Bir gül goncası
Kopup
Düştü yere
Kelimeler saçıldı cümlesinden göğe
Bir fırtına elin birinde
Tutup
Doldurdu kelimeleri güle
Bitip bir kapı dibinde Yiğit
Şakıdı sevdiğine
Süzüldü güzel pencereden
Saten çarşaf düğümlerinden ipek elbise ile
Bir rüya gözlerinde
Gözünde ceylan sekti bir diğerine
Yıldızlar düştü yüze
Saçlar döküldü bele
Heybesi omzunda hanımeli kokulu
Yerleşti başı omzuna yiğidinin
Ak bir kısrak belirdi
Yelesi bin turna sesiyle
Gövdesi volkan ateşiyle
Aldı sırtına çift beden bir canı
Aldı ardına dağı taşı
Bıraktı tozu toprağı
Kınalı eller kenetlendi belinde
Teni hanımeli
Kenetlendi yiğidin eli altın sırmalı dizginde
Kara barut kokuları sardı kara havayı
Aldı yalçın kayalıkları yankısı
Dört nalın sesinde bir kurşun halayı
Dört nalın sesinde bir ölüm alayı
Doğrulttu başını yiğit
Gözleri kartal çizgili
Kavradı bir eliyle Kınalıyı
Attı narasını ciğerden
Yedi düvel kükredi
Kişnedi ardından atlar
Düştü korku gözlere
Sürüldü namert mermiler namluya
Vuruldu gölgesi
Vuruldu tozu toprağı
Bir ses’e adanmış
Göğün yankısı
Bedeni ak
Haykırır sessizleri göğün tanrısı
Sessizler gümbürder
Gümbürder kısrağın doru sesi
Biter burnunda volkan ateşi
Yiğit aldı eline altı patları
Tek kurşunda yıktı dağları
Yıktı kişneyen atlardan kötü ruhları
Parladı namlusu beş kez altı patların
Tükendi korkuları düştü beşi atlıların
Arşın arşın ezildi toprak
Düştü kayalar birer birer
Çekildi gözyaşları güzelin
Güzelin elleri yiğidin
Sarıldı eller bele
Anca parıldardı gözler
Düşse bir yıldırım yere
Açsa güneş yüze
Sarıldı iki beden sarıldı bir ömre
Kınalı aldı rüzgârı yelesine
Rüzgârında yiğidin bakışı
Yüreğinde güzelin duruşu
Koşar dört nala
Kınalının atılır kara gölgesi
Atılır ak taşlardan kara kayalara
Ağlar kız anası toprak ile dövünür
Yırttığı göğsünden tüm acısı dökülür
Saçları avuçlarında
Kanı gözyaşlarında
Oğulları öldürür kızını bitmeyen ağıdında
Arşınlar tepeleri kınalı
Görünür zindan kayalıklar
Ötesinde her sesi yutan uçurumlar
An ve an yarılır zaman
Kartal çığlıkları göğü dağlar
An ve an
Dağlarda bir yiğit ufku arar
İki atlı gölgeleri deler
Güder tüm kini bakışları
Salya dolu nefeslerinde ölüm kokusu
Ezeli yutmuş kayalıklar yıkılır birer birer
Yer darbeyi sırtından
bir atlı ezilir
Doru atın sesi uçurumda gizlenir
Nefesinde volkan patlar kınalının
Çift can bir ömre verir bedenini
Yığılıp kalır bittiğinde yolun
Önünde uçurumun
Yiğit kavrar güzeli belinden
Kaldırır tüm tabiatı
Altın saçaklar dökülür sümbülünde yüzün
Ufuklar yanar gözlerinde güzelin
Sızar gözyaşları kınalının
Son gördüğü bir bütün tabiatın
Atılır güzel ak gerdanına ak kısrağın
Yarılır damarları nefes nefese
Kınalının gözlerinde güzelin nur yüzü
Çeker altıpatları yiğit
Sıkar kendi yüreğine sıkar gibi son kurşunu kınalının
Yığılır başı
Güzelin eline kınalının
Gözlerinde şafak sökerken
Öper gerdanından güzel
Tutar yiğit güzeli ellerinden
Gün doğumuna koşar
Adımıyla dağlar aydınlanır
Adımıyla kuşlar cıvıldaşır
Güneş doruklardan evvel bir ömrü aydınlatır
Gerisinde karanlık
Gerisinde kan
Kişner doru at nefes nefese
Belirir karanlıkta namlusu tüfeğin
Saklar yiğit güzeli bedeniyle güneşe doğru
Bir gürültü doldurur uçurumu
Bir gürültü durdurur zamanı
Kan sızar şakağından yiğidin
Kan sızar ipek fistan üstüne
Dağlar sallanır
Kayalar yıkılır
Bir yiğit yığılır güzelin üzerine
Bir ağıt kopar ciğerinde dağların
Yıkılır dağlar namerdin üstüne
Ellerinde yiğidinin kanı
Kulağında son nefesi
Güzel kaldırır başını güneşe doğru
Yüzünde son ışığı
Son ışığı gözlerinde yiğidinin
Açar dağlara doğru
Doldurur uçurumla kollarını
Bir gül goncası
Kopup
Düşer yere
Kelimeler saçılır cümlesinden göğe.
Sarper Timur
2016