Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası kültür mirası fuar ve konferansı Heritage İstanbul, bu sene 15-17 Mayıs tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek.

TG Expo organizasyonu ile Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda sekizinci kez düzenlenecek Heritage İstanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve İ.B.B Miras, İstanbul Valiliği YİKOB, Marmara Belediyeler Birliği, gibi kamu paydaşları tarafından destekleniyor. Kültürel miras bilincinin arttırılması ve korunmasını kendisine sosyal misyon edinmiş, doğrultuda ürün, hizmet ve teknolojilerin geliştirilmesini hedefleyen koruma, restorasyon, arkeoloji, müze ve kütüphanecilik teknolojileri fuarı Heritage İstanbul, pek çok farklı ülkelerden katılımcılara ve konuşmacılara ev sahipliği yapacak. Fuarla paralel olarak konferans serisi, Miras Sohbetleri, atölye çalışmaları da üç gün boyunca devam edecek.

“Geçmişe Gelecek Sağla” sloganı ile ilk kez 2015’te organize edilen Heritage İstanbul’da, konferans, miras sohbetleri bölümleri, atölye çalışmaları, B2B toplantılar ve çeşitli teknik geziler yapılırken kültürel miras endüstrisinin önemli isimleri, kültür mirası meraklıları ile buluşacak. Türkiye ve Dünya’dan arkeoloji, restorasyon, müzecilik ve kütüphanecilik alanlarında uzman kuruluşların katılımıyla kültür mirası üzerine dünyada gelişen trendler, güncel sistemler ve teknolojileri sektörle buluşturan Heritage İstanbul’un davetlisi olarak konferans serisinde bu yıl konuşmacılar arasında UNESCO Kültürel Miras İyi Niyet Elçisi, ICOMOS Ürdün Başkanı, Ürdün Prensesi Ekselansları Dana Firas, “Arkeolojik alanların ve simgesel yapıların uluslararası uygulamalara uygun olarak korunmasına ilişkin farkındalığın arttırılması”, Cenevre Üniversitesi Hukuk Profesörü, Avukat, Prof. Dr. Marc-André Renold ve KTB Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Zeynep Boz “Kültür Varlıklarının İadesinde Kullanılan Yöntemler” panelinde katılımcılarla bir araya gelecek. Bunun yanı sıra “Kozo’dan Japon Kağıdına Yaşam Döngüsü” Hiroyoshi Chinzei, Smithsonian Enstitüsü’nden Nicole Ferraiolo, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay “Antakya ve Çevresindeki Vakıf Eserlerinin Deprem Sonrası Onarımları”, Prof. Dr. Necmi Karul “Taş Tepeler: Büyük Dönüşümün Coğrafyası” ve “İklim Krizi ve Müzeler” konuları konferans serisinde yer alacak.

​8. Heritage İstanbul hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Macaristan Ulusal Film Enstitüsü’nün hazırladığı ve Macar sinemasının 120 yılını anlatan “Geniş Açı” başlıklı sergi, 29 Nisan-31 Ağustos tarihleri arasında Macar Kültür Merkezi’nde izleyicilerle buluşacak.

Liszt Enstitüsü - Macar Kültür Merkezi İstanbul, Macar sinemasının doğuşunun 120. yıldönümü kapsamında Macaristan Ulusal Film Enstitüsü’nün 2021 yılında açtığı ve Macar sinemasının tarihine kapsamlı bir bakış sunan “Geniş Açı” sergisini daha küçük bir ölçekte mekânına taşıyor. 30 Nisan 1901’de Budapeşte’deki Urania Bilim Tiyatrosu’nda gösterilen “Dans” filmiyle başlayan Macar sinemasının tarihi ayrılan, sonra yeniden birleşen ve sonra tekrar ayrılan yollarla, tarihsel olaylar ve yenilikçi teşebbüslerle karakterize ediliyor. Sergi, Macar kültürünün önemli bir parçasını oluşturan Macar sinemasının ve film endüstrisinin geçmişinin ve bugününün kapsamlı bir portresini sunmayı amaçlıyor.

Sergide, sessiz ve sesli sinema dönemi, Macar sinemasının altın çağları, ödüllü çağdaş filmler ve birçok önemli festivalde kazanılan ödüllere dair bilgiler yer alıyor. Ayrıca tarihsel bir perspektiften, başta Hollywood’da olmak üzere uluslararası kariyere sahip Macar sinemacılar, Macar kökenli Oscar ödüllü ve Macaristan’da çalışan film yapımcıları da bulunuyor. Dev bir infografik harita, Macar film yapımcılarının göç dalgalarını ve varış noktalarını gösteriyor. Lumière’in ortakları tarafından 1896 yılının mayıs ayında Budapeşte’de çekilen ilk filmler, sergide izleyiciyle buluşuyor.

​Sergi ayrıca, yaratıcı süreç, üretim teknolojisi ve film gösterimi deneyimi gibi diğer önemli unsurlara da yer veriyor. Projektör, kamera ve prodüksiyon ekipmanlarının yanı sıra orijinal kostüm ve maketlerin de yer aldığı sergide ziyaretçiler, ekranlardan tarihi sahnelere tanık oluyor. Serginin başlığı olarak seçilen “Geniş Açı” ise yalnızca zamana değil mekâna da vurgu yapıyor. Özel belgeler, basın materyalleri ve değerli hatıralar, sinema tarihindeki bu zaman yolculuğunu heyecanlı kılıyor.

Dünyanın önde gelen fotoğraf ve sürdürülebilirlik ödülü Prix Pictet’nin onuncu edisyonu, Victoria & Albert Museum’daki ilk sergilenişinden sonra, 26 Nisan-27 Temmuz tarihleri arasında Arter ev sahipliğinde İstanbul’da sanatseverlerle buluşacak.

2008 yılında Pictet Group tarafından küresel sürdürülebilirlik gibi hayati bir meseleye fotoğrafın gücünden yararlanarak dikkat çekmek amacıyla kurulan Prix Pictet, bugüne kadar her biri sürdürülebilirliğin belirli bir yönüne vurgu yapan on farklı tema altında verildi. “Prix Pictet ‘Human’”, ödülün onuncu döneminde finale kalan 12 seçkin fotoğrafçının yapıtlarından oluşuyor. Sanatçıların üretimleri, “Human [İnsan]” temasının çeşitli yönlerini etkin bir şekilde keşfetme olanağı veriyor. Finale kalan fotoğrafçıların her biri, kendi benzersiz yaklaşımlarıyla ortak paydamız olan insanlığı ve dünya üzerindeki etkileşimlerimizi keşfe çıkıyor. Seçilen portfolyolar belgesel, portre, manzara fotoğrafçılığının yanı sıra ışık ve süreç üzerine farklı denemeleri kapsıyor. Çalışma konuları, yerli halkların yaşadığı zorluklardan, çatışmadan, çocukluktan, ekonomik süreçlerin çöküşünden, insan yerleşimlerinin izlerine, sanayinin gelişmesine, çete şiddetine, sınır topraklarına ve göçe uzanıyor. Sanatçıların eserleri, gezegenin bekçileri olarak üstlendiğimiz rolü irdeliyor ve 15 yıl önceki başlangıcından bu yana Prix Pictet’nin temel kaygısı olan küresel sürdürülebilirliğin kritik konularına ışık tutuyor.

2023 yılının Eylül ayında, Victoria & Albert Museum’da (uluslararası turnenin ilk ayağında) gerçekleşen törende “Prix Pictet ‘Human’”ı kazanarak 100.000 İsviçre Frangı değerindeki ödülün sahibi olan sanatçının Hindistanlı fotoğrafçı Gauri Gill olduğu açıklandı. Gill, bağımsız jüri tarafından, 12 finalist arasından seçildi. Gill’in eserleri, sanatçının “aktif dinleme” olarak adlandırdığı, toplulukla birlikte ve topluluk aracılığıyla çalışmaya olan inancını vurguluyor. Gill, yirmi yılı aşkın süredir Kuzey Hindistan’ın batısındaki Racastan çölünde yaşayan topluluklarla ve son on yıldır da Maharaştra’daki yerli sanatçılarla yakından ilgileniyor. 

Victoria & Albert Museum’daki serginin kapanışında, Kolombiyalı fotoğrafçı Federico Ríos Escobar’ın Prix Pictet Halkın Seçimi Ödülü’nün sahibi olduğu ve 10.000 İsviçre Frangı değerindeki ödülü kazandığı açıklandı. Ríos Escobar’ın çarpıcı fotoğrafları, anne babaları Kolombiya-Panama sınırında neredeyse geçilmez bir ormanlık alan olan tehlike dolu Darién Geçidi’ni aşmak için risklerle dolu bir göç yolculuğuna kalkışmış Güney Amerikalı çocukların trajik gerçekliklerini yansıtıyor. Halkın Seçimi Ödülü, halktan kişilerin finale kalan favori fotoğraflar için oy kullanmasına olanak vermek ve Prix Pictet’nin odaklandığı hayati konular etrafında daha fazla etkileşim yaratmak için veriliyor.

“Prix Pictet ‘Human’”, İstanbul’un ardından 2024 ve 2025 yıllarında Dublin, Bangkok, Münih, San Diego ve Stockholm’deki müzelere de sanatseverlerle buluşacak.

Finale kalan fotoğrafçılar:
Hoda Afshar, İran
Gera Artemova, Ukrayna
Ragnar Axelsson, İzlanda
Alessandro Cinque, İtalya/Peru
Siân Davey, Birleşik Krallık
Gauri Gill, Hindistan
Michał Łuczak, Polonya
Yael Martínez, Meksika
Richard Renaldi, Amerika Birleşik Devletleri
Federico Ríos Escobar, Kolombiya
Vanessa Winship, Birleşik Krallık/Bulgaristan
Vasantha Yogananthan, Fransa

Künye:
1. Alessandro Cinque, Puno bölgesindeki Ayaviri’de madencilik başlamadan önce yerel halk peynirini ve sütünü Peru’nun dört bir yanına satıyordu. Su kirliliği ve kuraklık nedeniyle inek sütünün hem miktarı hem de kalitesi azaldı, ürünü satmak ise giderek güçleşiyor.
2. Federico Ríos Escobar, Yıkılmış Hamlet, 2022
3. Gauri Gill, Jannat, Barmer, 1999–devam ediyor, Sanatçının ve James Cohan'ın izniyle, New York
4. Hoda Afshar, İsimsiz no. 2, 2015–20, Sanatçının ve Milani Gallery'nin izniyle, Brisbane
​5. Gera Artemova, Solda: Ayasofya Katedrali’nden bir fresk parçası (11. yüzyıl), Kiev, Sağda: Oğlum Mykhail’in eli, Vyhraiv Köyü, Çerkası Oblastı, 2022

Dans, akrobasi ve komedinin iç içe geçtiği ödüllü gösteri Soirée, İO Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında 5 Mayıs’ta DasDas’ta ilk kez İstanbul’da sahne alacak.

30. yıl dönümünde yeniden hayata geçen, Jean Paul Sartre’ın No Exit adlı oyunundan ilham alınan gösteri bugüne kadar Edinburgh Fringe Festival’inde Uluslararası Eleştirmenler Ödülü’nü, Scotland on Sunday’in En İyi Dans Prodüksiyonu Ödülü’nü ve The Independent’ın Tiyatro Özel Ödülü’nü kazandı.

Macaristan’ın önemli dansçılarından ve aynı zamanda topluluğun kurucularından olan Yvette Bozsik, DasDas’a özel dansçılar arasında yer alırken diğer karakterler Tamás Vati ve Samantha Kettle’de hayat bulacak.

Soirée’de üç insan, iki sosyetik ve bir kertenkele görünümlü baştan çıkarıcı, bir banliyö odasında bir araya gelirken bu oda cehennemin ta kendisi olur. Gitgide ilişkiler kuruldukça ve bozuldukça, bu üçlü saplantılarıyla ve birbirleriyle sonsuza kadar beraber kapana kısıldıklarını fark ederler.

Soirée’nin 5 Mayıs’ta DasDas’ta gerçekleşecek gösteriminin biletine buradan ulaşabilirsiniz.

Künye:

Dansçılar: Yvette Bozsik, Samantha Kettle, Tamás Vati
Müzik: Philippe Heritier
Sahne: Tamás Vati
Kostüm: Rita Velich
Işık: József Pető
​Koreograf: Yvette Bozsik

Müzik sahnesinin öne çıkan isimlerini dinleyicilerle bir araya getiren Feel Real Presents Babylon Soundgarden, Pozitif deneyimi ile 20-21 Temmuz’da Bonus Parkorman’da gerçekleşecek.

Şehrin içinde müzikle çevrili bir ormanda festival deneyimi sunan Feel Real Presents Babylon Soundgarden, katılımcılarını iki gün boyunca müziğe, eğlenceye ve yaratıcılığa davet ediyor. Festivalde; çağdaş dans müziği sahnesinin en yetenekli, vizyoner ve önde gelen isimlerinden İngiliz prodüktör, besteci, müzisyen ve DJ Sam Shepherd, nam-ı diğer Floating Points, Dominic Maker ve Kai Campos’tan oluşan modern indie, shoegaze ve elektronika’yı müziğinde birleştiren İngiliz ikili Mount Kimbie, afrobeat, grime, reggae, caz ve hip-hop melodilerini özgün bir Londra ruhuyla harmanlayan Ezra Collective, Londra’da yerleşik neo-soul müzisyeni ve şarkı yazarı Greentea Peng, synth-pop, new-wave, dark wave, krautrock, post-punk ve lo-fi türlerinin bir araya geldiği üretimleriyle yerli müzik sahnesinin önemli temsilcilerinden Jakuzi, büyüdüğü kültürün sesleriyle, alternatif R&B ve leftfield elektronika’yı müziğinde birleştiren emir taha, mix’lerinde ritimler ve tarzlar arasında özgürce gezinen Flü ve Selectist kurucusu ve DJ Garan Garan Bonus Parkorman’da müzikseverlerle buluşacak.

​Feel Real Presents Babylon Soundgarden’ın biletlerine Biletix, Mobilet, Passo ve Bugece üzerinden ulaşabilirsiniz.

Monica Fritz’in “Out of Place” başlıklı kişisel fotoğraf sergisi 18 Mayıs’a kadar Şule Gazioğlu Art & Design’da sanatseverlerle buluşuyor.

1958’de New York’ta doğan ve 18 yaşından beri fotoğrafçılık yapan Monica Fritz’in fotoğrafları çok sayıda karma sergide yer aldı. Bunlar arasında Paris’teki Arap Dünyası Enstitüsü, Birleşik Krallık’taki Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü (RIBA) ve Suudi Arabistan’daki Kral Abdülaziz Dünya Kültürü Merkezi’nde (Ithra) düzenlenen sergiler bulunuyor.

“Bulunduğu yerlerin ‘tipik’ özelliklerini ve kendine has yönlerini yüceltmekten daima imtina ediyor. Monica Fritz, bunu yapmaktansa alışılmış dışında yerlerde gezinmeyi yeğliyor. Onun bakışında sıradan şeyler gizemli hale geliyor, egzotik dünyalar tanıdık bir çehreye bürünüyor. Sessizlikler ise ahengi çağrıştırıyor. Herhangi bir yeri andırabilecek mekânlar, fotoğrafçının ışıkla ve gölgeyle özlerini yakaladığı anda ve ölçüde aidiyetlerini ilan ediyorlar.

Ritimli bir büyülenişler geçidi bu: her fotoğraf karesinde, yolları tesadüfen kesişen nesneler ve insanlar sanki birbirleri için yaratıldıklarını keşfediyorlar. Fakat bu bir sır, ya da Sicilya’yı ve Hindistan’ı, Sana ve İstanbul’u, New York’u, Milano’yu ve fotoğrafçının ruhuyla sorguladığı daha nice zaman ve mekân adasını birbirlerine bağlayan bir gizemin asla bulunamayacak cevabı.”

Profesör Paolo Girardelli, Boğaziçi Üniversitesi, Sanat Tarihi

Suzan Boshouwers’ın suyun insanlar için önemine ve nasıl kullanılabileceğine dair bilgiler içeren kitabı Su, Barbara van Rheenen’in resimleriyle Erhan Gürer’in çevirisiyle Meav Yayıncılık’tan çıktı.

Su, 6 yaş ve üzeri okuruna su ve onun hayatımızdaki yeri üzerine eğlenceli ve bilgilendirici bir okuma sunuyor. Okurlar bu kitap ile suyun farklı hâllerini, döngüsünü, hayvanların ve insanların onu nasıl kullandığını ve çok daha fazlasını öğrenebilecekler.

​Çocuklara renkli ve resimli bir anlatım tarzıyla suyun önemine dair açıklayıcı bilgiler veren Su, sorduğu sorularla da meraklı çocuklara ışık tutuyor.

Prömiyerini 32. Akbank Caz Festivali’nde yapan Kaygılar Sahnesi projesi, Dünya Dans Günü ve Dünya Caz Günü kapsamında 29 Nisan’da Alan Kadıköy’de yeniden sahnelenecek.

Dansın ve müziğin tüm farklılıkları ve benzerlikleriyle, birbirleri için bir arada oldukları bir performans niteliğini taşıyan Kaygılar Sahnesi, “Istırabın olmadığı bir yaratı süreci var mıdır? Sanatçı kaygılarıyla mı yaşar, onlarla yüzleşir mi? Yoksa onlardan arınmaya mı çalışır? Hangisi doğru?” sorularına müzik ve dans eşliğinde yanıt arıyor.

Sanatçılar:
Vokal: Çağıl Kaya
Piyano: Ercüment Orkut
Gitar: Eylül Biçer
Saksafon: Tamer Temel
Trompet: Efe Gazi 
Davul: Cem Aksel
Koreografi & Konsept: Ebru Cansız
Proje Koordinatörü: Serhat Kural
​Yaratıcı Dansçılar: Suzan Alev, Serhat Kural, Gülnara Golovina, Furkan Yılmaz, Barış Diker, Öykü Tutcu

Türkiye’nin önde gelen karikatüristlerinden Latif Demirci’nin “Yazan-Çizen LATİF DEMİRCİ” başlıklı sergisi 30 Haziran’a kadar İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

Küratörlüğünü Latif Demirci’nin kızı Yasemin Demirci ile yakın dostu, gazeteci İhsan Yılmaz’ın üstlendiği serginin tasarımını Emre Senan üstlendi. Demirci’nin eserlerini, yarattığı çizgi karakterlerin maceraları, yayımladığı kitaplar, farklı çalışmalarıyla, kronolojik ve tematik bir düzen içinde sanatseverlerle buluşturan retrospektif sergi, sanatçının 1974’te başlayan Gırgır döneminden 2022’de yayımlanmış son karikatürüne kadarki zaman dilimini kapsıyor.

Gırgır’dan itibaren çizdiği bütün karikatürlerin orijinallerini, yayımlanmış hâllerini, kitaplaştırdığı albümleri, hiç görülmemiş suluboya çalışmalarını ve çizim defterlerini saklayan Demirci’nin eserleri arasında yürütülen kapsamlı bir arşiv çalışmasının sonucu ortaya çıkan sergide; Canavar Koyun Orhan, Muhlis Bey, Arap Kadri, Yavlum Mithat ve Mirsat, Press Bey gibi unutulmaz kahramanların yer aldığı karikatürlerin yanı sıra Nokta ve Yeni Gündem gibi haftalık dergilere çizdiği karikatürler ile Hürriyet’te uzun yıllar devam eden günlük birinci sayfa karikatürlerinden örnekler izleyici karşısına çıkıyor.

Yasemin Demirci şunları söylüyor: “Babam her hikâyenin içindeki yalın mizahı ortaya çıkarır, ince detayların üzerinde dururdu. Özel eşyalarını ve çizimlerini toparlamaya başlayıncaya dek arşivinin ne denli büyük olduğunu fark etmemiştim. Daha önce hiç ortaya çıkmayan çizimleriyle birlikte bu arşivin görülmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”

Sergi ile Demirci’nin çalışmalarını hatırlatmayı hem de yeni kuşaklara onu tanıtmayı amaçladıklarını belirten İhsan Yılmaz ise şunları söylüyor: “Latif’in karikatürleri eşliğinde Türkiye’nin son 30-40 yılının çok renkli, mizahi tarihi yazılabilir.”

Demirci’nin sanat hayatını, kronolojik olarak yansıtan ve Çiçeği Burnunda, Mikrop Macerası ve Canavar Koyun Orhan, Muhlis ve Arap Kadri Doğuyor, Mithat Bağımsızlığını Elde Ediyor, Çeviren Latif Demirci ve Press Bey ve En Uzun Gazete Macerası başlıklı bölümlere ayıran sergide ayrıca Latife Tekin’in Berci Kristin Çöp Masalları romanı için çizdiği özel eserler ile insan ve hayvanın gündelik hayattaki karmaşık ilişkisini hiciv, eğlence ve usta işi çizgilerle anlattığı National Geoglathif albümünden çizimler de bulunuyor.

​Serginin Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılacak kitabını ise İhsan Yılmaz hazırladı. Yılmaz’ın metinlerine, Latife Tekin, Yasemin Demirci, Turgut Çeviker, Hasan Bülent Kahraman, Selçuk Demirel, İrfan Sayar, Atilla Atalay, Tan Oral, Bahadır Baruter, Metin Üstündağ, Mehmet Çağçağ, Behiç Pek, Ergün Gündüz, Evrim Altuğ, Erdil Yaşaroğlu ve Zafer Temuçin gibi isimlerin kaleme aldığı anılar ve yazılar eşlik ediyor. Kitapta ayrıca sanatçının karikatürleri ve aile albümünden fotoğraflar da bulunuyor.

Doğan Çocuk Yayınları, çocuklara 23 Nisan hediyesi olarak sevilen sesli kitaplarını Doğan Yayınları Dijital YouTube kanalında ücretsiz olarak yayımladı.

Sesli kitaplar arasında Şermin Yaşar’dan Bizimki, Canan Tan’ın Aliş ile Maviş Serisi’nden Aliş Anaokulunda; Roger Hargreaves’in Küçük Bay ve Bayanlar Serisi’nden Bay Komik ve Bayan Günışığı, Ömür Kurt’dan Karaca ve Mucizeler Köyü, Neşe Oğuzsoy’dan Klasik Müzik Masalları: Beethoven; Göktuğ Canbaba’dan Şarkı Söyleyen Ihlamur ve Howard Griffiths’den Uçan Orkestra yer aldı.

Kitapları Tilbe Saran, Korel Cezayirli, Sezgi Deniz, Göktuğ Canbaba ve Deniz Yüce Başarır gibi isimler seslendirdi. Kitapların tamamına bir ay boyunca Doğan Yayınları Dijital Youtube kanalından ücretsiz olarak ulaşılabilecek. Kanal bir ayın sonunda ücretli olacak.

​Doğan Yayınları 23 Nisan Sesli Kitap Seçkisi’ne buradan ulaşabilirsiniz.