13 EKİM, PERŞEMBE, 2016

Dokunuşlar, Umutlar, Hayal Kırıklıkları ve Weiner Dog

Dünya prömiyerini bu sene Sundance Film Festivali kapsamında yapan Wiener Dog, senenin en çok konuşulan filmlerinden biri olmayı da başarmıştı. Film, farklı evler dolaşan bir köpeğin hikayesi. Fakat bu hikaye insan açgözlülüğü, hayal kırıklıkları ve ihtirasla örülü bir drama aynı zamanda. Baştan uyaralım.

Dokunuşlar, Umutlar, Hayal Kırıklıkları ve Weiner Dog

Wiener Dog, yaşlı bir kadın ve torunu, kariyerinde istediği başarıyı elde edememiş bir senarist ve iyi kalpli bir veterinerden oluşan renkli bir karakter seçkisine sahip. Filmde birbirinden farklı birçok insanın hayatına dahil olan bir köpeğin hikayesini izliyoruz. Bu sırada pek çok farklı insanın da hayatına şahit olmuş oluyoruz. Film duygusal anlamda gücünü buradan alıyor. Dokunuşlar, umutlar, umutsuzluklar ve sevimli bir köpeğin tatlı acı hikayesi anlatılan. Film bittiğindeyse kendimizi hayatı yönetmenin gözünden, uzun vücutlu sevimli bir köpek eşliğinde tekrar sorgularken buluyoruz.

Wiener Dog bu sene Filmekimi’nin en dikkat çekici filmleri arasında yer aldı. Todd Solondz’un yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği filmin başrollerinde Danny DeVito, Greta Gerwig, Kieran Culkin yer alıyor. Amerikalı yönetmeni Karanlık At, Savaş Sırasında Yaşam, Palindromes, Storytelling, Mutluluk ve Oyun Evine Hoşgeldiniz filmlerinden de hatırlayabilirsiniz.

Film Amerikan orta sınıfında geçen bir hikâyeyi sunuyor izleyicisine. Orta sınıfın zaafları ve tüm insanlığın karanlık yönlerine gönderme yapan yönetmen; iyi bir mizah ortaya koyuyor. Bunu yaparken diğer filmlerinden de aşina olduğumuz çarpıcılık ve sakinlik ögelerini başarı ile koruyor. Şimdiye dek birçok bağımsız filme imza atan yönetmen, salt gerçek hikayeleri ve insana dair duyguları abartısız bir üslup ile anlatıyor. Filmlerinin etkileyici yönü de buradan geliyor olabilir. Zira Solondz, filmlerinin dilini geliştirirken kendine has tekniğini ve dinamizmini asla değiştirmiyor. Kısacası yönetmen için iç rahatlığıyla sinematografik açıdan tutarlı bir geçmişe sahip denebilir. 

Klasik bir anlatı gibi başlayan filmi, dramatik ve gerçekçi sahneler eşliğinde izliyoruz. Şöyle bir aile çatışmasına şahit oluyoruz:

-Kim dışarı çıkaracak onu?

-Ben çıkarırım.

-Kim temizleyecek pisliğini.

-İstemiyorsan söyle.

Klasik bir köpek hikayesini anımsatan bir diyalog seçmesi bu. Evin babası ve annesi arasında geçen köpeğin bakımı ve sorumlulukları üzerinde başlayan kurgu, farklı değişkenler ile devam ediyor. Çünkü bu alışık olduğunuz türden bir hayvan hikayesi filmi değil, ama kesinlikle en iyi hayvan hikayesi filmlerinden biri.

Film, dört bölümden oluşuyor ve bölümlerin her birine ortak olan pişmanlık ve korku duygusu hakim. İlk bölüm bir adamın köpeği küçük oğluna hediye olarak getirdiği evde geçiyor. Fakat evin annesi yukarıdaki diyalogdan da anlaşılacağı üzere bu durumdan pek hoşnut değil. Sonra köpek ve veteriner asistanının macerasına tanık oluyoruz. Sonra çok da uzun sürmeyen bir yol macerasına atılıyor köpeğimiz. En sonda ise orta yaşlı New York’lu bir profesör ile görüyoruz sosis köpeği. Başarısız bir senaryo yazarı, mutsuz bir öğretmen, yalnız ve zor bir adam... Şu cümle geçiyor insanın içinden, bir köpeğin başını okşamanın getirdiği huzur duygusu, tüm acıları geçiremeye yetmez mi?

Filmin küçük kahramanı sosis köpek bir seyyah gibi insanların hayatlarına çeşitli sebeplerden konuk oluyor. Filmin son sahnesi ise uzun süre unutamayacağınız bir hisse gebe. Tarif etmek gerekirse, dirseğinizi ummadığınız bir anda kapıya çarpmak gibi. Beklenmedik, ani ve şok edici bir sertlikte. Wiener Dog yaşam, varoluş ve ötesine doğru bir yolculuk filmi.

Bu yazı savunmasız canlılara adansın. Tüm evren adına...

0
6116
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage