GÜNDEM
  • 20-04-2024

    Murat Yıldız’ın “Flowers & Leaves” başlıklı kişisel sergisi 18 Nisan-18 Mayıs tarihleri arasında Öktem Aykut’ta sanatseverlerle buluşacak.

    Murat Yıldız, sanat üretiminde kendisine koyduğu kurallara sadık kalarak, bu kuralların zorlamalarına boyun eğerken ifade çeşitliliğinin sınırlarını zorlayan seriler kurguluyor. 2022 baharında Öktem Aykut’un bir önceki galeri mekânında gerçekleştirdiği “Su Bir Zımpara, Sen Benim Gözüm” başlıklı sergisinde, gözünü kapatarak gerçekleştirdiği resim serisini izleyiciye sundu. “Flowers & Leaves” sergisi ise Yıldız’ın Ağustos 2022’den Aralık 2023’e doğrudan çiçekleri tuvale sürterek yaptığı resimler ve Ocak 2024’te başladığı kâğıt heykellerden oluşuyor. Beş mevsim boyunca takip edip artık sona erdirdiği bu resim serisi daha önce 2023 Haziran’ında İsviçre’deki Liste Sanat Fuarı’nda izleyici karşısına çıktı.

    ​Künye: Murat Yıldız, Have A Magical Day 3, 2023. Fresh flowers and leaves rubbed on canvas / Tuval üzerine taze çiçek ve yaprak. 104 x 138 cm

    0
    0
    84
  • 20-04-2024

    İlhami Algör’ün kitaplardan yola çıkarak bir metnin diğer metinlerle, yazarlarla ve okurlarla kurduğu ilişki üzerine düşündüğü yazılarının bir araya getirildiği Aziz İnsanlık, İletişim Yayınları’ndan çıktı.

    Kitaptaki yazılar politikadan gündelik hayata, sinemadan tarihe geniş bir alana uzanıyor. Bu kapsamlı bakış açısıyla düşünceyle gündelik hayat arasındaki alışverişin sanılanın aksine daha kuvvetli olduğunu gösteriyor okuruna. Algör; bunu sıkıcı olmadan, hayatın dışına, teoriye taşmadan, bir ayağını hep sokağın içinde tutarak yapıyor.

    “Herkes hayat dediğimiz, sonraları tarih olan bir süzgeçten geçiyor. Kuşaklar arasında süzgeç farkı var. Acaba yazarın metinleri, tarihsel akışın neresine denk düşüyor, nasıl etkileniyor, düşünüş ve ifade biçimi nerelerden süzülüyor?”

    0
    0
    106
  • 19-04-2024

    Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi, ön izleme günlerinin ardından 20 Nisan Cumartesi günü kapılarını açacak. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Gülsün Karamustafa’nın “Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli” başlıklı mekâna özel yeni yerleştirmesini 24 Kasım’a kadar sanatseverlerle buluşturacak.

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Türkiye Pavyonu, T.C. Dışişleri Bakanlığı himayesinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Türk Hava Yolları ana sponsorluğu ve havayolu partnerliğinde, SAHA Derneği’nin prodüksiyon ve yayın desteğiyle düzenleniyor. Venedik Bienali’nin ana sergi mekânlarından Arsenale’de bulunan Türkiye Pavyonu, 18 Nisan Perşembe günü, T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla açıldı. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde yapılan açılışa T.C. Roma Büyükelçisi Ömer Gücük, T.C. Roma Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtma Müşaviri Haluk Söner, T.C. Milano Başkonsolosu Mehmet Özöktem ve T.C. Venedik Fahri Başkonsolosu Filippo Olivetti katıldı.

    Gülsün Karamustafa’nın, Türkiye Pavyonu’na özel olarak ürettiği “Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli” adlı eserinde, farklı malzemelerin kullanıldığı, heykelleri andıran çalışmalara, bir film ve bir ses kompozisyonu eşlik ediyor. Karamustafa’nın, boyutlarını İstanbul’daki tarihi Hipodrom’a benzettiği sergi mekânına girildiğinde, ziyaretçileri, Venedik’in ünlü Murano camlarından yapılmış, tavandan asılı duran üç etkileyici avize karşılıyor. Avizelerin her biri Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam olmak üzere birer tek tanrılı inancı temsil ediyor. Dikenli telle sarılan bu ışıklı sembolik objeler, dinler arasındaki tarihi gerilimleri ve çekişmeleri simgeliyor. Pavyonda ayrıca farklı yüksekliklerde içi boş, plastik sütun kalıpları yer alıyor. Ancak destekler yardımıyla ayakta durabilen bu kalıplar, geleneksel olarak zafer ve dayanıklılığı çağrıştıran sütunlarla tezat oluşturarak serginin ele aldığı boşluk ve kırıklık duygularını somutlaştırıyor. Mekânda ayrıca, atık Murano camı parçalarıyla yüklü vagonlar bulunuyor. Pavyonda Gülsün Karamustafa’nın sanat pratiğinde önemli bir yer tutan bir de film yer alıyor. Dünya çapında göç, savaş ve gösterileri konu alan siyah beyaz propaganda görüntülerini içeren filmde Karamustafa, görüntüleri yeniden kurgulayarak, insanlık durumuna yeni bir bakış açısı getiriyor. Sergiye eşlik eden bir ses kompozisyonu da ziyaretçilerin deneyimini derinleştiriyor. 

    Projenin grafik tasarımını Esen Karol, editörlüğünü Melis Cankara üstlenirken, Yelta Köm sergi tasarım danışmanlığı, Erinç Tepetaş aydınlatma tasarım danışmanlığı ve Furkan Keçeli ses tasarımı danışmanlığı ile katkı sağlıyor. 

    Venedik Bienali 60. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    ​Fotoğraf: RMphotostudio

    0
    0
    149
  • 19-04-2024

    Elif Batuman’ın Puşkin’den Platonov’a en sevdiği Rus yazarların izini sürdüğü, Amerika’da “2010’un En İyi Kitapları” listelerinde yer alan ilk kitabı Ecinniler: Rus Edebiyatı ve Okurlarıyla Maceralar, Sabri Gürses’in çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıktı.

    Özyaşamöyküsü, gezi günlüğü, deneme, eleştiri ve inceleme biçimlerinin iç içe geçtiği Ecinniler’de Batuman, Rus yazarların eserlerinden yaptığı okumaları, onların hayatlarının hüzünlü ve komik hikâyeleriyle ustaca birleştiriyor.

    Kitapta yeri geliyor Tolstoy’un atalarının malikânesindeki olası bir cinayeti araştırmasını izliyoruz, yeri geliyor Stanford, İsviçre ve St. Petersburg’a doğru yol alıyor, Puşkin’in Kafkasya’daki gezintilerinin izini sürüyor; eski Özbekçede neden ağlamak fiili için yüzlerce farklı kelime bulunduğunu öğreniyor ya da Neva Nehri’nin üzerine inşa edilen 18. yüzyıldan kalma bir buz sarayını görüyoruz.

    ​Benjamin Kunkel bu kitap hakkında şunları söylüyor: “Ecinniler, Rus edebiyatı ya da yüksek lisans üzerine yazılmış en komik kitap olabilir. Sayfaları bir bir okurken bazen öyle eğleniyorsunuz ki Batuman’ın doğal kalemi ve zekâsına imrenmeyi bile unutuyorsunuz. Kuşağının en iyi yazarlarından biri olduğunu belirtmeye gerek bile yok.”

    0
    0
    234
  • 19-04-2024

    İstanbul Modern’in United Colors of Benetton desteğiyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında hayata geçirdiği “Müzede Oyun” başlıklı programı 20, 21 ve 23 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek.

    2-10 yaş arası çocuklu ailelere yönelik düzenlenen “Müzede Oyun” başlıklı çocuk şenliği, “Renk Atölyesi” adlı sanat uygulamasını, “Masallarda Sanat” başlıklı drama etkinliklerini ve ebeveynler için “Yaratıcılık Seminerleri”ni kapsıyor. Ayrıca, Çocuk Şenliği süresince aileler, müzenin mezanin katında yer alan Sanat Alanı’nda kolaj tekniği ile portre çalışmaları üretebilecekler. Çocuklar ve ailelerine özel tasarlanan, çocukları sanatla bir araya getiren “Müzede Oyun” programında farklı etkinliklerle çocuklar, aileleriyle müzenin farklı mekânlarında sanat aktiviteleri gerçekleştirebilecekler.

    “Müzede Oyun” sergi turlarında, ait oldukları resimlerden çıkıp sergideki yerlerini kaybetmiş kahramanların maceraları anlatılıyor. Kendilerine verilen harita ve bulmacalar aracılığıyla resimlerini arayan masal kahramanlarına yardım eden çocuklar, masalın mutlu sonla bitmesini sağlıyor. Doğal malzemelerle renk üretimine odaklanan ve çocukları renkli hayaller kurmaya davet eden “Renk Atölyesi”nde, böğürtlen, kahve, zerdeçal ve kına gibi malzemelerden elde edilen renkler resimlere dönüşüyor. Müzeye gelen herkesin kullanımına açık Sanat Alanı’nda çocuklar ve aileleri renkli kartonlara kolaj çalışmaları üretiyor. Birbirinden farklı renkler, birbirinden farklı imgelerle bir araya gelerek rengârenk portrelere dönüşüyor. Tamamlanan portreler, etkinlik için ayrılan özel alanda hep birlikte sergileniyor. 

    Çocuk Şenliği kapsamında yürütülecek etkinliklerde, çocuklar ve aileleri İstanbul Modern Kütüphanesi’nde üretimleriyle ilham veren oyuncularla bir araya gelecek. Akasya Asıltürkmen ile 20 Nisan Cumartesi ve Aslı Tandoğan ile 21 Nisan Pazar günü düzenlenecek program, müzenin “Fahrelnissa Zeid” ve “Müzede Ne Var?” kitaplarının okunmasını ve canlandırma oyunlarını içeriyor. Okuma ve drama etkinliklerinin gerçekleştirileceği bu özel programa 4-6 yaş çocuklar ebeveynleri ile katılabilecekler.

    İstanbul Modern, Çocuk Şenliği süresince ebeveynlere üç oturumluk bir seminer dizisi düzenleyecek. Uzman konuşmacıların yönetiminde yaratıcılığın çocuk gelişimindeki önemine odaklanan program, yol haritası çıkarabilmeleri için anne babalara katkı sunmayı amaçlıyor. Müzisyen Asena Akan, eğitimci-yazar Müjdat Ataman ve koreograf-çağdaş dans sanatçısı Tuğçe Ulugün Tuna, ebeveynlerle yaratıcılık seminerlerinde buluşuyor.

    ​“Müzede Oyun” programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    191
  • 19-04-2024

    Sayna Soleimanpour’un “Life in Plastic” başlıklı ilk kişisel sergisi 18 Mayıs tarihine kadar x-ist’te sanatseverlerle buluşuyor.

    Sayna Soleimanpour’un 2021 yılında You can be anything - if we let başlıklı işiyle başlattığı Life in Plastic serisinin devamı niteliğindeki bu sergide sanatçı “Yaşadığım hayat plastik mi?”, “Gerçekten mutlu muyum?”, “Bu cümleleri neden seçtim?”, “Tercihlerimin ne kadarı bana ait?”, “Ben olmak ne demek?”, “Anılarım gerçek mi?”, “Rüyada mıyım?” sorularını kendine yöneltiyor. Sanatçı ayrıca plastik üzerinden kız çocuklarının küçük yaşlardan beri beyinlerine kodlanan toplumsal normlar ve politik stratejilerin sosyolojik etkilerini şahsi gözlemleriyle sunuyor ve plastiği aktivist bir pencereden, kendi bilincinin uyanış yolculuğundan yola çıkarak hem meta hem de metafor bağlamında sorguluyor.

    “Toplumsal tanımları, kuralları kim, ne zaman, ne için kurguladı? Hareketlerimiz, kararlarımız özgür irademizin birer sonucu mu yoksa fark etmediğimiz, bizden beklenenleri yaptığımız bir manipülasyonun mu içindeyiz? Zihnimizde yarattığımız soyut bir kutunun içindeyiz belki de... Sayna Soleimanpour’un ‘Life in Plastic’ sergisinde galerinin girişinde ziyaretçilerin de içine girebileceği, sanki her daim ısrarla bekleyen dev bir ‘biçilen roller’ kutusu karşılıyor bizleri. Anne, baba, birilerinin başarılı çocuğu, arkadaşı, eşi, sevgilisi, sanatçı, işçi, beyaz yakalı, ünlü, sporcu... Toplumun bize biçtiği rolleri, rollerimize biçtiği davranış kodlarını kurulu birer oyuncak bebek gibi oynadığımız birer kutudayız. Bu sergide kutudan sanatçı ile beraber çıkmak bizim elimizde... Mavi hapı mı seçeceğiz yoksa kırmızı hapı mı?

    (...)’Yandım, piştim. Ölmeden önce öldüm. Varoluşuma dair her şeyi kucaklamam gerektiğini öğrendim. Ve sonra...Yeniden doğdum.’

    Peki ya sen, buna cesaret etmeye hazır mısın?”

    0
    0
    503
  • 19-04-2024

    Poppy O’Neill’ın çocuklara kendilerini özdeşleştirebilecekleri arkadaş canlısı ve destekleyici Dora’nın rehberliğinde özsaygı bilinci kazandırmayı amaçlayan kitabı Sen Bir Yıldızsın - Çocuklar İçin Özsaygı Rehberi, Selin Can Cemgil’in çevirisiyle hep kitap’tan çıktı.

    Kitap 7-11 yaş aralığındaki çocuklara sesleniyor. Çünkü bu yaş aralığında çocuğun özdeğer duygusunu, sadece o dönemde değil, gelecekte de etkileyebilecek birçok şey olur. Bu rehber kitap da çocuk psikolojisi uzmanları tarafından kullanılan kanıtlanmış bilişsel-davranışçı terapi yöntemlerini, çocuğun özsaygısını geliştirmesine yardımcı olacak basit etkinliklerle bir araya getiriyor.

    “Çocuğunuz sıklıkla soyutlanmış hissediyor ve sosyal ortamlara dahil olma konusunda güçlük mü çekiyor?
    İnsanların kendisi hakkında ne düşündüğü konusunda endişe mi duyuyor? Ya da belki de sadece kendisi hakkında ne hissettiğinden emin değildir?
    Bunlar çocuğunuzun düşük özsaygıdan mustarip olduğunun işaretleri olabilir.”

    0
    0
    200
  • 18-04-2024

    Tolga Karaçelik’in, başrollerini dünyaca ünlü oyuncular Steve Buscemi, Britt Lower ve John Magaro’nun paylaştığı yeni filmi The Shallow Tale of a Writer Who Decided To Write About A Serial Killer, New York’ta düzenlenen 2024 Tribeca Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapacak.

    Tolga Karaçelik’in yazıp yönettiği dördüncü filmi The Shallow Tale of a Writer Who Decided To Write About A Serial Killer (Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Bir Yazarın Sığ Hikâyesi), çekimlerinin yapıldığı New York’ta 5-16 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek 2024 Tribeca Film Festivali’nin Spotlight bölümü kapsamında 8 Haziran’da ilk kez izleyici karşısına çıkacak. Karaçelik’in İngilizce çektiği ilk film olan The Shallow Tale of a Writer Who Decided To Write About A Serial Killer’ın 22 gün süren çekimleri New York’un farklı noktalarında; post prodüksiyon çalışmaları ise New York, Los Angeles ve İstanbul’da gerçekleşti.

    ​Filmin yapımcılığını Cinegryphon Entertainment çatısı altında Sinan Eczacıbaşı, Scott Aharoni ve Mustafa Kaymak’la birlikte Wren Arthur ile Steve Buscemi’nin Olive Productions ve Alihan Yalçındağ’ın May Productions şirketleri, Tolga Karaçelik ve Alex Peace Power üstleniyor. Filmin uygulayıcı yapımcıları ise Britt Lower, John Magaro, Kanat Doğramacı (Asteros Film), Ali Yürüer, Aret Taşçıyan ve Irmak Pakdemir. Görüntü yönetmenliğini, Black Bird ile Emmy ödülü alan ilk kadın görüntü yönetmeni Natalia Kingston’ın; prodüksiyon tasarımını American HoneyHanna gibi yapımlara imza atan Lance Mitchell’in üstlendiği filmin müzik süpervizörlüğünü Emmy ödüllü Ciara Elwis yapıyor. Dünya çapındaki haklarını ABD’nin önemli şirketlerinden CAA Media Finance ve UTA’in yönettiği filmin kurgusu ise Evren Luş’un imzasını taşıyor.

    0
    0
    239
  • 18-04-2024

    Semiha Berksoy’un eserleri, Venedik Bienali bünyesinde, Adriano Pedrosa’nın küratörlüğünü üstlendiği 60. Enternasyonel Sanat Sergisi’nde “Foreigners Everywhere” başlıklı sergi ile sanatseverlerle buluşuyor.

    60. Venedik Bienali, 20 Nisan’da Venedik’de yer alan Arsenale ve Giardini’de izleyicilerle buluşuyor. Galerist, Semiha Berksoy’un Venedik Bienali’nde katılacağını duyurdu. Berksoy’un eserleri, Venedik Bienali dahilinde ikinci kere sergileniyor; Berksoy, ilk olarak 2005 yılında Rosa Martinez ve Maria de Corral eş küratörlüğünde gerçekleşen 51. edisyona dahil edilmişti.

    Berksoy’un resimlerinde bir sembol olarak karşımıza çıkan “kader çizgisi”, otoportre ve portreleri başta olmak üzere çoğu yapıtında izlenebiliyor. Bu çizgi, tuval yüzeyini enlemesine bölen, genel olarak baş ve gövdeyi ayıran, kalın ve siyah bir kontur olarak ezeli ve ebedi bir zaman-mekâna işaret ediyor. Sanatçının, Annem Ressam Fatma Saime, Annesine Göbeğinden Bağlı Çocuk (1966), Gülen Otoportre, Gören Otoportre (1969), Duran Otoportre (1968) ya da 1972 tarihli Bozulamayan Kader Çizgisi, Ümit, Cendereye Vurulmuş Kadın, Doğum-Annem, Keder Otoportre gibi yapıtlarında ortaya çıkan kader çizgisi, umut ve yitim, yaşam ve ölüm, yeraltı ve yerüstü, geçmiş ve geleceğin biçimsel ifadesi olarak izleyici karşısına çıkıyor. Sanatçının kader çizgisinin baskın bir ifade ile ortaya çıktığı resimlerinde daha fazla annesi yer alıyor. Berksoy’un hayatındaki en önemli figür olan annesi Fatma Saime Hanım’ı henüz sekiz yaşındayken kaybetmesi, onun hayata bakış açısının şekillenmesi ötesinde hayatta kalabilmek için sanata tutunmasında belirleyici oldu. Annesini merkezine aldığı sayısız resimlerinden Annem Ud Çalarken (1958), Annesi Tarafından Kötülükten Korunan Kız (1970), Korku (1971), Annem ve Ben’de (1974) izlendiği gibi Fatma Saime Hanım, Berksoy’un resimlerinde güzelliğin, zarafetin, şefkatin, yaşamın ve ölümün bir sembolü. Annesinin çok sevdiği renk olan eflatunu onun başının etrafında bir hare olarak resimleyen sanatçıya göre ölüm, yaşam ile iç içe ve ayrılmaz bir kavram ve annesi başta olmak üzere sevdiği insanların ruhunu hep yanında hissederek resimlerinde yaşatıyor.

    Künye:
    1. Fotoğraf: Bennu Gerede
    2. Semiha Berksoy, Annem Ressam Fatma Saime, 1972, duralit üzerine yağlı boya, 93 x 65 cm. Sanatçı varislerinin ve Galerist’in izniyle​

    0
    0
    188
  • 18-04-2024

    Pera Müzesi Öğrenme Programları, Çağdaş Drama Derneği iş birliği ile hazırladığı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel bir etkinlik programını 21 Nisan Pazar günü Pera Müzesi’nde çocuklarla buluşturacak.

    Yaratıcı drama tekniklerinin kullanıldığı “Zamanın Ötesinde” başlıklı programda, müzeyi etkileşimli bir şekilde keşfeden çocuklar, aynı gün saat 14.00’te Atta Festival’in Kabuk oyununu da izleme fırsatı bulacak.

    21 Nisan Pazar günü saat 11.00-12.45 arasında eş zamanlı gerçekleşecek atölyelerde, müzenin her bir katını yaratıcı drama yöntemiyle deneyimleyen çocuklar, gezdikleri sergilerin izleyicisi olmakla kalmayıp, serüvenlerine de dahil olacak. Bir tanışma çemberi ile başlayan atölyeler, farklı yaş gruplarından çocukların farklı katlara çıkacakları ve her grubun müzedeki beş katın tamamını deneyimleyeceği şekilde kurgulandı.

    7-8 yaş grubuna yönelik “Geçmişteki Gelecek” atölyesinde, yaratıcı drama yöntemlerini sergi katında deneyimleyen çocuklar, bu oyunlu tecrübenin ardından atölye katına inerek çeşitli malzemelerle gelecekte kendilerine bugünü hatırlatacak bir tasarım yapacaklar. 9-10 yaş grubuna yönelik “Burada ve Tam Şu Anda!” atölyesi ile 11-12 yaş grubuna yönelik “Zamanların Arasında” atölyesinin katılımcıları da aynı yöntemi izleyerek önce müzeyi yaratıcı drama yöntemi ile geziyor, ardından kendi “gelecek hatıraları”nı tasarlıyorlar.

    Pera Müzesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında aynı gün saat 14.00’te Atta Festival’in Kabuk adlı tiyatro oyununu çocuklarla buluşturacak. İKSV tarafından verilen Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü desteğiyle üretilen oyun, uzak diyarlardan gelen üç kardeşin bir an önce uyuyabilmek için verdikleri mücadeleyi anlatıyor.

    ​“Zamanın Ötesinde” programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    273
DAHA FAZLA
Geldanlage