02 KASIM, CUMA, 2018

Dünyaca Ünlü Sanatçılara İlham Veren Atıştırmalıklar

Atıştırmalık bir şeyler yemek, hepimizin vazgeçemediği huylardan biri. Öğrendiğimize göre, dünyaca ünlü sanatçılar da söz konusu atıştırmalıklar olduğunda bizden farklı görünmüyor. Yaratıcılık ve üretim motivasyonunu arttırdığı düşünülen besinler arasında kahveden ıspanağa, meyveli jöleden muza kadar pek çok yiyecek bulunuyor. Öyle ki aralarında sütlaç bile var! Bizler de sanat tarihine mâl olmuş sanatçılara ilham veren, Pablo Picasso’dan Georgia O’Keeffe’ye kadar altı ünlü sanatçının en sevdiği atıştırmalıkları sizler için derledik. 

Dünyaca Ünlü Sanatçılara İlham Veren Atıştırmalıklar

Agnes Martin

Kullandığı renk ve çizgileri olabildiğince minimum seviyede tutan Agnes Martin’in günlük hayatından ilham aldığını söylemek yanlış olmaz. Martin’in düzenli ve sade beslenme alışkanlığı eserlerine de ilham vermiş görünüyor.

1960’ların ortasında ani bir kararla New York’tan ayrılan Agnes Martin, Meksika’da bir çöle yerleşip burada edindiği basit bir beslenme alışkanlığıyla çalışmaları için gereken enerji ve zihin açıklığını uzun saatler koruyabilmiştir. Beslenme düzeni belirli zaman aralıklarına göre değişim gösteren Martin, bir kış boyunca yalnızca ceviz, kaşar peyniri ve bahçesinde yetiştirdiği domateslerle beslenirken, ilkbaharda ise portakal suyu ve ananastan oluşan jöle ile perhizine devam etmiştir.

Sanat taciri Arne Glimcher, Agnes Martin’i her ziyaret edişinde stüdyosunda gördüğü kahve ve muzdan bahseder. Düzenli beslenme alışkanlığına rağmen kahve ve muzdan vazgeçemeyen Agnes Martin bu ikilinin en sevdiği atıştırmalıklar olduğunu söylerken, çalışmaları esnasında enerji depolamak için de onlardan sık sık yararlanmıştır.

Georgia O’Keeffe

Georgia O’Keeffe, sanat alanında gösterdiği birçok başarının yanı sıra tadı damaklarda kalan yemekleriyle de anılıyor. İlk olarak sanatçının ailesi ve sevenlerinin bildiği bu sır bugün ise tüm dünyaya yayılmış durumda. Robyn Lea tarafından yazılan ve 2014’te basılan Dinner with Georgia O’Keeffe: Recipes, Art and Landscape isimli kitapta da O’Keeffe’nin sağlıklı tariflerine rastlamak mümkün.

Eşi Alfred Stieglitz’in restoran dahi açmayı teklif ettiği O’Keeffe’nin yemekleri sebze ağırlıklı ve sağlıklı tariflerden oluşuyor. Organik ve yerel yiyeceklerle beslenmenin öncülerinden olan sanatçı, Abiquiú’daki bahçesinden topladığı sebze ve meyvelerle perhiz türü yiyecekler yaparken bu şekilde beslenmenin çalışmalarını daha güçlü ve başarılı kıldığını ise sıklıkla vurgular.

98 yaşına kadar aynı beslenme düzeniyle yaşayan sanatçı, yakın arkadaşı John Marin’e de aynı şeyi aşılar. 2014’te basılan kitapta da bu düzenden bahseden Marin “Ne kadar sağlıklı beslenirsek o kadar yaratıcı işler üretiriz” sözü ile Georgia O’Keeffe’nin izinden gittiğini anlatır.

Pablo Picasso

Ünlü kübist ressam Pablo Picasso’nun dizginlenemeyen bir iştahı vardır. 1930’lara gelindiğinde 50’li yaşlarında olan Picasso, bir tür hastalık hastası olduğu için hâlihazırda devam eden diyetinde bilerek kısıtlamaya gider. Hastalıklarının artmasıyla başarısız olmaktan korkan sanatçı, birgün çok sınırlı yiyeceklerden oluşan Akdeniz diyetine başlamaya karar verir. Ana öğün ve atıştırmalıkları balık, sebze, üzüm ve sütlaçtan oluşan Akdeniz diyetinde, yiyecekler yalnızca maden suyu ya da sütle yıkanmak zorundadır.

​Oldukça sınırlı olan yiyecek listesine rağmen Picasso’nun yemeğe ve sanata olan düşkünlüğü tüm yoğunluğuyla devam eder. Sanatçının aşıklarından Fernande Olivier, yedi yıllık ilişkilerinde Picasso’nun kimi yemeklerin başından sonuna kadar tek bir söz dahi söylemediğinden bahseder. Arkadaşlarının yemek davetlerinde bile diyeti üzerine konuşulan Picasso’ya enerji verdiği bilinen en sevdiği yiyecek ıspanaklı sufle ise doktorunun önerdiği ve hazırlaması en kolay besinler arasında ilk sırada gelmektedir.

David Lynch

Kült ressam ve film yapımcısı David Lynch’in mutluluk ve huzur dolu yaşamı, hakkında çıkan haberlere göre düzenli olarak yaptığı transandantal meditasyona bağlanıyor. Sağlıklı bir beslenme alışkanlığına sahip olan David Lynch’e göre yaratıcılığını besleyen en önemli etken, bünyesine depoladığı şekerleme ve kahveden geliyor. Sürreal senaryoları ve hayal gücü yüksek yapımlarıyla bilinen Lynch, ilham kaynağını Tween Peaks adlı televizyon serisinde de açıkça dile getiriyor. (Hatırlarsanız, dizinin baş karakteri Dale Cooper da bir kafein bağımlısıydı.)

​Dokuzuncu sınıftan bu yana kafeine olan tutkusuyla bilinen Lynch, Huffington Post’a yazdığı makalesinde de bu konuyu ele alıyor. Arkadaşı Toby’nin ressam olan babasından etkilenen yapımcı, yetişkin olmanın ressam olmakla ilişkilendirildiği bir haberin ardından kendisinin de bir ressam olmak istediğini anlatır. Ressamların çokça kahve içtiğini bilen ve yaratıcılığın kafeinle geldiğine inan Lynch, bir günde içtiği yedi fincan kahveyle yanında tükettiği şekerlemelerin ilham kaynağı olduğundan bahsediyor. Senaryolarında da aynı taktiği uygulayan sanatçının elde ettiği başarıları düşündüğümüzde, söylediklerinin doğruluk payı oldukça yüksek görünüyor.

Andy Warhol 

Ready-made olarak adlandırdığı eserlerinde seri üretim ürünlerini referans alan Andy Warhol’un gıda sektöründen esinlendiği Campbell çorba kutularıyla da biliniyor. Ancak dünyaca ünlü çorba kutuları ve hazır gıdalardan oluşan diğer yiyecek ürünleri, Warhol için yalnızca bir referans olmakla kalmayıp aynı zamanda beslenme alışkanlığını oluşturan temel öğünler hâline de gelir. Uyguladığı perhizlerde de bu kuralı gözeten sanatçı yemek yapmayı, protein pişirirken kendisiyle dalga geçmenin bir yolu olarak tanımlar. Öte yandan dünya üzerinde en sevdiği yiyecek şeker olan Warhol’un tatlı türündeki atıştırmalıkları da bugün bile kulağa ilginç geliyor. Bunlardan biri olan özgün kek tarifi ise iki dilim beyaz ekmeğin arasına yerleştirilen koca bir parça sütlü çikolatadan oluşuyor. Çabuk hazırlanabilen ve şekerli olan tüm yiyecekleri ana öğünü hâline getiren Warhol, atıştırmalık bir şeyler istediğinde ise sıklıkla jöleli sandviç yapar.

La Grenouille’den Mr. Chow’a kadar New York’taki birçok ünlü restoranın müşterisi olan Andy Warhol, buna rağmen yemeklerini yakınlarda bulunan otomat makinelerinden sipariş verir. The Andy-Mat adında bir restoran açmak isteyen sanatçı konsept olarak, tepsiler dolusu yiyecekleriyle restorandaki sandallarda televizyon izleyen birçok müşteri hayal eder.

Beatrice Wood

Dünyaca ünlü seramik heykelleriyle tanınan Beatrice Wood, başarısının ardındaki sırrı “erkekler, sanat kitapları ve çikolata” olarak tanımlar.

​Yeme alışkanlıklarıyla ilgili sınırlı bir bilgi olsa da Beatrice Wood’un çikolataya olan düşkünlüğü kanıtlanmış görünüyor. Beatrice Wood Center for the Arts’ın yöneticisi Kevin Wallace kendisiyle yapılan röportajda Wood’un stüdyosundaki dolabın arkasında Hershey’s marka çikolata kapları bulunduğundan bahseder ve Wood’un çalıştığı her günün gecesinde Hershey’s’in ürettiği çikolatalarından yediğini anlatır.

İçerik kaynağı için tıklayınız.

Çeviri: Özüm Ceren İlhan

0
16581
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage