18 EKİM, CUMA, 2019

Bölünmüş Bir Dünyada Yaşadıklarını Anlamlandırma Çabası

Sharon M. Draper’ın ırkçılık ile boşanmanın yarattığı bölünme hâlini on bir yaşındaki bir kız çocuğunun üzerinden anlattığı kitabı Karışık üzerine bir yazı. 

Bölünmüş Bir Dünyada Yaşadıklarını Anlamlandırma Çabası

Sharon M. Draper’ın orjinal ismi Blended olan romanı Genç Timaş tarafından Karışık ismiyle yayımlandı. “Karışık” deyince benim aklıma gelen gelen çoğunlukla çözülmesi zor, çetrefil gibi anlamlar. Tabii ki karma olana, farklı olanların bir araya getirildiği bir hâle de işaret eder, ancak ilk aklıma gelen o değildir. Bu yüzden kitabın Türkçe ismiyle ilgili şüphelerim var. Çünkü romanın meselesi tam olarak bu “karma” ya da “harmanlanma” hâliyle ilgili. Karışık kelimesinin yüklendiği olumsuz çağrışımlar da kitabın Türkçe ismiyle ilgili şüphemi destekliyor. Hikâye bize harmanlanmış olanın olumsuz değil, olumlu yüzünü gösteriyor.

​On bir yaşındaki Isabella, namıdiğer Izzy, beyaz ile siyah rengin harmanlandığı melez bir kız çocuğu. Annesi için o Izzy, babası içinse Isabella. Çocuklarına farklı isimlerle (öte yandan o kadar da farklı değil, zira Izzy Isabella’nın bozulmuş, kısalmış hâli gibi de bir bakıma) seslenen bu anne babanın boşanmasıyla başlıyor roman. Boşanmanın Isabella/Izzy üzerindeki etkilerini okuyoruz. Roman başlangıçta parçalanmış bir ailede büyümeye çalışan bir kız çocuğunun hikâyesi gibi görünse de, ikinci bir katman olan ırkçılık, farklılıklar meselelerine doğru adım adım açılıyoruz.

Annesi ve babası boşanan her çocuk için kuşkusuz ki bu zorlu bir deneyimdir ve yaşamlarında milat sayılır. Bundan sonra iki farklı koldan akacaktır yaşam onlar için. Her şeyden önce zaman ve mekân ikiye bölünmüştür. Artık haftalar ve günler, annenin ve babanın günleri şeklinde ayrılacaktır. Çocuk hayatında en çok sevdiği bu iki insanı aynı anda göremeyecek, onlarla geçirdiği zamanlarda hep bir ikiye bölünme hissi yaşayacaktır. Kaçınılmazdır bu. İki ayrı evi olacak, hiçbir zaman tek mekânın bütünlüğünü hissedemeyecek, nerede olursa olsun bir şeyler hep eksik kalacaktır. Isabella/Izzy için de böyle olur. Ebeveynler arasındaki ayrılık sonrası çatışmalar esnasında Isabella/Izzy’nin içsel çatışmaları da baş gösterir. Peki o hangi tarafa aittir? Duyguları bölünebilir mi? Ebeveynlerinden birini daha mı çok sevmesi gerekecektir? Anne ve babasının hayatlarına giren kişileri hiçbir şey olmamış gibi kabul etmekle yükümlü müdür? Kıskanması doğal mıdır mesela? Yarın bir gün annesi ya da babası evlenirse ne hissedecektir?

​Isabella/Izzy bütün bu karmaşasını, sorularını roman boyunca içtenlikle ve açıklıkla paylaşıyor okurla. Bu yönüyle de hemen belirtmek isterim ki, benzer bir durumun içinde olan genç okur için müthiş bir olanak sunuyor bu durum. Öyle ki boşanan ailelerin çocukları çoğunlukla duygularını bastırmak zorunda hissederler kendilerini. Yaşadıkları üzüntüyü yansıtmamaya, ailelerini üzmemeye, kıskançlık duyduklarında bunları saklamaya çalışırlar. Çünkü anne ya da babalarıyla aralarını iyi tutmak isterler, kaybetme korkusu başattır ve zaten her şey olması gerektiği gibi değilken, bir sorun çıkaran da kendileri olmak istemezler. Buna bir de boşanmanın çocuğun ruhsallığında yarattığı suçluluk duygusu da eklenince… Fakat bana öyle geliyor ki bu romanı okuyan gençler duygularını bastırmaları gerekmediğini, böyle hissetmeye hakları olduğunu ve duyguları yüzünden suçlanamayacaklarını fark edeceklerdir. En azından bu konuda bir kıvılcım çakacaktır iç dünyalarında.

​Anne ve babası ayrılmıştır ama Isabella/Izzy bedeninde onların fiziksel özelliklerini harmanlamıştır aynı zamanda. O bir melezdir. Bu melezlik hâlini sorguladığı, kimliğinin hangi tarafla şekillendiği sorularıyla boğuştuğu bir dönemin içindedir. Kuşkusuz ki bu sorular anne ve babanın ayrılığıyla derinleşir. Yanı sıra okulda yaşanan bir olayla gelişen sorgulama, ırkçılık karşısında on bir yaşındaki bir çocuğun kendince değerlendirmeleriyle ivme kazanır. Romanın finalinde gerçekleşen bir saldırıyla ise yazar ırkçılığın ulaştığı boyutları, bir çocuğun hayatı üzerinden aktarır.

Karışık, çağımızın toplumsal bir meselesi olarak ırkçılığı on bir yaşındaki bir çocuğun bakış açısından, politik argümanlardan uzak, bizzat yaşantının içinden, bir çocuğun naifliğine yaslanarak irdeliyor. Bu yönüyle de aslında meseleyi berraklaştırıyor, yalınlaştırıyor ve ırkçılığın ne tür bir dehşet yaratabildiğini çıplak hâle getiriyor. Politik söylem ve manevraların gölgesinden kurtarıyor. Bununla paralel olarak da bir boşanma hikâyesi üzerinden, anne ile baba arasında kalan bir çocuğun duygularını, çatışmalarını aktarırken, bu “arada kalmışlığı” anlamamız gerektiğini, iki taraftan çekiştirilmesinin bir çocuğun ruhunda ne tür yaralar açabileceğini gösteriyor. Irkçılık ile boşanmanın yarattığı bölünme hâlini yine Isabella/Izzy’nin hikayesi içinde birbirine harmanlayarak veriyor. Roman, on bir yaşındaki bir çocuğun zihninden, kalbinden geçenleri duymak, bölünmenin, parçalanmanın, kimliklere, renklere ayrılmanın genç bir zihinde neler yaratabileceğini anlamaya yardımcı oluyor.

​Bu kitabın en sevdiğim tarafı boşanma karşıtı, aile birliği propagandası yapan bir metin olmaması. Boşanma kuşkusuz ki zorlu bir süreç, çocuklar için olduğu kadar ebeveynler için de öyle. Bu durum boşanmanın alternatifinin mutsuz da olsa aile birliğini korumak olduğu yanılgısı yaratabiliyor pek çok zaman. Roman bunu çok güzel bir biçimde işlemiş. Aile kavramının sınırlarını genişletmiş. Nasıl ki ten rengimize göre kategorize edilmemiz gerekmiyorsa, karma aileler kurmanın da mümkün olduğuna işaret etmiş. Bu yönüyle aile kavramını da kalıpların dışına çıkarak irdeleyen bir roman Karışık. Anne ve babamız evli olmayabilirler, hatta başkalarıyla birleştirmiş bile olabilirler hayatlarını. Ama bu bir bölünme demek değildir her zaman. Eğer ki kişiler sevginin ve dayanışmanın kıymetini bilirlerse aile genişlemiş de sayılabilir pekâlâ, bir çoğalmadır belki de bu, neden olmasın? 

Başlıkta yer alan görsel: Russell Lee Little - Negro girls playing Lafayette-Louisiana - 1938

Slider'da yer alan görsel: Raymond Depardon'a ait.

0
6015
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage