12 ARALIK, PAZARTESİ, 2016

Şiirsel ve Resimsel İmge Arasındaki Dans

Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na katılan yeni eserleri, İlhan Berk’in şiirleriyle birlikte ele alarak farklı bir yorum getirmeyi hedefleyen “Yazıt” sergisi, 19 Şubat tarihine dek Borusan Contemporary’de görülebilecek. Sergi usta şair İlhan Berk’in şiir ve resim dünyasıyla çağdaş sanatın farklı arayışlarını bir araya getirerek alışılmışın dışında bir bağlamlandırma sürecini tartışmaya açıyor. “Yazıt”ı küratörlüğünü üstlenen Necmi Sönmez’den dinledik.

Şiirsel ve Resimsel İmge Arasındaki Dans

“Yazıt” sergisi Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na katılan yeni eserleri bir araya getiriyor. Koleksiyonda özellikle dijital teknikle üretilmiş eserlerle karşılaşıyoruz. Sizin sergi için seçtiğiniz eserler hangi tema etrafında toplanıyor?

Bu sergiyi hazırlarken belli bir temadan değil, Borusan Contemporary koleksiyonuna son yıllarda katılan, hareketli imgelerin (moving image) ön plana çıktığı, video, projeksiyon ve yerleştirme tekniklerinin kullanıldığı çalışmalar üzerine yoğunlaştığımı belirtmeliyim. Sergi, Perili Köşk’ün mimarisinden kaynaklanan, çok parçalı, katlar arasında ilerleyen, hem iç hem de dış mekâna yansıyan, farklı katmanlara sahip. Bu katmanların bir araya gelmesiyle serginin kavramsal çerçevesi oluşuyor. Çıkış noktası koleksiyonun kendisi olduğu için, bir dans terminolojisi olan “pas de deux” kavramından yola çıkarak çalıştım.

Borusan Contemporary’de sanat eserleri mekâna değil, mekânlar sanat eserlerine uygun bir hale getirildiği için, belli tema yerine farklı katmanlardan yola çıkan, bunlar arasındaki ilişkileri sorgulayan bir sunum geliştirdik. Bunu çoğulcu yaklaşım olarak ta özetlemek mümkün. Böylece hem izleyicilere yeni yorumların kapıları aralanıyor, hem de onları daha önce karşılaşmadıkları olgular üzerinde düşünmeye davet eden birlikteliklerin önü açılıyor. Çağdaş sanatın ilk bakışta kavranamayacak kadar yoğun içerik ve teknikleri izleyicilere sunması, “ilk karşılaşmaların” son derece doğru olarak planlanmasını gerektiriyor. Çünkü bir çalışmaya ikinci ya da üçüncü kez bakılıp bakılmayacağı hissiyatı, ilk temasta izleyici ile sanat eseri arasında doğan elektriklenmeden ortaya çıkar. Yazıt sergisinde bu elektriklenmeyi tetikleyecek bir yöntem izleyerek, Perili Köşk’ün sekiz katına yayılan bir “ağ” kurduğumuzu söylemeliyim. 

THOMAS RUFF

Substrat 30 I

2006

240 x 186 cm

Kromojenik baskı, diasec

Ed. 1/3 + 1 AP

Borusan Çagdas Sanat Koleksiyonu

Yazıt”ta hangi sanatçılarla karşılaşıyoruz?

Sergilediğimiz sanatçıların soyadı sırasına göre düzenlenilmiş listesini sizinle paylaşmak istiyorum: Ruby Anemic, Lars Arrhenius, George Barber, Burak Bedenlier, Laurent Bolognini, Eelco Brand, Edward Burtynsky, Christoph Dahlhausen, Lynn Davis, Lale Delibaş, Ian Davenport, Liam Gillick, Teo González, Ray Harris, Claudia Hart, Allard Van Hoorn, Erdal İnci, Chen Jiagang, Bengü Karaduman, Hannu Karjalainen, Michael Kenna, Miru Kim, Imi Knoebel, Ola Kolehmainen, Renée Levi, Sol LeWitt, Markus Linnenbrink, Tatsuo Miyajima, Manfred Mohr, François Morellet, Isabel Muñoz, Maurizio Nannucci, Andrew Rogers, Thomas Ruff, Björn Schülke, Paul Schwer, Roman Signer, Keith Sonnier, Serkan Taycan, Markus Weggenmann, Ekrem Yalçındağ, İskender Yediler, Jerry Zeniuk, Beat Zoderer ve Marina Zurkow.

Daha önceki koleksiyon sergilerinde Leyla Erbil ve Tezer Özlü gibi yazarlardan ilham alınırken bu defa eserler İlhan Berk’in şiirleriyle birlikte sunulacak. İlhan Berk’i seçmenizdeki sebep nedir?

Uzun süren yaşamı boyunca (1918-2008) farklı açılımları olan kitaplar yayımlayan İlhan Berk, İkinci Yeni Akımı içinde konumlandırılmış bir şair olarak Modern Türk Şiiri’nin kırılma noktasında duruyor. Öğretmen, çevirmen, yayıncı kimliklerinin yanı sıra resim sanatıyla da yakından ilgilenmesi, onun 1960’lardan itibaren “disiplinler arası” olarak tanımlanan farklı etkinlik biçimlerinde “kendi sesini” bulmasına yardımcı oldu. Düzenli olarak günlük çalışma notları tutan İlhan Berk’in defterlerine yazdıkları, karaladıkları, çiziktirdiği cümleler, onun yazı ile resim arasında konumlanan hiyeroglif benzeri şekillerle çizmesini tetikledi. İlhan Berk’in 1960’te yayınladığı Çivi Yazısı isimli kitabından itibaren, diyagram olarak da tanımlanabilecek olan çizimlere ve desen yapmaya yöneldiğini görüyoruz. Şair özellikle yakın dostlarına imzaladığı kitaplarının ilk sayfalarına bu tür çizimler gerçekleştiriyordu. Bu noktada belirtilmesi gereken, Berk’in bir ressamdan farklı olarak, el yazısı, karalama, çiziktirme gibi “yazı eylemine” dayalı olan pratiklerle desenlerinin bel kemiğini oluşturmasıdır. Şiirsel imge ile resimsel imge arasındaki bu akışkanlık, serginin de çıkış noktasını oluşturuyor.

CLAUDIA HART

Mevsimler

2009

11’ 7” döngü

20” ekran ve özel yapım ahsap çerçeve

Ed. 2/6 + 2 AP

Borusan Çagdas Sanat Koleksiyonu

Eserler ile İlhan Berk’in şiirleri nasıl bir uyum yakalıyor?

Sergideki çalışmalar ile İlhan Berk’in şiiri arasında çağrışımlara dayalı bir uyum olduğundan söz edilebilir. İlhan Berk’in şiirinin tadına varmış, okumuş bir izleyici için bu doğrultuda birçok ipucu olduğu gibi, böyle bir birlikteliği daha önce deneylememiş olan izleyiciler için de yön gösterici birliktelikler kurduk. Sergi, Berk’in Yazıt isimli şiiriyle başlıyor, bunun yanına Laurent Bolognini, F-Vecteur isimli ışık heykelini yerleştirdik. Bu heykel, sensörler yardımıyla yedi farklı hareket biçimiyle adeta mekânı şiirselleştirip farklılaştırıyor. Nasıl İlhan Berk şiiri sözcükleri anlamından çıkarıp başlı başına görsel bir gövdeye oturtuyorsa, Bolognini’nin ışık heykeli de tanımsızlığı seçerek izleyicilerin üzerinden anladım - alamadım korkusunu alıp, onları sadece seyretmeye davet ediyor.

Sergi ismini de İlhan Berk’in Yazıt adlı şiirinden alıyor. Bu şiir sergiyi hangi noktada etkiliyor?

Daha önce de belirtmeye çalıştığım gibi, şiir sergiyi için bir çıkış noktası oluşturuyor. Nasıl büyük bir kaya parçasını yerinden oynatmak için daha küçük bir kayaya ve bir çubuğa ihtiyaç varsa, bu sergide yer alan çalışmaların kavranması, anlamlandırılması için şiire, yanı tüketilmemiş, öğretici olmayan söze gereksinim vardı. Şiirin esinledirici, anlamı günlük yaşamdan koparıp özgürleştiren özelliği, serginin hareket noktalarından birini oluşturuyor.

Berk, şair kimliği yanında diyagram olarak da tanımlanabilecek olan çizimlere ve desen çalışmalarına yönelmiş. Özellikle yakın dostları için imzaladığı kitaplarının ilk sayfalarına bu tür çizimler yapmış. Yani bir ressamdan farklı olarak elyazısı, karalama, çiziktirme gibi “yazı eylemine” dayalı olan desenlerden bahsediyoruz. Siz bir küratör olarak bu desenleri nasıl yorumluyorsunuz?

İlhan Berk’in şiirlerini 1985’ten itibaren okumaya, keyfini çıkarmaya başlamıştım. O sıralarda birkaç arkadaşımla, birbirimizden güç alarak onun bir imza etkinliğine katılmıştık. Üzerimizdeki acemilikle birkaç soru sorduğumuzda bizimle ilgilendi. O sıralarda amatör olarak fotoğraf çekiyordum. Bir kaç makara fotoğrafını çektiğim için olsa gerek, bunlardan birkaç tanesini de bana getirir misiniz deyip bize İstanbul’daki telefon numarasını vermişti. Bu numarayı arayıp Şişli’deki evine gittiğimde, kendisine bu fotoğrafları verdiğimde, büyük bir incelikle bana o sıralarda çıkan Galata isimli kitabını ilk sayfasına bir desen çizerek hediye etti. Bu desene resmen vurulmuştum. Şiiri bırakıp saatlerce Klee üzerine resim hakkında konuştuk. O kadar çömertti ki, ayrılırken küçük bir dosya içinde kendi desenlerini gösterip küçük birtanesi de hediye etti. Osmanlıca bir el yazması sayfası arkasına çizilmiş olan bir nü deseniydi bu. Baktıkça daha çok bakıyordum bu küçük yaprağa. Sahafları gezip böyle kitapları, desenleri var mı diye aramaya başladım. Neredeyse bir tost parasına satılıyorlardı. Ne bulduysam almaya başladım. Aldıklarımı İlhan Berk’e göstermeye başlayınca aramızda bir dostluk kuruldu. Desenlerini beğenip toplamaya başladığım için diyalopumuz epeyce gelişti. Bence bu desenler, Tevfik Fikret’ten Nazım Hikmet’e, Arif Dino’dan Oktay Rifat’a kadar resim yapmış, görsel sanatları yakından takip etmiş bir şiir geleneğinin parçası.

Serginin bir diğer süprizi de İlhan Berk’in on adet deseni ve el yazılarına da ev sahipliği yapacak olması. Şairin desen ve el yazıları koleksiyon eserleriyle hangi bağlamda kesişiyor?

Borusan Contemporary kolekiyonunda dijital yaklaşım ön plana çıktığı için, İlhan Berk’in Atlas isimli şiir kitabı üzerine yaptığı desenleri stop motion film tekniğiyle üretilmiş bir video loop olarak monitörlerde sergilemeyi düşündüm. Bu hem Berk’in resmini hem de el yazısını daha iyi yansıttığı gibi, içerik olarak diğer çağdaş sanatçıların çalışmalarına yakınlaştırıyor. Berk’in çizgisinde tutkuyu, soyutlamayı ve yeni anlamlara yönelen arayışları görmek mümkün, bu da sergideki diğer çalışmalarla ortaklıklar yakalamasını olanaklı kılıyor.

Günümüzde çağdaş sanatta yazı, belge, arşiv çalışmaları etrafındaki üretimlerle sıklıkla karşılaşır olduk. “Yazıt”da bu akıma bir referans olarak gösterilebilir. Siz çağdaş sanatta son yıllarda daha sık karşılaşır olduğumuz yazınsal öğelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? 

Belge ve arşivin görsel bir araştırmanın odağına yerleşmesi için bence belli miktarda imgesel olması, kuru belgeselciliği aşarak izleyiciye farklı bir çıkış noktasını göstermesi gerekiyor. Yeni yorumların önünün açılması için bu tür çıkış noktalarına, arşiv, yazı, belge çıkışlı yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. Çünkü bu sayede sadece sosyal, politik, ekonomik gelişmeleri odağına yerleştiren araştırmalar, habercilikten, yakınmadan, acındırmadan kurtularak kendi bağımsızlıklarını ilan edebilirler. Yazıt sergisinde, yazının anlam boyutu değil, kavramsallığını ön plana çıkarmaya çalıştık. Dolayısıyla yazınsallık, sözcüklere değil, formlara dayanarak karşımıza çıkıyor. Koleksiyonun taşıdığı değerler bu sayede daha yoğun olarak algılanabilecek. İlhan Berk nasıl anlama, şekilciliğe tekme atarak her türlü tepkiye rağmen, imgeselliğin kapısını araladıysa, bu sergideki eserler de izleyicilere yeni esinlenme olanakları sağlayacak şekilde yorumlandı.

Sergi paralelinde bir dizi etkinlik de gerçekleşecek. Bizi nasıl bir program bekliyor?

Öncelikle serginin açıldığı haftasonu, İlhan Berk’in oğlu Ahmet Berk’in katılımıyla bir sergi turu ve ardından konuşma düzenledik. Buna paralel olarak İlhan Berk’in şiirlerinin 24 saat boyunca gönüllüler tarafından sergi mekânında okunacağı bir etkinlik yapmayı planlıyoruz. Ayrıca başka süprizler de olacak, bunların organizasyonu için çalışıyoruz. Bu ilginç sorular ve ilginiz için teşekkür ederim. 

0
5184
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle