30 OCAK, CUMA, 2015

“Zeki Müren'i Seviniz”

Zeki Müren hiç Arkadaş Z. Özger şiiri okumuş mudur diye düşünüyor insan? Ya da Arkadaş, hiç Pasolini filmi izlemiş midir? Pasolini bir Zeki Müren şarkısı dinlese ne düşünürdü?

“Zeki Müren'i Seviniz”

Bir alıntı yaparak başlayayım dedim yazıya.

Ama alıntının nefesi yetmedi, o şiirin ruhunu kâğıda üflemeye.

O şiir... Arkadaş Z. Özger’in 1970 yılının Haziran ayında, Dost dergisinin 68.sayısında yayımlanmış olan “Merhaba Canım” adlı şiiri.

Gelin hepsini okuyalım.


MERHABA CANIM


ben az konuşan çok yorulan biriyim

şarabı helvayla içmeyi severim

hiç namaz kılmadım şimdiye kadar

annemi ve allahı da çok severim

annem de allahı çok sever

biz bütün aile zaten biraz

allahı ve kedileri de çok severiz


hayat trajik bir homoseksüeldir

bence bütün homoseksüeller adonisttir biraz

çünkü bütün sarhoşluklar biraz

freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır


siz inanmayın bir gün değişir elbet

güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü

çünki ben okumuştum muydu neydi

biryerlerde tanrılara kadın satıldığını


ah canım aristophanes

barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum

ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde

ölümü tanrıya saklıyorum


ve bir gün hiç anlamıyacaksınız

güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum

düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve

bir gün elbette

zeki müreni seviceksiniz

(zeki müreni seviniz)

Arkadaş Z.Özger

2014 yılının son günlerinde en çok konuşulan sergilerden birini, küratörlüğünü Derya Bengi’nin yaptığı “İşte Benim Zeki Müren” sergisini gezerken aklıma düştü bu şiir. Hatırladığım kadarını tekrar ettim içimden, hatırlayamadığım dizeler için bir an önce eve koşup kitabı açmanın hesaplarını yaptım.

Bendeki kitap Mayıs Yayınları’nın Nisan 1984’te “Sevdadır” adıyla raflara çıkardığı ikinci basım. Tam bu noktada Arkadaş-severler için güzel bir haberim var. Ve Yayınevi, Nisan 2014’te Kenan Yücel’in derleyip yayına hazırladığı yeni bir baskıyı “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası” adıyla okurlara sundu. Bu baskının önemli bir özelliği, Kenan Yücel’in kitabı karşılaştırmalı bir okumayla hazırlanmış olması. Dolayısıyla daha önce Arkadaş Z. Özger şiirlerini okumuş (hatta ezberlemiş) olanlar için de yeni cümleler sunan bir kitap. Eleştirel basımların özelliği budur zaten, zihinleri yeniler. Bu çalışma için bütün Arkadaş-severler adına Kenan Yücel’e teşekkür etmeliyim.

“Merhaba Canım” şiirini, bendeki baskıdan değil, bu yeni baskıdan alıntıladım yukarıya. Varsa bir yazım hatası aldırmayın, orijinal haliyle karşımızda. Bendeki baskıda “bence bütün homoseksüeller adonisttir biraz” dizesi yok örneğin. Bu baskıda “aristophanes” olarak doğru yazılmış olan isim, bendeki baskıda “aristophones” olarak geçiyor.

Elbette bu farklılıklar yeni bir yolculuğun başlamasına neden oldu. Yolculuğun ilk durağı olarak hemen “İşte Benim Zeki Müren” sergisinin YKY tarafından basılan kitabına sarıldım. Arkadaş Z. Özger’in bu şiiri yazdığı yıllarda Zeki Müren’in neler yaptığını merak ettim. 

Zeki Müren

Zeki Müren’in babasını kaybettiği zamanlar. Taşlık Gazinosu’ndaki konserlerinde izdiham oluyor. Özellikle kendi tasarımı olan ve hepsine bir isim verdiği sahne kostümleri herkesin dilinde. Bir gece ‘Uğur Duvağı” ile çıkıyor sahneye bir gece ‘Bahçevanın Aşkı’ ile. Kimi zaman mini etek, kimi zaman maksi... Bu giysiler bazı çevrelerde tepki yaratınca da bir açıklama yapıyor Zeki Müren: “İcap ederse günün birinde dünya çapındaki bir revüde Adem ile Havva’nın ‘Adem’ini temsil eder, tek bir yaprakla sahneye çıkarım. Bu biraz cesaret işidir.”

Bununla da yetinmiyor ve 16 Ağustos 1970 tarihli Hafta Sonu gazetesinde, mini ve maksi konusunda sekizer maddeden oluşan bir ‘kişisel manifesto’ya imza atıyor. (Merak edenlerin, ne yapıp edip bu harika kitabı edinmelerini tavsiye ederim.)

Biz yine dönelim Arkadaş Z. Özger’e...

Sina Akyol, “(zeki müreni seviniz)” dizesiyle biten şiir yayınlandıktan sonra, devrimci arkadaşlarının, yoldaşlarının (ve hatta kendisinin) Arkadaş’a biraz “ters” bakmaya başladığını yazıyor.

1970’de SBF yurdunda kalan bir Basın Yayın öğrencisinin, kendisiyle yüzleşme cesaretini şiirine bu kadar net yayması, pek öyle omuzlanarak karşılanmamış demek ki. Şaşırtıcı değil. Bu noktada yolculuğumuzun başka bir durağına gidiyoruz: Pier Paolo Pasolini.

Berlin’in harika mekanlarından Martin-Gropius-Bau’da 11 Eylül 2014 – 5 Ocak 2015 arasında açık kalan “Pasolini Roma” sergisini gezerken hem Arkadaş vardı zihnimde, hem de Zeki Müren. Pasolini de eşcinselliği yüzünden sert eleştirilere, baskılara ve dışlanmalara maruz kalmış isimlerden biri. Hem sağın hem solun baskılarını farklı çerçevelerde omuzlamakla geçen bir hayat. Trajik ölümüne kadar bitmek bilmeyen bir gerilim.

“Pasolini Roma” sergisinde el yazısı şiirleri gördüğüm anda, “İşte Benim Zeki Müren” sergisindeki el yazısı şarkı sözleri geldi aklıma. Arkadaş’ın el yazısını düşündüm. Bütün bu yazıların birleştiği bir harf bulmak istedim. Ama o harf insanlığa uğramış bir harf değil.

İkiyüzlülük silmiş o harfi sözlüğümüzden.

Büyük bir hayranlıkla bağlı olduğumuz Zeki Müren’in arkasından homofobik kahkahalar atarken, Arkadaş Z. Özger’in şiirine köhne bir devrimciliğin gömleğini giydirmeye çalışırken elimizden düşürüp kaybettiğimiz bir harf. Pasolini’nin ölene kadar dövülmüş cesedinin üstünden arabayla geçildiği sırada dünyanın tüm dillerinden silinen bir harf.

Arkadaş Z. Özger 9 Mayıs 1973’te öldü. SBF yurdu baskını sırasında yediği ağır darbeler ve dayak ölümünü erken çağırdı belki.

Pier Paolo Pasolini 2 Kasım 1975’te öldü. Ostia’da parçalanmış ve ezilmiş bir halde bulundu cesedi. Kimileri ideolojik ve dini bir linç dedi, kimileri bir eşcinsel aşkı cinayeti.

Zeki Müren 24 Eylül 1996’da öldü. Yaşlanmış ve kilo almış halini saklamaya çalışıyordu herkesten. Yalnız ve mutsuzdu.

Zeki Müren hiç Arkadaş Z. Özger şiiri okumuş mudur diye düşünüyor insan? Ya da Arkadaş, hiç Pasolini filmi izlemiş midir? Pasolini bir Zeki Müren şarkısı dinlese ne düşünürdü?

Bilemeyiz.

​Ama bence siz yine de o harfe sahip çıkınız ve “zeki müreni seviniz”.

Zeki Müren

0
65703
3
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle