04 AĞUSTOS, SALI, 2015

Çocukluğunuza Yolculuk Yapmak İstemez Miydiniz?

Fabien Merelle, sizi çocukluğunuzun yatak altında saklanan canavarlarıyla, uyuduğunuzda koridorlarda gezinen ruhlarıyla ve karanlık kabuslarıyla yüzleşmeye davet ediyor. Edouard Malingue Gallery tarafından temsil edilen sanatçıyla ilhamlarına, yarattığı bilinçaltı senaryolara ve İstanbul sanat dünyasına dair sohbet ettik. Siz de Merelle'nin oyununa katılmak isterseniz, eylülde ARTINTERNATIONAL'da işlerini görebilirsiniz!

Çocukluğunuza Yolculuk Yapmak İstemez Miydiniz?

Siyah mürekkep ve yağlıboyadan detaylı çizimler ve sembolik seviyede yoğun kırılganlık barındıran heykeller üretiyorsunuz. Merak ediyorum, çizmeye ve heykel yapmaya başlayışınız genelde nasıl oluyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?

Her zaman çizdim. Diğer çocuklar durduğunda ve yazmaya başladıklarında, ben çizmeye devam ettim, çizim benim için her zaman bir ifade biçimi ve ayrıcalıklı bir kıymetlendirme şekli oldu. Sonrasında çizimlerim de benimle beraber büyüdü ve ergenlik, olgunluk başlangıcı gibi farklı süreçleri deneyimledi. Heykel bana son zamanlarda geldi, ama ben onu da uzayda çizim yapmanın farklı bir şekli olarak görüyorum. Bence resim bir anlamda bu evrenin materyalleştirilmesi. Bugüne kadar sadece sayfalar üzerinde yer aldı. Benim işlerim izleyiciyi arıyor ve onların benim tanımladığım dünyaya adım atmalarını bekliyor. Yaşadıklarım ve etrafımda gördüklerim bana ilham veriyor. Çizim ve heykel gerçekliği algılamama ve ona kendi yöntemimle yatırım yapmama yardımcı oluyor.

Vautours, 2013

Ink and watercolour on paper

21 x 29.5 cm

‘courtesy of Edouard Malingue Gallery, Hong Kong’

Genelde bilinçaltı senaryoları ve rüyavari durumlar üzerine işler üretiyorsunuz. Bu konularla ilgilenmeye nasıl başladınız? Sizin için önemleri neler?

Bu konseptlerle ilgileniyorum. Ama doğrusunu söylemem gerekirse, yönlendirilmeme izin veriyorum. Fikirler bana kendilerini empoze ediyor: Bence önemlerini biliyorum ve genelde sonradan bilinçaltımın bana ne anlatmak istediğini anlayabiliyorum. Bu konular benim için önemli çünkü işlerimin bana bir şeyler anlatmak istediğini çok iyi görebiliyorum. Anlattığım senaryolar rüyalara çok yakın. İmgeleri ve önemsediğim fikirleri yeniden birleştiriyorum ve onları birbirleriyle ilişkilendiriyorum. Çizim sayesinde, yerçekimi ve zaman kurallarını ortadan kaldırabiliyorum. Artık var olmayan insanlar var olabiliyor. Fanteziler kendilerini ifade ediyor, yeniden form kazanıyor. Bilinçaltımın konuşması için özel bir çaba sarfetmiyorum. Bu imajları yaratmak hayati bir ihtiyaç, ancak sonrasında bunun işlerim için olduğunu anlayabiliyorum.

Çocukluk çizimlerinizin ortaya çıkması yaratıcılığınızı çok etkilemiş gibi gözüküyor. Onlarla olan ilişkinizden biraz daha detaylı bahsedebilir misiniz?

Çocukluk çizimlerim, Beaux-Arts Akademi'ye yeni başladığım ve sadece sıkıcı çizimler yaptığım bir dönemde tekrar hayatıma girdi. Ustalığımı kanıtlamamın ve etrafımdaki evreni tanımlamamın yeterli olduğunu düşünüyordum. Ve bu sebeple bunun için çaba sarfediyordum. Ama sonradan anladım ki, bu anlamsız bir çabaydı- figüratif için figüratifin peşindeydim. Bir çocuk olaraksa çizim yapmaktan keyif alıyordum. Bir oyundu. O yüzden o çizimleri tekrar bulmak istedim. Çok basitti, babam onları saklamıştı. Ve orada, çocukluğum, elimden tuttu ve bana yolu gösterdi.

Böylece, kendi çocukluk çizimlerimle, çizilmiş bir sohbet başlatma kararı aldım. Ve çocukların yapmakta çok başarılı olduğu gibi ciddi konular üzerine düşünürken bir yandan da oyundan geri kalmamaya çalıştım. Bugüne kadar süren işlerimin başlangıcı böyle oldu. Tabii ki artık bir çocuk gibi çizimler yapmıyorum ama çizimleri görme biçimim aynı. Hayatımda olanları hesaba katıyorum, kendimi eğlendiriyorum, bazı belirli ağırlıkları bırakıyorum. Çocukların kendilerini farklı farklı durumlarda çizdikleri gibi ben de kendimi çiziyorum. Bugün 'yazdığım' gibi, ama yetişkin olarak vizyonumu kaybetmeden...

Şeytan ruhlar ve çocukluk korkuları... 20. yüzyıl düşünürlerinin psikolojik teorileri işlerinizi nasıl etkiliyor?

Onları sonradan keşfettim ve onlara karşı çok hassas duygular hissettim. Çizimlerimin bana empoze etmeye ve anlatmaya çalıştıklarını deneyerek anlamamda yardımcı oldular. Yaratırken onları kullanmadım ama teorileri işlerimin bana sorduğu soruları cevaplamamı sağladı.

Les Yeux Clos, 2013

Ink and watercolour on paper

63 x 44 cm

‘courtesy of Edouard Malingue Gallery, Hong Kong’

Bu sene Eylül ayında işlerinizi İstanbul'da ARTINTERNATIONAL'da göreceğiz. Burada hangi işlerinizi göstermeyi tercih ettiniz? İstanbul'la bağlantılı olarak sizin için önemleri neler?

Orada benim için çok önemli olan bir heykel ve aynı ruhu takip eden çeşitli çizimler yer alacak. Genelde işlerimde sıklıkla kendini tekrar eden, 'kendi metamorfozunu yaşayan bedenin hikayesi' üzerine işler yer alacak. Bu işlerde bedenim kendisini bir sebzeye çeviriyor ve genelde bir çam ağacının görünümü kontrolü ele geçiriyor. Bu ağacı geçen sene İstanbul'da neredeyse her yerde gördüm. Ne diyebilirim ki, bağımlısı oldum. Genelde hayatın içine çektiği insanların sadece kafalarıyla hareket ettiklerini düşünürüm. Yolda bırakılan ve unutulan genelde bedendir. Oraya gitmediğin sürece, kendini hatırlatmaz. Ve bu metamorfoz hikayesi, bana acı veriyor. Bana ayrıldığım toprak üzerine düşünmemi, tekrar yürüyebilmek için sorular sormamı ve sadece bedenden ibaret olmamamı söylüyor.

Uluslararası bir sanatçı ve dışarıdan bir göz olarak İstanbul sanat dünyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye'den takip ettiğiniz ve ilham verici bulduğunuz sanatçılar var mı?

İstanbul'daki sanat dünyasının çok dinamik ve umut vadedici olduğunu düşünüyorum. Aslında yeni yeni keşfetmeye başladım. Türkiye'ye son seyahatimde Edouard Malingue tarafından temsil edilen Nuri Kuzucan ile tanışma fırsatım oldu. Onun uzayı işgal etme şeklini, şehrimiz ve içinde yaşadığımız ve bize ev sahipliği yapan hacimler hakkında anlattıklarını seviyorum. Farklı dünyaları olan İhsan Oturmak ve Ceren Oykut gibi başka sanatçılar da var. İstanbul, kültürel seviyede pek çok şeyin yaşanmakta olduğu bir şehir ve bu durum sanatçıları entelektüel olarak besliyor. Hala atölye bulmanın mümkün olduğu bölgeler var. ARTINTERNATIONAL çok cezbedici, tüm dünyadan galeriler geliyor. Türkiye aslında bir geçit, çekimin merkezi ve tabii ki benzerleri gibi sanatı ve sanatçıyı kendine çekiyor.

Gelecek planlarınız neler? Ajandanızda heyecan verici projeler, sergiler, ilham verici etkinlikler var mı?

Pek çok olası proje var. Bu sene sona ermeden Endonezya'da ve Fransa'da sergilerde yer alacağım. Cenevre ve Hong Kong'da kişisel sergilerim olacak. Varlığıma sınır çeken çizimler ve sınırları aşmama sebep olan heykeller yaratacağım.

0
4850
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage