlerle buluşacak.

​Büyüleyici ve melankolik sesi ile dikkat çeken Jay-Jay Johanson, trip-hop’tan electro-clash’e, downtempo’dan indie’ye zengin bir repertuara sahip. Müzik kariyerine çok genç yaşlarda başlayan sanatçı, yayımladığı her albümde farklı müzik türlerini deneyimliyor. 1996 yılından beri müzik dünyasının içinde olan, verdiği konserlerle Türkiye’de de geniş kitlelere ulaşan Johanson, “Believe In Us”, “So Tell the Girls That I'm Back In Town”, “Mr. Fredrikson”, “On The Radio”, “Time Will Show Me” gibi hitlere imza attı. 

Avantgarde Collection, bu yıl 23-27 Ekim tarihleri arasında Tersane İstanbul’da gerçekleşecek Contemporary İstanbul’a “Buluşma Noktası: Zamanın Ötesinde” sergisiyle dahil olacak.

​Beş genç sanatçının eserlerinden oluşan “Buluşma Noktası: Zamanın Ötesinde” sergisi izleyicilere geçmiş ve geleceğin iç içe geçtiği, zaman akışının durdurup sorgulandığı bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Özgür Karaçak’ın kurucusu olduğu Artists&Collectors partnerliğiyle ve Ecem Naz Çakır küratörlüğünde düzenlenen sergi; Ahmet Hamdi Başsöz, Bilal Can Kara, Barkın Coşkun, Büşra Kara ve Y. Batuhan Zor’un eserlerini bir araya getiriyor. Zaman temasını ele alan sergi, izleyicilere iki zaman dilimi arasındaki sınırların nasıl bulanıklaştığını ve birbirine nasıl dönüştüğünü; kullanılan teknik, malzeme ve kurgularıyla gösterecek. 

Ödüllü İngiliz çocuk kitabı yazarı Serena Patel’ın okullu çocukların sınavlar hakkındaki duygularını konu edinen, Louise Forshaw’un resimlediği kitabı Sınavla Baş Etmenin Yolları, Sima Özkan’ın çevirisiyle Meraklı Tilki Kitaplığı’ndan çıktı.

8 yaş üstü okurlara hitap eden, komik ve cesaretlendirici bu kitap, ilkokul çağı çocuklarının sınavlar hakkındaki hislerine odaklanıyor. Sınavlarda stres ve kaygı yaşayan tek kişinin kendileri olmadığını, kaçmak yerine kaygı ve korkularla yüzleşmenin ise çok daha iyi hissettireceğini anlamalarına yardımcı oluyor.

“Matematik sınavı mı? KÂBUS!
Öğretmeni tüm sınıfa, bir sonraki hafta yapacağı matematik sınavından söz eder etmez Aras dehşete kapılır. Sınavlardan nefret eder o! Peki üzerindeki bu baskıyla nasıl başa çıkacak?
Aras sınavdan kurtulmanın bir yolunu bulmaya kararlıdır. Ama nasıl olacak?
Hasta taklidi mi yapsa?
Yoksa tüm sınavlara karşı okulda bir protesto mu düzenlese?
​Anlaşılan o ki böyle hisseden tek kişinin kendisi olmadığını fark edene dek her şeyi denemeye razı.”

Sinematek/Sinema Evi, yeni sezona yoğun bir programla başlıyor.

Sinematek/Sinema Evi’nin Güz 2024 programı kapsamında, 27 Ekim 2024 - 31 Ocak 2025 tarihleri arasında, Amerikan sinemasında devrim yaratan Yeni Hollywood akımına adanmış bir seçkinin yanı sıra Macar sinemasının klasiklerinden, dünya sinemasının yeni restore edilmiş başyapıtlarına, feminist avangart sinemacı Germain Dulac’ın erken dönem şaheserlerinden sinemamızın yeni bağımsızlarına uzanan geniş bir yelpazede 50’den fazla film sinemaseverlerle buluşacak. Programın açılışı kapsamında Sinematek/Sinema Evi’nin ikinci restorasyon projesi Aysel, Bataklı Damın Kızı (1935) yenilenmiş kopyasıyla ilk kez seyirciyle buluşacak.

Sinematek/Sinema Evi, Kurukahveci Mehmet Efendi desteği ile hayata geçirilen ikinci restorasyon çalışması için erişilebilir durumdaki en eski filmlerimizden birisi olan Muhsin Ertuğrul’un Aysel, Bataklı Damın Kızı filmini seçti. Selma Lagerlöf’ün bir hikâyesinden uyarlanan senaryosunu Nâzım Hikmet’in yazdığı 1935 yapımı film, Mimar Sinan Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema Televizyon Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde taranarak Atlas Post-Production stüdyolarında dijital olarak restore edildi. Aysel, Bataklı Damın Kızı, UNESCO ve CCAAA (Görsel-İşitsel Arşiv Dernekleri Koordinasyon Konseyi) tarafından her yıl Dünya Görsel İşitsel Miras Günü olarak kutlanan 27 Ekim’de yenilenmiş kopyasıyla ilk kez izleyici karşısına çıkacak.

Sinematek/Sinema Evi’nin ana programı “Eskimeyen Yeni Hollywood”, 70’li yıllarda Hollywood’un auteur yönetmenlerin ellerine teslim edilmesiyle büyük bir değişime sahne olan Amerikan sinemasının o kısa ama etkili dönemine odaklanıyor. Yeni Hollywood akımını tanımayı ve tartışmayı amaçlayan seçki kapsamında; Francis Ford Coppola, Martin Scorsese, Brian De Palma, William Friedkin, John Frankenheimer, Hal Ashby, Sam Peckinpah gibi yönetmenlerin modern sinemanın en önemli örneklerini ortaya koyduğu bu döneme ait eserler arasından seçilen 15 film izleyiciyle buluşacak. Program Ankara Sinema Derneği, Gezici Festival ve ABD Ankara Büyükelçiliği iş birliğiyle gerçekleştiriliyor.

İki ülke arasındaki ilişkilerinin 100. yıl dönümü dolayısıyla ilan edilen “2024 Türkiye-Macaristan Kültür Yılı” kapsamında Sinematek/Sinema Evi’nin, Macar Kültür Merkezi İstanbul iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Macar sinemasına saygı” programında dünyanın en köklü sinema geleneklerinden birine sahip Macar sinemasının klasik örneklerinden beş güçlü film Onat Kutlar Sinema Salonu’nda sinemaseverlerle buluşacak.

Her yıl İtalya’nın Bologna kentinde düzenlenen, sinema tarihine adanmış film festivali Il Cinema Ritrovato, dünyanın en önemli film restorasyon merkezlerinden biri olan Cineteca di Bologna’nın yeni restore ettiği filmleri seyirciyle buluşturmayı amaçlıyor. Festival, her yıl kendi arşivindeki eserlerin yanı sıra dünyanın dört bir yanındaki arşivlerden derlediği film programıyla seyirci karşısına çıkıyor. Bu yıl üçüncü kez Cineteca di Bologna’nın katkılarıyla hazırlanan Il Cinema Ritrovato İstanbul’da programı kapsamında 39. Il Cinema Ritrovato’nun restore edilmiş filmler bölümünden seçilen 6 film, yenilenmiş kopyalarıyla Sinematek/Sinema Evi’nde gösterilecek.

Sinemanın erken dönemine ait eserlerin canlı müzik eşliğinde seyirciyle buluştuğu Kurukahveci Mehmet Efendi desteği ile sürdürülen Sessiz Perşembe’nin bu programdaki konuğu tarihin ilk kadın yönetmenlerinden Germaine Dulac olacak. Dulac’ın Seyahate Davet (L’Invitation au voyage, 1927), Sigara (La Cigarette, 1919) ve Deniz Kabuğu ve Rahip (La Coquille et le clergyman, 1919) filmleri gösterilecek. Filmlere, Ayşe Tütüncü, Ezgi Daloğlu ve Nihal Saruhanlı müzikleriyle eşlik edecek.

Bağımsız sinema için alternatif bir gösterim mecrası ve bir tartışma platformu oluşturmak amacıyla FilmKoop iş birliği ile gerçekleştirilen “FilmKoop ile Bağımsız Sinema” kapsamında sinemamızın dikkate değer örnekleri, film ekiplerinin katılımıyla her pazar saat 14.00 seansında Onat Kutlar Sinema Salonu’nda seyirciyle buluşmaya devam edecek. FilmKoop ile Bağımsız Sinema kapsamındaki gösterilecek filmler, gösterim gününden bir hafta önce duyurulacak.

Avrupa Film Akademisi’nin (EFA-European Film Academy) Avrupa filmlerini daha fazla seyirciye ulaştırmayı amaçlayan ve bu yıl 1 Kasım-7 Aralık tarihleri arasında 40’tan fazla ülkede 100’den fazla sinema salonunda gerçekleşecek Avrupa Film Ayı etkinliklerine bu yıl Türkiye’den Sinematek/Sinema Evi de katılıyor. Sinematek’in programındaki 20 film Avrupa Film Akademisi iş birliğiyle Avrupa Film Ayı etkinlikleri kapsamında gösterilecek.

Sinematek/Sinema Evi’nin programı hakkında detaylı bilgiye buradan, etkinliklerin biletlerine ise buradan ulaşabilirsiniz.

Amerikalı multidisipliner sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” başlıklı sergisi, Jérôme Sans küratörlüğünde, Borusan Contemporary’de sanatseverlerle buluşuyor.

Bireysellik ve özgürlük kavramlarının bugününü araştıran, sanat üretiminin olanaklarını zorlayan ve izleyicisini bilincin sınırlarına doğru kışkırtan multimedya sanatçısı Doug Aitken’in, Borusan Contemporary’de gerçekleşen Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “İçimdeki Şehir”, sanatçının 2006-2024 yılları arasında üretilmiş eserlerini bir araya getiriyor. İnsanın bireysel tarihi ve günümüz insanlık durumuna bir bakış sunan sergide sanatçı modern yaşamın ve hiperbağlantılılığın karmaşıklıklarını ve çelişkilerini, neoliberal küreselleşmiş toplumdaki özgürlüğün anlamını ve bunun bireylerin izolasyonu üzerindeki olası etkilerini ele alıyor. Aitken’in geniş yelpazedeki sanatsal pratiğini, farklı disiplinlerle bir araya getiren sergi, ziyaretçileri pasif bir gözlemciden öteye geçerek, mekâna özgü kurgulanmış bir deneyimle kentlerin dokusu ve ritmiyle etkileşime girmeye davet ediyor.

Özellikle şehirleri merkeze alan çalışmalar, günümüzün aşırı bağlantılı dünyasını ve paradoksal izolasyonunu araştırıyor. Hareket ile hareketsizlik, hız ile yavaşlık, bağlantı ile yalnızlık arasında duran bu çalışmalar, kentsel, fiziksel, dijital ve duygusal ortamlarda insan hareketliliğini sorguluyor. Yalnızlık ve genişleyen mega şehirlerin kütlesi ile sınırsız dijital okyanusta kaybolma üzerine odaklanan sergi, insanlığın yönünü sorgulayarak varoluş biçimlerine yanıt arıyor. Doug Aitken, hızlı teknolojik ilerleme ve değişen kentsel manzaralar içinde yön bulabilmenin zorluklarına dikkat çekiyor. Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” başlıklı sergisi, 17 Ağustos 2025 tarihine kadar Perili Köşk’te ziyaret edilebilir.

Borusan Contemporary Müdürü Dr. Kumru Eren, sergi hakkında şunları söyledi: “Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Borusan Contemporary davetiyle gerçekleşecek olan multimedya sanatçısı Doug Aitken’in, Perili Köşk’e özel tasarlanan sergisi İçimdeki Şehir’i sanatseverlerle buluşturmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Yeryüzüne yabancılaşan, dönecek yurdu kalmayan insanın (ve sanatın) enformasyon koridorları veya beyaz küp dışında var olacağına dair umudunu; çöllerden, okyanuslardan, Alpler’in zirvesinden, Boğaz kıyısında kırmızı tuğlalarıyla sessizce yükselen Perili Köşk’e taşıyor. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun siparişiyle üretilen ve sanat tarihinin kilometre taşlarından Marcel Duchamp’ın modernist bir klasiğine de referans veren “Yükselen Merdiven” (2024) adlı kinetik heykel de sergi kapsamında görülebilecek.”

Doug Aitken ise şunları söyledi: “Buradaki çalışmalarım geleneksel anlamda doğal ya da organik olmayan bir ortamda modern yaşamla ilgileniyor. Farklı karakterlerin bir dizi anlatısı, uzayda hareket ediyor, çeşitli biçimler ve enkarnasyonlar alıyor. Bu, aslında izleyicinin bir diyalog yaratmasıyla ilgili. Yaptığım çalışmalar sorular öneriyor. İzleyicinin bir adım geri atarak kendisi hakkında düşünmesine, zaman içinde bir fikir ya da yankı oluşturmasına veya bir sanat eseriyle tartışmasına olanak tanıyor.” Aitken, Borusan Contemporary ile birlikte sergiye ev sahipliği yapan Perili Köşk’ten derinden etkilendiğini şu sözlerle ifade ediyor: “Mimarisi ve konumuyla gizemli bir kaleyi andıran bu dikey, kırmızı tuğlalı köşk beni çok etkiledi. Boğaz caddenin karşısında, köprü ise sol tarafta. Avrupa’da durup Asya’ya bakıyorsunuz. İnanılmaz bir kesişme duygusu, üst üste binen kültürlerin karmaşıklığı var. Büyüleyici ve başka hiçbir yere benzemiyor. Bu sergi için iç mekânları kullandım ve onları sonsuz hâle getirdim. Sonuç olarak, enstalasyonlar oldukça sürükleyici; her biri farklı bir mecra ve farklı anlatılar içeriyor. İçeri girip parlak bir duvarda iyi aydınlatılmış bir dizi resim görmek değil, kapıyı açıp bu girdabın içine düşmek istedim.”

Ayrıca küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in üstlendiği Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun yeni seçkisi, “Ebedi Prelüd”, “İçimdeki Şehir” sergisi ile eş zamanlı olarak Perili Köşk’te sanatseverlerle buluşuyor. “Ebedi Prelüd” sergisi, izleyicileri teknolojinin şekillendirdiği yeni bir çağda, sınırsız bir sanat yaratımını keşfe davet ediyor. Dijital çağın sanat üzerindeki dönüştürücü etkisi, bu sergide gözler önüne seriliyor. Sanatçılar, geleneksel sanat yöntemlerini dijital araçlarla birleştirerek yepyeni ifade biçimleri geliştiriyorlar. Serginin her adımında neon heykeller, video yerleştirmeleri, müdahale edilmiş fotoğraflar ve kavramsal çalışmalar ile sunulan görsel deneyim, izleyicilere sanatın farklı boyutlarını derinlemesine inceleme fırsatı veriyor. Uluslararası çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin eserlerini bir araya getiren serginin, önemli bir bölümü ilk kez gösterilecek olan, farklı dijital tekniklerle üretilmiş çalışmalardan oluşuyor.

Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” sergisi hakkında ayrıntılı bilgiye buradan, “Ebedi Prelüd” sergisi hakkında ayrıntılı bilgiye ise buradan ulaşabilirsiniz.

Künye: 
1. Doug Aitken, uyurgezerler, 2007; Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2024,© Doug Aitken, Sanatçının izniyle; 303 Gallery, New York; Galerie Eva Presenhuber, Zürih; Victoria Miro, Londra; Regen Projects, Los Angeles. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe.
​2. Doug Aitken, 3 Modern Figür (nefes almayı unutma), 2018; Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2024 © Doug Aitken, Sanatçının izniyle; 303 Gallery, New York; Galerie Eva Presenhuber, Zürih; Victoria Miro, Londra; Regen Projects, Los Angeles. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe.

Yazar ve editör Baran Güzel’in sene başında okurla buluşan ilk romanı Korkudan da Büyük Bir Şey, İlksen Başarır’ın yönetmenliğinde diziye uyarlanıyor.

Telif hakları, Ursula Project Edebiyat ve Film Ajansı tarafından temsil edilen roman, yalnızca kadınları etkileyen bir intihar salgınının gölgesinde sona yaklaşan bir dünyayı anlatıyor. Diziye dair ayrıntılar önümüzdeki süreçte paylaşılacak.

Korkudan da Büyük Bir Şey hakkında: Kadınları hedef alan umutsuz bir intihar salgınının etkisi altındaki bir dünyada, eski sevgilisinin izini süren yalnız, yoksul ve panik içindeki bir adamın hikayesini anlatıyor. Hükümet karşıtı bir tweet nedeniyle gözaltına alınan ve şartlı tahliye edilen anlatıcı, birkaç kadının intiharıyla başlayan ve hızla büyüyen kaosla mücadele ederken, aynı zamanda eski sevgilisinin son arzusunu yerine getirmeye çalışıyor.

​Baran Güzel ile Korkudan da Büyük Bir Şey romanına dair söyleşiyi buradan okuyabilir, kitabı buradan satın alabilirsiniz.