08 MART, SALI, 2016

Selam Olsun Tüm Kadın Yazarlara

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün anlam ve önemine ithafen, Virginia Woolf, Leyla Erbil, Anne Sexton başta olmak üzere tüm kadın yazarlara selamı ve teşekkürü borç biliyoruz. 

Selam Olsun Tüm Kadın Yazarlara

Yazar yazardır. Kadını adamı olmaz yazarın. Dişisi erkeği de olmaz. Bayanı bayı, hanımı beyi de. Kalemi, kâğıdı olur, bir de yalnızlığı. Ama bazı zaman işaret etmek için kadının insanlığını, pozitif ayrımcılığın o güzel hatırına ve güzel örnekler oldukları için dünya toplumuna, “O yazar ve bir kadın”, deriz. Demeliyiz. Keşke o bazı zamanlarda bu “demeliyiz”e hiç gerek olmasa. O bazı zamanlardan biri olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi özel günlere de hiç ihtiyaç duyulmasa. İnsan bu ihtiyaçtan ar ediyor, hem insanlık adına, evet, hem de bir kadın olarak.

Yine de insanlık iki bacağından birini sakat tutup topallamakta ısrarcı davrandığı sürece, bu bazı zamanların vurgusunun önemi devam edecek. Hele de “adam yazar” diye bir tanımın hiç akla gelmediği ama “kadın yazar” denilebildiği dönemlerde kalem tutan kadınları işaret etmek özellikle önemli. Onlar insanlığın bacaklarından birinin kangrenden kesilmemesi için nöbet tutar gibi kalem tuttular, tutmaktalar çünkü. Kimi yazdıklarında “kadın hakkı”, “kadın kimliği”, “kadın özgürlüğü” gibi konularda kafa yordu, kimi salt yazarak varlıkları ile yeter oldu. Biz tüm bu yazan insanlardan aldık şimdi tuttuğumuz bu nöbeti. Bize hem sosyal dünyada hem yazında bin bir çileyle sağladıkları bu hareket alanı için tüm Dünya ve Türk kadın yazarlarına selam olsun.

Virginia Woolf

Umarım selamımızı alıp kabul edenlerden biri de Virginia Woolf olur. Yazarlıkta da kadınların yazarlığında da ilk akla gelenlerdendir çünkü Woolf. “Kendine Ait Bir Oda” demiştir çünkü, yazmak için şart, ekonomik özgürlük de. “Bir kadın olarak ülkem yok. Bir kadın olarak hiçbir ülke istemiyorum. Bir kadın olarak ülkem tüm dünyadır” diyen Woolf, kadının yerini yurdunu çokça düşünen, kadın varlığının geçmişini geleceğini sırtlanmışlardandır. Teşekkürle hep anacak olduklarımızdan. Yaratıcı bireyi irdelemesi, yazmak temasına odaklanması, çağına değin yoğunlukla dış olaylarla seyrede gelen romana “bilinç akışı tekniği” ile içsel hayatı eklediği yazma yeniliği için ise yazanlar okuyanlar adına ne dense az. Yaşamına kendi elleriyle, taşlarla ve bir nehirle son vermiş olsa da okura bıraktığı: yaşama sevinci için akışı kesilmeyen bir esindir. İnsan bedenine inanç, insan onuruna saygı için de.

Tuhaf Bir Kadın kitabında geçer. “İnsanlar, insanlar, insanlar. Şimdi salt insanlar ilgilendiriyor beni. Ne büyük bir zenginlik. Yeni bir insan tanıyınca başım dönüyor. Nasıl olduğunu, neler yapabileceğini anlayana kadar. Başımı döndürüyor gerçekten insanlar...” diyerek insan merakıyla dolup taşan ve bu merakla insanı aşılayan Leyla Erbil’in de kulakları çınlasın. Leyla Erbil de bilinç akışı tekniğini benimsemiş, türlü uzun, katmanlı ama ille de büyük tümcelerle danslar ettirdiği, sıkı örgüsü, inişi çıkışı yayılışı dönüşü keskin motifleriyle leziz mi leziz bir dil kurmuştur. Türk Edebiyatında kadına kadınlığa ilişkin en yoğun, en keskin söz söylemişlerden biri olarak mutlu eder bizi kabul edip eğer alırsa selamımızı.  Kendisinin de dediği gibi, "Edebiyatın 'serbest' ya da 'yasak' bölgelerinin olduğunu hiç düşünmedim. Hayat her yerde dolaşır. Sanat da”.

Leyla Erbil

ABD şiirinde kendine etkili bir yatak açmış olan İtirafçı Şiir’e katkılarıyla şiire getirdiği yenilik kendinden sonraki birçok şairi etkilemiş olan Anne Sexton ise “Yaşa ya da öl, ama zehirleme her şeyi…” der. Şiirinde özellikle zıt kavramlar, zıtlıklar üzerinde dizeler gezdirir. Aralarında benzerlikler de bularak… Ölüm, aile, cinsiyetin anlamı, din, dönüşüm, delilik, intihar, seksüel dürtüler vb. konularını ele almıştır ama en çok kadın kimliğine ait meselelere kalem oynatmıştır o da. “To Bedlam and Part Way Back” adlı kitabında olan ve aşağıda yer alan Her Kind (Böyle Birisi), şairin biri olmaktan böyle birisine dönüştüğü, olunan kişiden bürünülen kişiliğe geçişler yaptığı şiirlerinden biridir. Hem toplumsal düzendeki rolünü hem de yetişkin biri olarak kadınlık durumunu ele aldığı hem de hayal gücünü, iç dünyasını ve zekâsını ortaya koyduğu şair kimliğini işaret ettiği şiirdir. Giyinilen bu üç kimliğin harmanlanması sonucu oluşan bambaşka bir şey midir Anne Sexton? Yoksa her bölümdeki farklı kimliğiyle ayrı ayrı ele alınıp değerlendirilmesi gereken Anne midir merak etmemiz gereken?

Anne Sexton

Böyle Birisi - Anne Sexton
Türkçesi Nurduran Duman

Dışarı çıktım cin çarpmış büyücü gibi,

uğursuzluk tutkunu, gece daha yürekli;

şeytanı düşleyerek, yaptım tersliğimi

kır evlerinin üstünden, ışıktan ışığa:

kimsesiz şey, on iki parmaklı, akıl fukarası.

Böyle bir kadın tam kadın değildir.

Ben böyle birisi oldum.


Sıcak mağaralar buldum ağaçlar arasında,

tavalar, oymalar, raflarla doldurdum

gömme dolaplar, ipekler, bir sürü öte beriyle;

akşam çorbası pişirdim kurtlar için ve periler:

yola getirdim yoldan çıkmışı.

Böyle bir kadın yanlış anlaşılır.

Ben böyle birisi oldum.


Arabana bindim, arabacı,

çıplak kollarımı salladım geçtiğimiz köylerde,

son ışıklı yolları keşfederek, hayatta kaldım

ateşinin hâlâ kalçalarımı ısırdığı yerde

ve tekerlerin döndükçe kaburgalarımın kırıldığı.

Böyle bir kadın ölmekten utanmaz.

Ben böyle birisi oldum.

Anne Sexton

Ve gelmiş geçmiş gelen gelecek tüm Türk kadın şairlere… selam olsun. “Kadından şair olmaz” ya da “kadın şiirin kendisidir” gibi, değil “insan”ın ne olduğundan “şiir”in ne olduğundan da habersiz bünyelerin nasıl saçmalar ürettiğinin tarifinin sınırsız olduğu dönemlerden sonra ve/veya içinden, kalemlerimizi sallamaya devam ederek, özellikle Türk şair kadınlarına selamı ve teşekkürü hep borç bileceğiz. Bizlerle birlikte bu selamı vermiş veren, bizimle omuz omuza yan yana kalp kalbe kalem kaleme yürümüş yürüyen adam şairlere de selam ile.

İllüstrasyonlar Rory Midhani'ye aittir.

0
10713
2
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle