
22 Eylül’e kadar Galleria Continua, Les Moulins 24 farklı sanatçının eserini “güç” teması altında topluyor. “Pouvoir & Pouvoir” (Güç & Güç) adlı koleksiyon “güç” kavramına iki ayrı yönden yaklaşıyor. Herkesin günlük hareketlerini gözlemleyen teşkilatlı otorite olarak “mutlak güç” ve her insanın içinde yatan, içten gelen dayanma gücü olarak “içsel güç”.
Sergide yer alan sanatçılar temaya kendi yaklaşımlarını getiriyorlar. Kimi güce bir potansiyel olarak yaklaşırken, kimi tesirli olarak ele alıyor. Serginin en ilgi çekici eserlerinden biri Fransız sokak sanatçısı JR’a ait. JR, “içten dışa” projesi kapsamında oluşturduğu anıtsal bir duvar ile karşımıza çıkıyor. Mozaik yüzlerden ve hikâyelerden oluşan bu devasa tablo her insanın içinde yaşayan gücü yakalamaya çalışıyor. Portreler, enerji ve fikirleriyle Les Moulins’in tarihini oluşturan, galerinin kendi çalışanlarından oluşan arkadaş canlısı yüzleri betimliyor.
Sergide yer alan bir diğer eser ise Fransız sanatçı Kadar Attia’ya ait. Le Grand Miroir du Monde (Dünyanın Büyük Aynası) adlı devasa çalışma tüm yeri kaplıyor. Ayna parçalarından oluşan bir halı gibi görünen bu çalışma, çevresindeki şeyleri yansıtarak gerçek ve hayal ürünü arasında bir illüzyon yaratıyor.
Sergiyi 22 Eylül’e kadar Fransa’nın Paris şehrinde bulunan Galleria Continua, Les Moulins’de inceleyebilirsiniz.
Peeta adlı sanatçı Almanya’da bir binanın ön cephesine anamorföz görünümlü dev bir duvar çizerek binayı başka bir boyuta taşıdı. Asıl ismi Manuel Di Rita olan İtalyan asıllı sanatçı Mannheim’da bulunan sokağın köşesindeki geometrik tasarımını 2019 stadt.wand.kunst mural projesi için çizdi.
Peeta, kavisli şekillerle birleşen keskin çizgiler gibi soyut şekilleri mimari yapıların biçimini bozmak için kullanıyor. Bütün bu şekiller birleştiğinde büyük bir heykel görünümünü yaratıyor ve var olan yapıdan dışarı fırlamış gibi görünüyor. Sanatçının resim, heykel ve bütün eserleri yapısal markalama ve anamorfizmaların potansiyellerini keşfe çıkıyor.
Chiharu Shiota’nın ilk büyük sergisi 27 Ekim’e kadar Tokyo’da bulunan Mori Art Museum’da görülebilecek. Berlin’de yaşayan uluslararası sanatçı hatıra, kaygı, düşler, sessizlik ve benzeri soyut değerleri dile getiren performansları ve kurulumlarıyla tanınıyor. Genellikle kendi kişisel deneyimlerinden yola çıkarak oluşturduğu kişilik, sınırlar ve varoluş gibi evrensel konseptleri sorguladığı eserleri tüm dünyadan pek çok insanı kendine çekiyor.
“The Soul Trembles” (Ruh Titrer) adlı Mori Art Museum’da (Mori Sanat Müzesi) bulunan sergi, Chiharu Shiota’nın 25 yıllık külliyatını detaylı bir biçimde deneyimlemek için büyük bir fırsat. Sergide, tüm alan siyah ve kırmızı iplerle kaplanmış durumda. Bu bağlı iplerin arasında yürüyen izleyiciler görünmez bağlar, anılar, tedirginlik, hayaller ve sessizliğin deneysel ve görsel olarak farkına varıyorlar. Sergi aynı zamanda Shiota’nın kariyerinin başlarındaki eserlerin gelişimini ve istikrarını takip eden bir arşiv niteliğinde olan Presence in Absence (Yoklukta Var Olma) adlı yeni bir eseri de içeriyor.
Geçtiğimiz sene haziran ayında bir Egon Schiele uzmanı olan Jane Kallir Queens, New York’ta ihtiyaç sahipleri için düzenlen bir bit pazarında bulunan ve sanatçıya ait olduğu düşünülen bir çizimle ilgili e-posta aldı. Mailde gönderilen fotoğraf buğulu olduğu için Kallir yeni bir fotoğraf gönderilmesini istedi. Yaklaşık bir sene sonra net bir fotoğraf gönderildi ve resim orijinal gibi duruyordu. Resmin sahibi galeriye davet edildi ve Kallir resmi incelediğinde Schiele için 1918’de bazen tek başına bazen de annesiyle modellik yapan bir kadının çizimi olduğunu doğruladı. Resim, aynı çizim seansında çizildiğine inanılan diğer iki resmin yanına yerleştirildi. Yaklaşık 100.000 ve 200.000 dolar arasında değer biçilen resim şu anda Galerie St. Etienne’de gösterimde. Ayrıca resmi bulan kişi, resmin satışından ele edeceği gelirin bir kısmını ihtiyaç sahiplerine bağışlayacağını açıkladı.
Claudio Acuña J. adlı sanatçı halka açık alanları kullanımımızı kağıttan insanlarıylasanata yansıtıyor. Plegados Itinerantes ya da Travelling Folds (Seyahat Eden Kağıtlar) adlı proje kapsamında sanatçı Claudio Acuña J. Şili’de pek çok şehire 300’den fazla figür kurdu. Sanatçı ve tasarımcı 2017’den bu yana açık alanlara heykeller yerleştirdi. Böylece insanların yerini alan heykeller, toplumun halka açık alanları nasıl kullandığına ayna tutarak izleyicileri kendi yansımalarına davet ettiler.
Her bir figür sanatçı tarafından hiçbir şekilde kesilmeden, origami tekniğiyle kâğıttan yapıldı. Şehirden yaşayanlar için bir “ayna” görevi gören karmaşık görünümlü heykeller, 1x1 boyutlarında karşımıza çıkıyor. Heykellere dışarıdan bir bütün olarak bakıldığında, şehirlerin içlerindeki insanlar tarafından nasıl inşa edildiğinin altını çizen güçlü görsel bir etki akıllarda kalıyor.
Dünyanın prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Booker Ödülü’nün bu yılki 13 kitaptan oluşan uzun listesi açıklandı.
İlk olarak 1969 yılında verilmeye başlanan Booker Ödülü, İngilizce dilinde yazılan, İngiltere ve İrlanda’da basılan kitaplara armağan ediliyor. Bu seneki uzun liste, İngiltere ve İrlanda’da 1 Ekim 2018’den 30 Eylül 2019’a kadarki sürede yayımlanan 151 roman arasından seçildi.
Listede Margaret Atwood’un son kitabı The Testaments, Salman Rushdie’nin Quichotte kitabı ile geçtiğimiz aylarda Doğan Kitap etiketiyle yayımlanan Elif Şafak’ın On Dakika Otuz Sekiz Saniye kitabı da yer aldı.
Altı kitaptan oluşacak kısa liste 3 Eylül Salı günü, kazanan ise 14 Ekim Pazartesi günü Londra’da bulunan Guildhall’da düzenlenecek törenle duyurulacak.
Booker Ödülü 2019’un Uzun Listesi:
Margaret Atwood (Canada), The Testaments (Vintage, Chatto & Windus)
Kevin Barry (Ireland), Night Boat to Tangier (Canongate Books)
Oyinkan Braithwaite (UK/Nigeria), My Sister, The Serial Killer (Atlantic Books)
Lucy Ellmann (USA/UK), Ducks, Newburyport (Galley Beggar Press)
Bernardine Evaristo (UK), Girl, Woman, Other (Hamish Hamilton)
John Lanchester (UK), The Wall (Faber & Faber)
Deborah Levy (UK), The Man Who Saw Everything (Hamish Hamilton)
Valeria Luiselli (Mexico/Italy), Lost Children Archive (4th Estate)
Chigozie Obioma (Nigeria), An Orchestra of Minorities (Little Brown)
Max Porter (UK), Lanny (Faber & Faber)
Salman Rushdie (UK/India), Quichotte (Jonathan Cape)
Elif Shafak (UK/Turkey), 10 Minutes 38 Seconds in This Strange World (Viking)
Jeanette Winterson (UK), Frankissstein (Jonathan Cape)
Netflix’in heyecanla beklenen yeni dizisi The Witcher’ın ilk tanıtım filmi 19 Temmuz’da San Diego Comic Con 2019’da gerçekleşen bir panelde paylaşıldı. Panele, Rivialı Geralt’ı oynayan Henry Cavill, Yennefer’i oynayan Anya Chalotra ve Ciri’yi oynayan Freya Allan’ın yanı sıra dizi sorumlusu Lauren Schmidt Hissrich de katıldı.
Aynı isimli dünyaca ünlü kitap serisinden uyarlanan dizi, yalnız bir canavar avcısı olan Rivialı Geralt’ın, insanların yaratıklardan bile daha kötü olabildiği bir dünyada kendine yer aramasını konu alıyor. Geralt’ın yolu bir gün güçlü bir büyücü ve tehlikeli bir sırra sahip bir prensesle kesişiyor ve bu üçlünün her geçen gün daha da vahşi hâle gelen kıtada birlikte yürümeyi öğrenmesi gerekiyor.
Louvre Müzesi, 2020’de iki adet kültürel deniz yolculuğu düzenlemek için lüks deniz yolculuğu düzenleyen bir şirketle anlaştı. Yolculuklardan biri Basra Körfezi’nde, diğeri ise Akdeniz ve Adriyatik Denizi’nde başlayıp Venedik’te sona erecek. Yolculuk programları, Louvre Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan eserlerin kökenlerine ışık tutmak için müzenin yöneticileri tarafından düzenlenecek. Programlar ayrıca küratörlerin konuşmalarını da içerecek.
2020’in ağustos ayında düzenlenecek ilk geziye katılım fiyatı 4.400 dolardan başlıyor. 10 gün sürecek Akdeniz-Adriyatik gezisi, Yunanistan’da başlayacak İtalya’da sona erecek. Gemide kültür programı kapsamında Kültür Varlıkları Küratörü, Dekoratif Sanatlar Bölümü Yöneticisi, Yunan, Etrüsk ve Roma Eski Eseler Bölümü’nde yer alan Yunan heykellerinden sorumlu Miras Küratörü yer alacak.
İkinci gezi 2020’nin kasım ayında “le jacques-cartier” adlı gemiyle gerçekleşecek. Maskat’ta başlayacak gezi Umman ve Basra Körfezi arasında 9 gün sürecek. Müzenin küratörlerinden ve İslami Sanatlar Bölüm Yöneticisi Yannick Lintz de gemide seyahat ediyor olacak. Yolculuğun son noktası Abu Dhabi’de yolcular Yeni Louvre Abu Dhabi müzesini de gezme fırsatı bulacak.
1940’lardan 1960’lara kadar Capitol Records’la Amerika’nın en yaygın kayıtlarını gerçekleştiren Nat King Cole’un şu ana kadar gizemini koruyan ilk kayıtları Resonance Records’tan ‘Hittin’ the Ramp: The Early Years (1936-43) ile gün yüzüne çıkıyor.
Koleksiyon Cole’un çıkmaya başladığı zamanlarda kaydettiği, daha önce hiç yayımlanmamış bestelerinin de dahil olduğu 200 parçayı içeriyor. Cole’un 17 yaşında ilk çıkışını yaptığı ve Capitol’la imza attığı dönemdeki tüm parçalarını bir araya getiren ilk antoloji olacak bu çalışma 1 Kasım’da satışa sunulacak.
Londra’da bulunan Charles Dickens Müzesi, yazarın 31 yaşındayken Margaret Gillies tarafından çizilen portresini satın almak için gereken 180.000 sterlinin toplandığını duyurdu.
Söz konusu resim 1844’te Royal Academy’nin (Kraliyet Akademisi) yaz sergisinde gösteriliyordu fakat Gillies 1886’da portreyi kaybettiğini söyledi. O zamandan beri kayıp olan resim, Güney Afrika’da bir müzayedede, küfle kaplanmış bir şekilde, ıvır zıvırla dolu bir kutunun içinde bulundu.
Dickens, Gillies kendisini resmettiğinde A Christmas Carol’ı (Bir Noel Şarkısı) yazan, yıldızı yeni parlayan bir yazardı. Resim Güney Afrika’da bir şehir olan Pietermaritzburg’ta bir müzayede 27 sterline alındı. Resmi alan kişi internette biraz araştırma yaptıktan sonra resmin Charles Dickens’ı andırdığını fark etti ve sanat simsarı Philip Mould’la iletişime geçti.
Müze, Gillies’ın resminin 24 Ekim’de devamlı program kapsamında gösterileceğini fakat korunmasına yardımcı olmak için gösterimden kaldırılacağı zamanların da olacağını belirtti.