10 NİSAN, ÇARŞAMBA, 2019

Love, Death & Robots ve Öne Çıkan Bölümleri

Fragmanını izlediğimiz günden beri heyecanla beklediğimiz Netflix’in 18 bölümlük antolojik dizisi Love, Death & Robots şimdiden en iyi Netflix yapımları arasında yerini aldı. Biz de Love, Death & Robots’un en çok etkileyen bölümleri üzerine bir inceleme hazırladık.

Love, Death & Robots ve Öne Çıkan Bölümleri

Netflix’in sahip olduğu avantajları sonuna kadar kullandığı ve başka hiçbir platformda izlememizin pek mümkün olmadığı bilim kurgu antolojisi Love, Death & Robots yayımlandığı andan itibaren tüm dünyanın konuştuğu bir yapım oldu. 18 kısa filmden oluşan serinin herkesin gündemine dönüşmesinin pek çok sebebi var; 5-15 dakikalık kolay tüketilebilir süresi, her bölümün bağımsız bir öyküye sahip olması ve daha önemlisi farklı bir animasyon tekniğiyle öyküsünü anlatması.

David Fincher’ın uzun süredir hayata geçirmeyi istediği projenin arkasındaki diğer kişi Blur adlı animasyon/görsel efekt şirketinin kurucularından yönetmen Tim Miller. Büyük bölümü çeşitli yazarların bilim kurgu mini öykülerinden uyarlanan yapımı antoloji olmaktan çıkarıp tek tek incelediğimizde senaryosu ya da tekniğiyle diğerlerinden ayrılan birkaç bölüm mevcut. Beni en çok etkileyenlerinden ufak ufak bahsetmek gerekirse:​

Zima Blue

Birleşik Krallık vatandaşı yazar Alastair Reynolds’ın 2006’da yayımlanan Zima Blue and Other Stories adlı kitabındaki mini öyküden uyarlanan kısa film Zima Blue, büyük çoğunluğun olduğu gibi benim için de serinin en özel bölümü. Blade Runner vb. pek çok bilim kurgu başyapıtının konu edindiği yapay zekânın hakikat arayışını yapay zekâ özelinden çıkarıp düşünce gücüne sahip her varlığın “amaç” belirsizliğine genelleyen yapım, 10 dakikalık süresine dopdolu bir sanat – toplum eleştirisi de sığdırmış.

İnsan portrelerinden sıkılıp evrene dair resimler çizmeye başlayan Zima adlı sanatçı, her resmine yerleştirdiği ve git gide büyüyen mavi geometrik şekillerle tüm dünyanın konuştuğu isme dönüşür. Bir süre sonra mavinin tüm resmi kaplamasıyla Zima artık dünyanın ötesine geçmeye karar verir.

Bölüm Zima’nın yeni gösterisi için çağırdığı Claire ile açılır. Bu gösteri aslında Zima’nın bir anlamda intiharı, esasında özüne dönüşüdür. Temelde havuzlara fayans yerleştiren bir robot olan Zima, her yeni sahibinde yeni özellikler eklenen bir mekanizmaya dönüşmüş ve git gide bilinçlenmiştir. Resimlerini kaplayan “zima mavisi” hakikat arayışının kendisidir. Zima son gösterisinde havuza atlar ve ana rahmine dönüş yapar. ​

Good Hunting

Steampunk alt türüyle Uzak Doğu’dan kopup gelen bir Çin masalını birleştiren Good Hunting senaryosuyla öne çıkan bir diğer yapım. Ken Liu’nun The Paper Menagerie and Other Stories adlı kitabındaki bir öyküden uyarlama olan kısa film, İngiliz istilası altındaki Çin’de geçiyor. İnsana dönüşebilen bir hayvan türünü avlayan baba oğulun öyküsünden, bir anda zorla robota dönüştürülen bir canlının erkek egemen toplumda av olmaktan kurtulma çabasına evriliyor. Metni kadar anime estetiğinden adım adım steampunk’a kayan görseli de hayranlık uyandırıcı…

Beyond The Aquila Rift

Zima Blue'nun yazarı Alastair Reynolds'ın bir diğer öyküsünden uyarlanan Beyond the Aquila Rift ise gerçek/sanal sorusunu işleyen bir bilim kurgu kısası. Animasyon tekniğindeki kusursuzluk izleyicide de gerçekle sanal arasındaki farkı sorgulatıyor.

Kendini farklı bir uzay gemisinde, farklı bir galakside bulan Thom nerede olduğunu sorgularken karşısına geçmişinden bir isim, Greta çıkar. Bulundukları evrenin ve Greta'nın gerçekliğinden şüphe etmeye başlamasının ardından Greta’nın itirafıyla bir simülasyonun içinde olduğunu öğrenir ve kıyamet sonrası bir dünyada gözünü açar. Peki bu dünya gerçek midir?

Bölümün finali farklı okumalara açık olsa da ben bu döngünün bir bilinç kara deliği olduğunu düşünüyorum. Thom’un kara delikten geçtikten sonra gördüğü Greta ve örümcek kişiye özgü bilinçaltı fobilerinin temsili olabilir. Kara delikten geçen her karakter bilincinin kara deliğine hapsoluyor bir nevi.​

The Witness

Bir döngüye, paradoksa sıkışıp kalan karakter fikri pek çok kez beyaz perdede de televizyonda da işlendi. Benzer yapıyı kuran The Witness'ın başarısıysa bunu kendi içinde, karakterin o anki pozisyonuna göre evrilen bir çizim tekniğiyle sunması.

Bir cinayetin sırasıyla tanığı ardından kurbanı olan bir karakterin izinden gittiğimiz öyküden konumu ne olursa olsun kadının av olduğu bir feminist okuma da yapılabilir.​

The Secret War

SSCB ekolünden bilgisayar oyunu estetiğindeki The Secret War bu temaya canavar istilasını dahil ederek hem tarih hem de bilim kurgu severleri kucaklıyor. Geçmişinde Call Of Duty vb. oyunlara ufak da olsa temas eden herkesin hayranlıkla izleyeceği yapım tüm seri içinde uzun metraja uyarlanmaya en yakın kısa film olmasıyla da dikkat çekiyor.

0
47658
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle