1 YAPILAN YORUMLAR
15656 GÖRÜNTÜLENME
7 TAKİPÇİ
0 BEĞENİ
Şu Bitmek Bilmeyen Tasarım Dersleri

Güya Tasarım! 

Kafamızda ne fikirlerle, ne planlarla gittiğimiz o ilk tasarım dersi...Ve sonrasında olunan bir basmakalıpçı!

Mimar olan arkadaşlarım aslında bu konuyu çok iyi bilirler. 1.sınıfa başlandığında temel tasarım diye bir dersimiz vardır. Sözde hayalgücümüz gelişsin diye ve ilerde iyi bir mimari tasarımcı olamamız adına konulan ders. . .Daha doğrusu, ne savaşlar verilen mi demeliyim? Ne acıların çekildiği mi? 

Bende tasarım dersi var diye heveslenen o 1.sınıf öğrencisindendim. Ve sonunda içeriye kızıl saçlı, kısa boylu, 55-60 yaşları arasındaki o tasarımcı tiplemesinden girdi. Aslında kadının görünüşü çok iyiydi. Baya tarz giyiniyordu yaşına göre de açıkcası. Ama tabi surat donuk. ( Zannediyorum ki çoğu tasarım hocaları gülmez ve öğrencilere acı çektiren tipler ).Sonrasında derse başlandığında o çıtı pıtı hanım, bize şöylesiniz böylesiniz diyen bir makineye dönüşüverdi. Zaten okula yeni gelmişiz, onca yol çekmişiz taa memleketten. . . Bir de sabah! Biz tabi ne olduğumuzu şaşırdık. Bazılarımızın mimar olup, bazılarımız hiçbir şey olamayacağından falan bahsediyor. Tamam, bu konuda haklısın ama ilk dersten bu neyin hıncı, kime sinirlendin bu kadar?

Bu dersin sonralarını, belirli direktifler, beğenilmeyip yırtılan eskizler ve fırlatılan ödevler takip etti. Bizlerde her ders eleştiriye mahkum ağlayan iki çift göz, tasarım günlerini sevmeyen ögrenciler olup çıktık.  Yıl sonunda da bir basmakalıpçı... Şöyle yapsaydın daha güzel olurdu, böyle yapsaydın daha iyi olurdu demeler yüzünden sınırlarımızın dışına asla çıkamadık. Ben böyle bir şeyin insanın hayalgücünüde köreltir diye düşünüyorum. Çünkü benim fırçam kendime göre şekil alır, bana göre boyar. Bazı kriterlere uymazsan , özgür olursan zaten farklı olursunuz.

Bir başka maddeye de değişecek olursam, ben burda kahvemi yudumlarken, Akdeniz'i seyrederken daha çok ilham geliyor veya müzik dinlerken diyelim, daha iyi tasarım yapıyorum. Özgür olduğum zaman daha iyi işler çıkarıyorum, az ve öz olucak olursam. Bunu bence tasarım hocaları da iyi biliyor. Ama nedense bir ders aşkıdır gidiyor.Derste müzik dinlenmezmiş ve bir sürü laf daha. Ama biz tasarımı zaten bir ders olarak benimsememeliyiz ki. Benimsediğimiz için belkide sınırlarımızın dışına çıkamıyoruz ve hocalar ödevin üzerinde tepinmek zorunda kalıyorlar veya eleştirmek diyelim, daha nazik olur.

Beğendirmek için uğraşırız.Ama bu kişinin tamamen anlık psikolojisine bağlıdır.  Zaten herkes de her şeyi beğenmek zorunda değildir. Bir tablo mesela, dünyanın en ünlü ressamı yapsa da, belki benim hoşuna gitmeyebilir. O gün karamsar bir yapıdasındır ve o an o tabloda farklı şeyler görürsün, hissedersin. Başka biri görür, ona coşku verir, umut olur. Bu kişinin tamamen anlık psikolojisine bağlıdır. 

Ama biz hocalara çalışmalarımızı beğendireceğiz diye uğraşıp duruyoruz.  Kafamızda bir sürü fikirlerle, planlarla gittiğimiz o ilk ders sonrasında beynimizde oluşan bu basmakalıpçı fikirlerden kurtulamıyoruz . Belkide bu yüzdendir çevremizdeki binaların aynı oluşu, birbirinin kopyası gibi. . .  Ancak  bir gün kafamızı yukarıya doğru çevirdiğimizde, farklı bir şeyler hissedersek veya o yapı hakkında farklı bir şeyler düşünebilirsek, bu basmakalıbı kırmışız demektir. 


Tasarım  derslerinin bilindik ödevleri ... Hangisi nerelerde kullanıldı ki?

Tasarım  derslerinin bilindik ödevleri ... Hangisi nerelerde kullanıldı ki?

0
2915
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage