17 TEMMUZ, PAZARTESİ, 2017

Makyajı Silinmiş Bir Dünya: Orada Bir Yerde

Terk edilmiş kasabalar, krallar, köleler, cüceler, peygamberler, seyyahların olduğu bir dünya. Okuru öteki ile tanıştıran ve öteki olanın, dışarıda kalanın mücadelesini aktaran, başka türlü bir dünyanın mücadelesini veren öyküler… Engin Türkgeldi ile Can Yayınları etiketi ile çıkan ilk matbu kitabı Orada Bir Yerde üzerine konuştuk.

Makyajı Silinmiş Bir Dünya: Orada Bir Yerde

2003’de bir e-kitap yayınladınız ardından uzun süre sessiz kaldınız, bunun sebebi metinlerinizin demlenmesi miydi?

Tek başına bu değildi aslında. Bu sürenin bir kısmı okulla, bir kısmı hayat gailesi ile geçti ama yazıyla hep iç içeydim. Böylece, hızlı olmasa da kararlılıkla yazdım. Acele etmedim. Yazdıklarımın bir kısmı çeşitli edebiyat dergilerinde yer aldı. Diğerleri şu an ya arşivimde ya çöpte. Yazmanın dışında son beş yıldır altZine ve altKitap’ta yayın kurulundayım ve editörlük yapıyorum. Sanırım bu uzun sessizliğin sebebi olarak, odağımın kitap yayımlatma olmaması düşünülebilir.

Orada Bir Yerde özelinde konuşursak, bu kitap son dört-beş senedeki öykülerimden bir derleme diyebiliriz. Aklımda artık bir dosya hazırlama fikri oluşunca aynı atmosferi paylaşan, dil ve konu açısından birbirine yakın duran öyküleri seçtim. Kitap bir konsept etrafında şekillensin istiyordum çünkü. Belki son beş-altı seneye baktığımızda bir ya da iki kitap daha çıkabilirdi ama bu evrende geçen, belli bir çizginin üstündeki öyküleri bir araya getirmeyi tercih ettim.

Son altı senede yazdığınız diğer öyküleri konsept konsept ayırsanız bir kitap daha olabilir mi peki? 

Bir konsept etrafında toplamak derken öykülerin belirli bir dil, ruh hali ve atmosfer bütünlüğü arz edenleri bir araya getirmekti kastım. Yoksa yola bu niyetle çıkmadım. En başından beri planlayıp konsept üzerinden ilerleyen, yazan biri değilim. Fakat ben kitapların bütünlük hissi vermelerini, öykülerin birbirlerini tamamlamalarını seviyorum. Bu yüzden elimde bulunan, çağımızda geçen öykülerimi kullanmak istemedim. Sorunuzun cevabına gelirsek, diğer öykülerimden belki bir öykü kitabı daha olabilir ama bunların Orada Bir Yerde ki gibi bir bütünlük taşıyacağını sanmıyorum.

©Nazlı Erdemirel

İlk matbu eseriniz Orada Bir Yerde, Can Yayınları etiketi ile okurlarla buluştu. Matbuunun e-kitap’a göre heyecanı nasıldı?

O zamanlar çok gençtim, 22-23 yaşındaydım ve kitabımın yayımlanmasının bambaşka bir heyecanı vardı. Şu anda da çok mutluyum. İki sevinci kıyaslamak için aradan çok uzun zaman geçti doğrusu. O yaşımda, sevdiğim, yenilikçi bir yayınevinden kitabımın çıkması mutlu etmişti beni, şimdiyse yıllarca kitaplarını okuyarak büyüdüğüm bir yayınevinden çıktı. Ne kadar farklı duygular kestiremiyorum ama ikisi de çok güzel.

Özeleştirinin kapılarını aralayan, ince detaylardan oluşan 10 öyküden oluşuyor Orada Bir Yerde. Bu detaylar, incelikler sizin için nasıl bir çalışma süreci gerektirdi? 

En başta da söylediğim gibi kitaptaki öyküler son beş senenin öyküleri. Arada başka öykülerim, çalışmalarım olduğu için tam olarak “şu kadar senemi aldı, şöyle çalıştım” diyemeyeceğim. Çalışma, oluşma sürecine gelirsek, açıkçası Orada Bir Yerde’ye başlarken böyle bir dünya yaratma niyetim yoktu. Tek öykü olarak başladı. Sonra benzer bir dünyada bir öykü daha yazdım. Zamanla aklım da kalemim de oraya daha çok uğrar oldu, orada geçen kurgular çoğaldı doğal olarak. Ben de bu çağrıya karşı koymadım, bilerek ve mutlulukla o dünyaya yöneldim ve zaman içinde bir bütün oluştu. Öykülerin sayısı artıkça, ilk başta muğlak olan o dünyaya dair ayrıntılar çoğalmaya, bağlantılar kurulmaya başlandı. Bu bağlantıların bir kısmını kitap bittikten sonra geri dönüp kuvvetlendirme ihtiyacı duydum. Kronoloji, tutarlılık ve bütünlük gibi nedenlerle bazı bağlantıları düzenledim, bazı bağlantıların altını çizdim. Yani aslında kendi kendini yaratan, kendi kendine evrilen bir dünya ve kitap oldu Orada Bir Yerde.

Terk edilmiş kasabalar, krallar, köleler, cüceler, peygamberler, seyyahların olduğu bir dünya yaratıyorsunuz öykülerinizde ve okuru "öteki" ile tanıştırıyorsunuz. Öteki olanın, diğerlerinden farklı olanın mücadelesine konuk oluyor okur. Başka türlü bir dünya mümkün mü?

Bence mümkün. Zaten öyle olduğuna inandığım ve biraz da insanlara bunu göstermek için kurguladım bu dünyayı diyebilirim. Ki bu dünya bile çok tanıdık, bildik bizim için. Bambaşka dünyalar kurulabilirdi. İçinde olduğumuz dünyanın dahi çok az bir kısmını tanıyoruz. Asya’da, Afrika’da hatta kendi ülkemizde, şehrimizde bile çok farklı dünyalar, çok farklı hayatlar yaşanıyor. Esasında, herkesin kendi dünyasını tek ve genelgeçer sandığı binlerce dünya var. Ama buna rağmen, daha az ötekinin olduğu, insanların daha az dışarıda hissettikleri bir dünya olabileceğini düşünüyorum.   Şunu da eklemek isterim, “Orada Bir Yerde” her ne kadar yüzeyde çok farklı olsa da, aslında günümüz dünyasının daha dolaysız, daha dürüst bir hali. Bir ideal değil, bir yüzleşme olsun istedim. Başka dünyalara ihtiyacımız olduğunu göstermesini.

©Nazlı Erdemirel

Aynı zamanda insanın insanla, doğayla ya da eşyayla ilişkilerine baktığımızda sürekli olumsuzlukları gözardı ederken olumlu yanları göz önünde bulundurduğunu görüyoruz ancak sizin öyküleriniz olumsuz yanları vurguluyor. Ne söylemek istersiniz bununla ilgili?

Karamsar veya insanlığa inanmayan, karanlık bir bakışım olduğunu söyleyenler oldu okurlardan. Ben gördüğümü ve insanların potansiyelini yazmaya çalıştım. Yalan da söylemeyeyim, insanlık hakkında çok olumlu düşüncelerim yok.  Yine de, dikkat edilirse, öykü sonlarına veya bazı aydınlanma anlarına bakılırsa oralarda küçük bir ışığın çaktığını, bir şeylerin değiştiğini veya değişmeye başladığını gösteren kıvılcımları göreceklerdir. Dünya karanlık bir yer, insanlar karanlık yaratıklar belki ama yine de umut ışıkları bir şekilde kendini gösteriyor.   

Öykülerinizin zaman ve mekân işaret etmiyor. Gerçeğe çok yakın da değil, uzak da değil. Bu sebeple sizce de biraz fantastik mi yoksa siz başka bir şekilde mi bakıyorsunuz? 

Ben kitabı bilindik anlamıyla fantastik görmüyorum. İçinde ejderhalar, yaratıklar, büyüler, doğa üstü olaylar yok. Bu dünyadan asıl farkı, günlük hayatın karmaşasından soyutlanmış olması. Makyajı silinmiş, üstündeki süsü, parlak boyaları kaldırılmış halde şu anki dünyayı yansıtmak istedim. O yüzden fantastikten oldukça uzak bence. Orada Bir Yerde’yi yazarken, oluştururken de aklımdaki şey; günümüzdeki parazitleri, gürültüyü, kalabalığı, bizi yanıltan illüzyonları kaldırıp dünyamızı olduğu haliyle göstermeye çalışmaktı. Toplumsal işleyiş olsun, bireysel çelişkilerimiz olsun, toplumsal-bireysel çıkmazlarımız olsun bunları daha çıplak, daha dolaysız yoldan göstermeye çalıştım.  Bunu yaparken de daha saf bir dünya elde etmeye çabaladım. İnsanlara fantastik geldi bu durum. Ama fazlasıyla gerçek bence.

Peki, kitabın isminde de aslında bir kaçış var, Orada Bir Yerde bunun sebebi; fazla süslü, fazla gösterişli dünyadan uzaklaşıp gerçeği gösterme çabası mıydı? 

Orada Bir Yerde derken bizimkinden başka bir dünyaya, başka bir zamana işaret etmek istedim. Bir yandan da başka bir yeri gösterirken aslında neresi olduğunu da tam açıklamıyor bu isim. Birisi sorsa, “İşte orada bir yerde”. Yani hem muğlak hem net. Kendi içinde çelişki barındıran bir ifade. Zaten kitapta birlikte var olan o muğlaklığı ve netliği bir araya getirdiği, bilinen kadar bilinmeyeni de işaret ettiği için bu ismi tercih ettim.

Öykülerinizi planlarken sonları yazmak sizin için ne denli önem taşıyor? Gördüğüm kadarıyla mesajı sonda vermek sizin için daha ön planda…

Vurucu sonları okur olarak küçüklüğümden beri sevdim. Yazarken de güzel bir son bulursam, güzel bir son yazdığımı düşünürsem, ayrı bir keyif alıyorum. Çünkü öykü yapısı gereği bir öğesiyle çarpıcı olmak durumunda. Konusu, dili, karakteri, bazen de kurgu ile bu yapılabilir. Okuru kandırmadan, sessizce ama dürüstlükle ona vurucu bir son sunarsam ben de mutlu oluyorum. Çünkü yemekten aldığımız son lokma gibi öyküde de en son okuduğumuz cümle ağzımızda kalan tat oluyor. 

Dergilere, özelikle öykü dergilerine nasıl bakıyorsunuz? Birçoğu yazarlara, özellikle yeni kitaplara yol açıyor gibi gözüküyor

Hem okur hem de dergilere öykü gönderen biri olarak ne kadar çok öykü dergisi görsem o kadar çok mutlu oluyorum. Birçok yazar dergilerde kendilerine yer buluyor, okunuyor, geri bildirim alıyor. Bu çok motive edici. Okurlar da günceli okuyor, kendilerine yayınevleri tarafından sunulanlardan başka öykülerle, yazarlarla tanışıyorlar. Sonuçta öykü kazanıyor.

©Nazlı Erdemirel

Yazma eylemine başlamanızdan bugüne kadar en büyük probleminiz ne oldu? Okur, dil, yayıncı…

Açıkçası en büyük problemim dış dünya oldu. Gerçek hayatın zorunlukları ve talepleri zaman zaman yazma sürekliliğimi, konsantrasyonumu sekteye uğratabiliyor çünkü. 

Son olarak, Orada Bir Yerde olan okurlarımıza ne söylemek istersiniz? 

Bu soruya kitaptan bir alıntıyla cevap vereyim: “Bir kağıt, üzerinde yazanlardan dolayı ne övünebilir, ne de utanabilir.” 

0
10088
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage