27 KASIM, CUMA, 2015

Er Ist Wieder Da: Hitler. Bugün. Yine.

Timur Vermes’in çok satan romanından sinemaya uyarlanan Er Ist Wieder Da (O Geri Döndü), şu sıralar Almanya’da vizyonda ve ülkenin gişe rekortmeni komedilerinden biri. Filmin çıkış noktası şu: Hitler günümüz Almanyası’nda uyansa ne olurdu?

Er Ist Wieder Da: Hitler. Bugün. Yine.

Avrupa’nın geri kalanı gibi Almanya da yakın zamanda mülteci meselesini gündeminde birinci sıraya koyan ülkelerden. Alman bir gazeteciyle oturup sohbet ettiğinizde konu muhakkak mülteciler, bilhassa Türkiye’den gelen Suriyeli mülteciler üzerine yoğunlaşıyor. Fakat meselenin ekseni son zamanlarda, bu konu üzerinden yeniden hortlayan ırkçılık ve neo nazizm belasına doğru kaymış durumda. İşte tam da bu ortamda gösterime giren “Hitler bugün uyansa ne olurdu?” temalı film Er Ist Weder Da (O Geri Döndü), müthiş başrol oyuncusu Oliver Masucci’nin bir saniye bile sekmeyen Hitler yorumuyla insanı güldürürken, bir yanıyla da amiyane tabiriyle kara kara düşündürüyor. Zira filmin başta sorduğu soruya cevabı epey karamsar: Hitler günümüzde varolsaydı ne mi olurdu? Tamamen aynı şeyler olurdu, hiçbir şey değişmezdi!

Yönetmenliğini Alman sinemasının genç isimlerinden David Wnendt’in üstlendiği bu popüler edebiyat uyarlaması film (ki yönetmen Wnendt aynı zamanda senaryoya da omuz vermiş), bir yanıyla son derece hafif bir komedi gibi davranırken, bir yanıyla modern Almanya hakkında ağzına geleni söyleyen politik tavrı son derece sert bir film hüviyetinde. Film, Hitler’in 30 Nisan 1945’te kendisini vurup intihar ettiği Berlin’deki sığınağı Führerbunker’in günümüzdeki mevkisinde açılıyor. Adolf Hitler, üzerinde üniforması ve aklında savaşı hala kazanabileceği düşüncesiyle 21’inci yüzyılda uyanıp, Berlin’in değişimine yabancı, kendisini tanımayan insanlara derdini anlatmaya çalışan bir meczup olarak çıkıyor karşımıza önce. Ardından, onu keşfeden bir muhabir ve Hitler’deki “cevheri” gören bir televizyon yapımcısının desteğiyle, bu kez bir “komedyen” olarak ama yine, yeniden televizyon ekranında milyonlara ulaşmayı başarıyor. Film aslen Hitler’in vaktiyle nasıl yükseldiğini de, nasıl milyonları peşinden sürüklediğini de güzel bir alegoriyle sunuyor. Zira evvela başarısız bir darbe girişimi ve insanların alay ettiği bir politikacı olarak siyaset sahnesine giren Hitler’in, ardından, evvelce kendisiyle alay eden bir kitle tarafından zirveye taşındığını unutmamak gerek. Medyanın rolünü, meşhur propaganda bakanlığının halkı manipüle etmekteki maharetini, halkın manipüle olmaktaki gönüllü marifetlerini de elbette unutmuyor. Film geçmişte yaşananları, basit bir kurguyla günümüzdeki karşılıklarıyla yeniden yorumluyor. 

Aslında filmin ikiye ayrıldığını söylemek mümkün. Bir yanda kurgusal ve fantastik bir hikaye dönüyor: Hitler’in geri dönmesi ve bir komedyen olarak yükselişi. Diğer yandaysa film belgesele yakın çekimlerle, Almanya taşrasından insan manzaraları sunuyor. Tıpkı Borat gibi, Oliver Masucci’nin aşırı inandırıcı performansıyla, Hitler’i Almanya taşrasından insanlarla yüzleştiriyor film. Ve bir noktada Hitler’in karşılaştığı vatandaşların ırkçı, faşist, ayrımcı politikaları rahatlıkla savunmaya başladıklarını ürkerek görüyorsunuz. İçlerinden bir tanesi, gelen bütün yabancıların gitmesi gerektiğini sadece yeni gelenlerin değil eskiden gelenlerin de ülkeyi terk etmesi gerektiğini söylerken, bir diğeri bugün olsa Hitler’i yine takip edeceğini ayan beyan itiraf ediyor. Özellikle ırkçı-neo faşist Pegida’nın da etkili olduğu bölgelerde kurgusal Hitler’le, gerçek vatandaşın yüzleştiği anlar, artık yüz güldürmeyen, insanı gerim gerim geren anlar olarak kayda geçiyor. Film –ilginç ama– göçmenler dahil, Hitler’e sempatiyle yaklaşan insan portreleriyle dolu (bilhassa Türkiyeliler). Haliyle karamsar bir finale doğru varmakta da kendince haklı.

Aslen film, cevabını kendisinin çok önceden verdiği bir sorunun peşinden gidiyor ve Hitler’in bugün de destek göreceği sonucuna varmak için çabalıyor. Elinde güçlü deliller olsa da, -ve içten içe hepimiz tarihin her an başka şekillerde tekerrür edebileceğini bilsek de- filmin bu sonuca ulaşırken yeteri kadar ikna edici davranmadığını da belirtmeliyiz. Şüphesiz ki film can acıtan bir mizaha sahip, güldüğümüz şeyler, ileride felaketimiz olabilir belki ve film bu ciddi meseleleri anlatırken yer yer kahkahalar attırmayı da başarıyor, ancak vardığı karamsar final için önümüze sunduğu verilere şimdilik etkili ama yetersiz diyebiliriz. Zira her şeye rağmen bir umut beslemek ve biraz serin bir duruş sergilemek boynumuzun borcu. Yine de filmin Alman popüler sinemasının son yıllardaki “çer çöp” örnekleri arasından başarıyla sıyrıldığını ve kesinlikle görülmeye değer olduğunu belirtmek gerek.

Not: Yakın zamanda filmin Türkiye’de gösterime girmesi bekleniyor.

0
46600
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage