16 OCAK, SALI, 2024

Sarsıcı Bir İntikam Öyküsü: “Kurşun Kalem”

Dilek Özhan Koçak, ilk romanı Taşrada Ölürken’den üç yıl sonra yeni kitabı Kurşun Kalem ile okurların karşısına çıktı. Kurşun Kalem, uzun yıllara yayılan sarsıcı bir intikam ve hesaplaşma hikâyesini konu alıyor. Koçak, bir ailenin yok oluşunu ve masum bir çocuğun nasıl canavara dönüşebileceğini eserinde sıra dışı bir kurguyla anlatıyor.

Sarsıcı Bir İntikam Öyküsü: “Kurşun Kalem”

“Yüzünde bugüne dek görülmemiş bir ifade belirdi. Ama merhametin ömrü kısacıktı. Çünkü yüreği neredeyse bir ömürdür kör edici bir intikam arzusuyla kaplıydı. Vicdansa, bir saman alevi gibi çarçabuk parlayıp sönen bir ateş gibiydi. Arkasını dönüp giderken bir an bile tereddüt etmedi.”

Yazar Dilek Özhan Koçak, ömrünü intikam almaya adamış bir adamın hikâyesini anlatıyor yeni kitabı Kurşun Kalem’de. Sarsıcı bir hesaplaşma öyküsü sunuyor okurlarına. Romanın baş karakteri; şehrin izbe sokaklarındaki çöp konteynerlerinde bulduklarıyla geçimini sağlayan, görenlerin acıyarak baktığı, birçoğunun da görmezden geldiği ihtiyar Hakkı...

Bu yaşlı adamın sefil yaşamının gölgesinde karanlık sırlar gizli. Henüz küçük bir çocukken acıların en büyüğünü, en beterini yaşamış; sahip olduğu, sevdiği ne varsa acımasızca elinden alınmış. Hem de çok yakınındakiler tarafından. Ruhunda kopan fırtınaları, o büyük öfkeyi uzun yıllar boyunca diri tutmuş Hakkı. Acıyla hemhâl olmuş, merhamet duygusunu yok etmiş, vicdanının sesine de kulak tıkamış.

​Kendi adaletini sağlamaya ant içen Hakkı’nın en büyük sırrı, çöpten bulduğu “kıymetli” eşyaları doldurduğu evinin güneş görmeyen bodrum katında saklı. Ve orada yaşanan tüm acılara yalnızca “konuşan” bir çorap, bir de kalaşnikof kurşunundan yapılma kalemle yazılmış bir intikam defteri şahitlik ediyor.

Dört Duvar Arasında Üstü Örtülen Suçlar...

Dilek Özhan Koçak, küçük bir kasabada geçen ilk kurmaca kitabı Taşrada Ölürken’i 2020 yılında İthaki Yayınları etiketiyle yayımlamış, yarattığı ürkütücü dünyayla tekinsiz hikâyelere meraklı okurların dikkatini çekmeyi başarmıştı. Koçak’ın özgün üslubunu koruduğu yeni romanı Kurşun Kalem de yine karanlık bir atmosfere, soğuk bir iklime, sıra dışı bir kurguya ve merak unsurunu diri tutmayı başaran etkileyici bir anlatıma sahip.

Koçak, üç yıllık bir zaman diliminin ardından okuruna sunduğu bu yeni eserinde, dehşet verici bir hikâyenin fonunda “aile” tabusuna da parmak basıyor. Dört duvar arasında yaşanan ve üstü örtülen ölümcül suçların küçücük kalplerde bıraktığı derin yaralara işaret ediyor. Aynı zamanda namus, iffet, ölüm kavramlarını irdeliyor.

İçinize işleyen bu hikâyeyi okurken, masumiyeti çalınan, mutsuzluğa mahkûm edilmiş, kalbi kırık bir çocuğun kendisine miras bırakılmış “nefret” duygusuyla zaman içinde nasıl canavarlaşabileceğine tanık oluyorsunuz. Hayatın farklı yerlerinden darbe almış, düşe kalka ayakta kalmaya çabalayan insanların çığlıklarını duyuyorsunuz.

Dilek Özhan Koçak

Yazarın Kurşun Kalem’de kurguladığı dünya başlangıçta bir labirent gibi; karışık ve şaşırtıcı. Geçmiş ve bugün arasında kurduğu o yollarda ilerledikçe, olay zihninizde yavaş yavaş şekilleniyor ve suçun bedelini masumların da ödediği can yakıcı bir hikâyeyle baş başa kalıyorsunuz.

Dilek Özhan Koçak’ın bu ıssız öyküsü, aynı zamanda intikam ve adalet ilişkisini de sorgulatıyor: Hakkı’nın uzun yıllara yayılan intikam planı neticelendiğinde adalet sağlanmış mı olacak? Yoksa adalet kavramının tam karşısındaki zulüm, haksızlık ve adaletsizlik zincirine bir halka daha mı eklenecek?

​Ağır konusuna rağmen Kurşun Kalem, Dilek Özhan Koçak’ın dile hakimiyeti ve duygu aktarımındaki ustalığıyla soluksuz okunacak bir eser. Sorgulatacakları da cabası...

0
1538
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage