0 YAPILAN YORUMLAR
5857 GÖRÜNTÜLENME
6 TAKİPÇİ
1 BEĞENİ
ADAM VE ÇOCUK’DAN

“Oturalım” dedi adam. ‘Ne garip’ diye içinden geçirdi sonra. Her şey burada, bir masada, başlamıştı ve gidişat böyle devam ederse  -ki başka bir ihtimal görünmüyordu ufukta-  her şey yine bir masada son bulacaktı. Mekân aynı, masa aynı, insanlar aynı… Dışarıdan bakıldığında her şey aynı gibi gözüküyordu ama farklı olan bir şeyler olmalıydı ki vardı da zaten. Neydi acaba? Adamın aklına takıldı bu. “Farklı olan bir şeyler olmalı.” Sonra “Duygular” dedi farkında olmadan, dışından söyledi.
-‘Efendim’ dedi çocuk. Sadece bunu söylemekle yetindi. Zira çocuk da tam bu sırada uzun soluklu bir düşünsel eylem içerisindeydi. Refleks olarak söyleyivermişti. Cevap gelmedi adamdan, o da çok umursamadı zaten.
-“Ee, seni dinliyorum” dedi adam.
Bir süre daha bozmadı sükûnetini çocuk. Çok konuşmayı sevmezdi. İtina ile toparlıyordu söyleyeceklerini. Lafı uzatmayacaktı. Az ve öz… Bir müddet daha düşündükten sonra “Tamam” dedi içinden. Her şey oturmuştu aklında, şu an geriye yalnızca söylemek kalmıştı.
“Gidiyorsun” dedi Çocuk. “Evet, lakin yalnızca bu şehirden” dedi Adam. Senden değil diye ekledi.
-“Ne fark eder ki? Gidiyorsun işte, ben ise kalıyorum. Bu beklenen bir şeydi. İkimizde biliyorduk bunu ve göz göre göre yaptık ne yaptıksa. Şimdi ise yapılanları yıkma zamanı. Biraz klişe olacak ama gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Ben bunu bilir, bunu söyler, buna inanırım.” Hepsini tek çırpıda söylemişti Çocuk. Arada adama değil konuşma hakkı, nefes alma fırsatı bile vermemişti. Ki Adam’da zaten konuşmaya çok da hevesli değildi. Canı Çocuk ’un lafını hiç bölmek istemedi. Konuşmakta istemedi. Normalde çok konuşurdu ama bugün çok konuşmadı. Hep onu dinledi. Çünkü biliyordu ki bu onu son dinleyişiydi. Bu sesini son duyuşu… Dikkatlice dinledi. Belki de hayatında hiç bu kadar iyi bir dinleyici olmamıştı. Her sözcüğü, cümleyi kazıdı aklına. Kendisi de biliyordu ki ömrünce unutamayacaktı o cümleleri. Söylenenlerin konuyla hiçbir alakası yoktu. Evet, birazdan bir yıkım olacaktı ama bu sözler sadece birer bahaneydi. Sonuçta Çocuk ‘un olayları bir kılıfa uydurması gerekiyordu ve bu alternatifi seçmişti. Çok önemsemedi Adam bulunan bahaneyi. “O olmazsa başkası olur nasıl olsa” dedi içinden.  Tam şu anda bir şey söylemesi gerekiyordu. Canı bir şey söylemek istemedi.
-“Anladım.” dedi. Normalde bu tek sözcüklü adi cümleyi hep Çocuk kullanırdı, ekseriyetle canı sıkkın olduğu zamanlar. Ve Adam bundan hiç ama hiç hoşlanmazdı. Nefret ederdi bu sözcükten. Ama “Anladım.” dedi. Niçin dediğini kendisi de bilmiyordu. Yalnızca onu söylemek gelmişti içinden, söyleyiverdi…

Çocuk şaşırdı. Hiç sevmediğini bilirdi. Sonra gerçekten adamın tarumar olduğunu anladı. Üzüldü. Çok üzüldü. Nadir üzülürdü, özellikle de insanlara. Ama Adam’a üzüldü. Sonra kendine kızdı. Çok kızdı. Sevmiyordu Çocuk Adam’ı. Niye onunla olduğunu anlamadı. Niye onu kendisine bağladığını anlamadı. Tekrar kızdı kendine. Bilmiyor değildi Adam’ın onu çok sevdiğini. Ama o sevmiyordu. Çok vicdan azabı çekti. Aldatmıştı Adam’ı. Biliyordu Adam ama yine de seviyordu. Çocuk istemese bile bunları geçirdi aklından. Daha çok vicdan azabı çekti. Sesi titredi Çocuk ‘un. Hayatında ki nadir vakalardan biriydi. “Özür dilerim” derken sesi titredi. Söylemek istememişti ama söylemeden de edemedi.
Cevap vermedi Adam. Önemli değil falan denilirdi normalde ama demedi. Çünkü önemli olan şeyler vardı. Ve şimdiye değin Çocuk’a hiç yalan söylememişti. Giderayak da söylemek istemiyordu. Canı çay istiyordu. Yalnızca çay. Cevap vermek istemiyordu canı. “Kahve?”  dedi Adam.
- “Olur.” dedi Çocuk. Garsonu çağırıp bir çay bir kahve sipariş etti Adam. Çocuk çay sevmezdi. Bunun için sormaya yeltenmedi bile. Garson siparişleri getirinceye dek sustu ikisi de. Tek lâf etmediler.  Garson usulca bıraktı kahveyi Çocuk ‘un önüne. Adam ise çayı havada kaptı neredeyse. Hızlı bir hareketle çay kaşığını ve şekerleri tepsiye koyup dili ile dişi arasında teşekkür etti garsona. Kuvvetle muhtemel içmeyecekti Çocuk kahveyi, biliyordu Adam. Çocuk ’da öyle yaptı zaten dokunmadı bile. Hayır dememek için “Olur” demişti.
 “Nerde kalmıştık?” dedi Adam.
-“Evet” dedi Çocuk. Sonra beklenen bir hareketle kahveyi çekti önünden usulca.
-“Sen bana karşı hep iyi oldun. Beni ne denli çok sevdiğini de biliyorum. Ben seni sevemedim kusura bakma.”  Sonra bir müddet düşünüp Çocuk, “Ya da bak! Kusura bak, hak ettim bunu. Ne söylersem söyleyeyim,  sana yaptığım şeyleri düzeltmeyecek söylediklerim. Sana çok haksızlık ettim, kusura bak!”
Cevap sırası adamdaydı. Bu sözler umrunda bile olmadı. Onun şu an ilgilendiği tek şey vardı. Onu öğrenmek istiyordu yalnızca. “Neden?” diye sordu. “Yalnızca neden?”
Çocuk biliyordu bu sorunun bir gün geleceğini. Çünkü Adam’ın aldatıldığı ilk günden beri cevabını aradığı tek soru buydu: Neden?
-“Sen beni çok sevdin. O kadar sevdin ki daha önce kimse beni böylesine sevmemişti. Ve bu benim çok hoşuma gitti. Bu denli çok sevilmek nasıl muhteşem bir duygu anlatamam sana. Daha önce hiç kim…”
“Falan, filan” diye böldü Çocuk ‘un lafını Adam. Bunlar bildiği şeylerdi. Cevabını alamayacaktı biliyordu. “En azından denemiş oldum son bir kez.” dedi. Cevabını yine alamamıştı ve ekseriyetle de alamayacaktı. Çocuk sevindi lafı bölündüğü için. Çünkü bıkmıştı devamlı Adam’ı geçiştirip durmaktan. Cevabı söylemeyecekti ve Adam’da mütemadiyen öğrenemeyecek.
Bir nebze de olsa rahatlamıştı Çocuk. Yüklerinin bir kısmını atmıştı. Adam’dan bağını koparmıştı. Çektiği vicdan azabı nihayet dinecekti yavaş yavaş. Adam bilmese bile yine de derinlerde, içerde onu sevmediği için, aldattığı için azap çekiyordu .
Adam “Biliyorsun değil mi?” diye sordu.
“Evet” dedi Çocuk. “Sen beni hep sevdin ve yaşanan onca şeye rağmen hala derinlerde bir yerlerde içten içe sevmeye devam edeceksin. Ve keşke: Beni sevmeye başlamayıp da beni sevmeyi sevmeye devam etseydin…

Konuşma sona ermişti ve ikisi de bunun farkındaydı. Çocuk: “Biliyorum, konuşmamız senin için geçmişin geçmişte kalmasına engel değil ama bu benim için böyle…”dedi.  “Anla” diye ekledi. Adam şaşırmadı. Buna benzer birkaç kelâm bekliyordu zaten. Biliyordu bunun onunla son konuşuşu olduğunu, biliyordu bunun onu son dinleyişi olduğunu.
“Peki” dedi. Zaten başka da ne denilebilirdi ki. “Kendine iyi bak” dedi Çocuk. “Başka bir hayatta görüşürüz” dedi Adam. “Hoşça kal” dedi Çocuk son kez. Ve Adam “Hoşça kal” derken çoktan masadan kalkmıştı bile. Çocuk çekip gitti kapıdan. Adam kaldı masada. Adam hâlâ seviyordu. Ama yapacak bir şey yoktu. Hesabı ödeyip dışarı çıktı o da. Bir sigara yaktı. Üzgündü. Mutsuzdu. Çok seviyordu... Hayatında ilk kez çok az konuşmuştu. Zorlaştırmak istememişti çünkü. Bitmeyen hiçbir şeyin olmadığını düşünüp “Bu da bitti.” dedi içinden. Sonra son nefesini çekti sigaradan ve yere atıp üstüne bastı. Sonra da usul usul uzaklaştı olay yerinden…


                                                                                                                                             Âlim AKSOY

0
1886
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage